gezi parkı direnişini en iyi anlatan şiir
-
(bkz: bir kardeş mavi)
-
(bkz: çiçekleri umudumuzun)
-
(bkz: haziranda ölmek zor)
-
tüm direniş süreci boyunca, yani gezi parkı'na ilk müdahale olduğundan beri zihnimde dönüp duran dizelerdir. abartısız takıldı beynime bu dizeler.
(bkz: sümbülzade vehbi efendi)
azm-ü hamam edelim,sürtüştürem ben sana,
kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..
lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..
***
eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
***
diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
***
salınarak giderken arkandan ben sokam,
ard eteğin beline,olmasın çamur aman..
***
kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..
***
öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..
***
eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
***
herkeze vermektesin,birde bana versene
avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..
***
sen her zaman gelesin,ben vehbi'ye veresin,
esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...
azm: toplantı
zer: altın
drahsan: süslü
nevcivan: genç kişi
dest: ayak
sahtiyan: kuzu derisi
nagihan: aniden
sadumnan: mutlu,sevinçli
zıpkıncı nokta kom'dan araktır. -
kofti underground edebiyatımla katkıda bulunacağım şiirdir;
bir park mı sadece?
değil!
opera, tiyatro, peyzaj?
yaklaştın ama değil!
ji sung park?
sen çok yanlış gelmişsin kardeş!
ama unutma
hiçbir borsanın düşüşü
kote etmekten alamaz özgürlüğe milyonları
otel lobisinde direnen piyanonun
majöründe yatan demokrasiyi
sen yazmasan ne olur
ne olur hissetmesen
kör kuyuda göreni?
sen çıkartsan n'olur,
lekeli gömleğini...
zalimin tedrisinden doğmayacak ve
yayınlanmayacak hiçbir kanaldan
aromasını bilmem de gazının
acısı seni boğacak!
çadırdan mescidine
themis'ten cübbesine
sütyenden maskesine
çarşıdan bestesine
tavadan tepkisine
yetmez senin gölgelerin!
çünkü artık bu halk
simultane çeviriyor yalanlarını
ve hep bir halktan bağırıyor
lobini de al git! -
aynı zamanda direnişin sloganıdır.
davet
dörtnala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim....
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim...
edit: yazılmadığına şaşırdım. -
ahmet kudsi tecer'in orda bir köy var uzakta adlı şiiridir. başbakanın "ordakilerin %95'i bilmezlerdi gezi parkını" sözlerine karşı okunacak bir şiirdir. okulda bu şiiri okuyarak, şarkısını söyleyerek büyümüş nesil orayı daha önce bilse ne olur bilmese ne olur. bilmesek de, gitmesek de o park bizim parkımızdır.
orda bir köy var, uzakta
o köy bizim köyümüzdür.
gezmesek de, tozmasak da
o köy bizim köyümüzdür.
orda bir ev var, uzakta
o ev bizim evimizdir.
yatmasak da, kalkmasak da
o ev bizim evimizdir.
orda bir ses var, uzakta
o ses bizim sesimizdir.
duymasak da, tınmasak da
o ses bizim sesimizdir.
orda bir dağ var, uzakta
o dağ bizim dağımızdır.
inmesek de, çıkmasak da
o dağ bizim dağımızdır.
orda bir yol var, uzakta
o yol bizim yolumuzdur.
dönmesek de, varmasak da
o yol bizim yolumuzdur. -
bilene az rastladığım ve bundan mutlu olduğum ayhan kırdar'a ve ona ait korku şiirinden herkes nasiplenebilir; geziden önce, gezide ve geziden sonra. son üç mısrada pablo neruda'ya selam yollamıştır. ruhu şâd olsun.
korku
ağacın birine bir balta dayalı
o ağaç benim
diz boyu yaprak dökmüşüm düşünceden
çıkabilmek ah çıkabilmek
bu bin yıl süren geceden
bir kedi
dayamış akvaryumun camlarına cam gözlerini
o balık benim
yüreğim ağzımda bir jiklet
günün her saatinde çiğnediğim
yaşamak güzel yaşamak iyi
yaşamak gümüş bir olta gibi işlemeli
kuşkulu nehirler birikiyor denizime
denizimi korsanlar basıyor
kanlıkurukafalardan bayraklar dizili dört yönüme
yasak bölgelerin toprağı mayın yüklü
o toprak benim
hiç yeşermedim ama hiç mi hiç
ne yağmur ne güneş
ne kurt ne kuş ne çoban
zaman biberli bir lokma gibi boğazlarımda duran
ak düşlerime kan sıçrıyor korkuyorum
korku kirli bir kandır yüreğimde dolaşan
mevsimler duman duman
mevsimler dört vagonlu bir tren
çanlı
çıngıraklı bir çalar saat ömür denilen
ki nurdan bir el kurmuş
ve ölüm
bir sarkaç olmuş üstüme üstüme varıp gidem
hangi kapıyı açtımsa bıçak biliyorlar
hangi yola çıksam karanlık
birkaç kırık karanlık birikiyor içimin çukuruna
önce ellerim diyeceğim önce ellerim
-ellerim defalarca sarı ellerim defalarca keder-
korku yağmurunda paslanmış antenlerim
ben korku denizindeki balık bitkin
ben korku dalındaki yaprak soluk
ya sen ya siz ey aşk dostluk
nerdesiniz
parmaklarım demir parmaklı bir kapı
her şafak söküşte alnımı dayadığım
ağladığım
sizler için ağladığım kendim için ağladığım
doğmak: düşman kazanmak
doğmak: bir düzüne diş ve bir avuç tırnak
doğmak: bir hançer gibi çıkıvermek kından
-gelin de görün caddeler kanrevan
gelin de görün caddeler kanrevan
gelin de görün caddeler kanrevan- -
duyuyor musun sesi
işte bu halkın öfkesi
olmayacak hiçbir zaman
bir başkasının kölesi
sanki kalp atışları
karışıyor davullara
yürüyoruz gururla
yeni bir yarına
sen de gel katıl bize
diren bütün bu baskıya
durur koca dünya
barikatın arkasında
sen de özgürlüğün için diren omuz omuza!
duyuyor musun bizi
işte çapulcunun sesi
olmayacak hiçbir zaman
bir başkasının kölesi
sanki kalp atışları
karışıyor davullara
yürüyoruz gururla
yeni bir yarına
yarınlara... -
"ne çıkar siz bizi anlamasanız da
evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da…"
edip cansever.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap