• tüm direniş süreci boyunca, yani gezi parkı'na ilk müdahale olduğundan beri zihnimde dönüp duran dizelerdir. abartısız takıldı beynime bu dizeler.

    (bkz: sümbülzade vehbi efendi)

    azm-ü hamam edelim,sürtüştürem ben sana,
    kese ile sabunu,rahat etsin cism-ü can..

    lal-ı şarab içirem ve ıslatıp geçirem,
    parmağına yüzüğü,hatem-i zer drahşan..
    ***
    eğil eğil sokayım,iki tutam az mıdır?
    lale ile sümbülü kahkülüne nevcivan..
    ***
    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan..
    ***
    salınarak giderken arkandan ben sokam,
    ard eteğin beline,olmasın çamur aman..
    ***
    kulaklarından tutam,dibine kadar sokam,
    sahtiyandan çizmeyi,olasın yola revan..
    ***
    öyle bir sokayım ki,kalmasın dışarda hiç,
    düşmanın bağrına,hançerimi nagehan..
    ***
    eğer arzu edersen ben ağzına vereyim,
    yeterki sen kulundan lokum iste her zaman..
    ***
    herkeze vermektesin,birde bana versene
    avuç avuç altını,olsun kulun şaduman..
    ***
    sen her zaman gelesin,ben vehbi'ye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümüsselam...

    azm: toplantı
    zer: altın
    drahsan: süslü
    nevcivan: genç kişi
    dest: ayak
    sahtiyan: kuzu derisi
    nagihan: aniden
    sadumnan: mutlu,sevinçli

    zıpkıncı nokta kom'dan araktır.
  • kofti underground edebiyatımla katkıda bulunacağım şiirdir;

    bir park mı sadece?
    değil!
    opera, tiyatro, peyzaj?
    yaklaştın ama değil!
    ji sung park?
    sen çok yanlış gelmişsin kardeş!
    ama unutma
    hiçbir borsanın düşüşü
    kote etmekten alamaz özgürlüğe milyonları
    otel lobisinde direnen piyanonun
    majöründe yatan demokrasiyi
    sen yazmasan ne olur
    ne olur hissetmesen
    kör kuyuda göreni?
    sen çıkartsan n'olur,
    lekeli gömleğini...

    zalimin tedrisinden doğmayacak ve
    yayınlanmayacak hiçbir kanaldan
    aromasını bilmem de gazının
    acısı seni boğacak!
    çadırdan mescidine
    themis'ten cübbesine
    sütyenden maskesine
    çarşıdan bestesine
    tavadan tepkisine
    yetmez senin gölgelerin!
    çünkü artık bu halk
    simultane çeviriyor yalanlarını
    ve hep bir halktan bağırıyor
    lobini de al git!
  • aynı zamanda direnişin sloganıdır.

    davet
    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
    bu memleket, bizim.

    bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
    ve ipek bir halıya benziyen toprak,
    bu cehennem, bu cennet bizim.

    kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
    yok edin insanın insana kulluğunu,
    bu dâvet bizim....

    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine,
    bu hasret bizim...

    edit: yazılmadığına şaşırdım.
  • ahmet kudsi tecer'in orda bir köy var uzakta adlı şiiridir. başbakanın "ordakilerin %95'i bilmezlerdi gezi parkını" sözlerine karşı okunacak bir şiirdir. okulda bu şiiri okuyarak, şarkısını söyleyerek büyümüş nesil orayı daha önce bilse ne olur bilmese ne olur. bilmesek de, gitmesek de o park bizim parkımızdır.

    orda bir köy var, uzakta
    o köy bizim köyümüzdür.
    gezmesek de, tozmasak da
    o köy bizim köyümüzdür.

    orda bir ev var, uzakta
    o ev bizim evimizdir.
    yatmasak da, kalkmasak da
    o ev bizim evimizdir.

    orda bir ses var, uzakta
    o ses bizim sesimizdir.
    duymasak da, tınmasak da
    o ses bizim sesimizdir.

    orda bir dağ var, uzakta
    o dağ bizim dağımızdır.
    inmesek de, çıkmasak da
    o dağ bizim dağımızdır.

    orda bir yol var, uzakta
    o yol bizim yolumuzdur.
    dönmesek de, varmasak da
    o yol bizim yolumuzdur.
  • bilene az rastladığım ve bundan mutlu olduğum ayhan kırdar'a ve ona ait korku şiirinden herkes nasiplenebilir; geziden önce, gezide ve geziden sonra. son üç mısrada pablo neruda'ya selam yollamıştır. ruhu şâd olsun.

    korku

    ağacın birine bir balta dayalı
    o ağaç benim
    diz boyu yaprak dökmüşüm düşünceden
    çıkabilmek ah çıkabilmek
    bu bin yıl süren geceden

    bir kedi
    dayamış akvaryumun camlarına cam gözlerini
    o balık benim
    yüreğim ağzımda bir jiklet
    günün her saatinde çiğnediğim
    yaşamak güzel yaşamak iyi
    yaşamak gümüş bir olta gibi işlemeli

    kuşkulu nehirler birikiyor denizime
    denizimi korsanlar basıyor
    kanlıkurukafalardan bayraklar dizili dört yönüme

    yasak bölgelerin toprağı mayın yüklü
    o toprak benim
    hiç yeşermedim ama hiç mi hiç
    ne yağmur ne güneş
    ne kurt ne kuş ne çoban
    zaman biberli bir lokma gibi boğazlarımda duran
    ak düşlerime kan sıçrıyor korkuyorum
    korku kirli bir kandır yüreğimde dolaşan

    mevsimler duman duman
    mevsimler dört vagonlu bir tren
    çanlı
    çıngıraklı bir çalar saat ömür denilen
    ki nurdan bir el kurmuş
    ve ölüm
    bir sarkaç olmuş üstüme üstüme varıp gidem
    hangi kapıyı açtımsa bıçak biliyorlar
    hangi yola çıksam karanlık
    birkaç kırık karanlık birikiyor içimin çukuruna
    önce ellerim diyeceğim önce ellerim
    -ellerim defalarca sarı ellerim defalarca keder-
    korku yağmurunda paslanmış antenlerim

    ben korku denizindeki balık bitkin
    ben korku dalındaki yaprak soluk
    ya sen ya siz ey aşk dostluk
    nerdesiniz

    parmaklarım demir parmaklı bir kapı
    her şafak söküşte alnımı dayadığım
    ağladığım
    sizler için ağladığım kendim için ağladığım
    doğmak: düşman kazanmak
    doğmak: bir düzüne diş ve bir avuç tırnak
    doğmak: bir hançer gibi çıkıvermek kından

    -gelin de görün caddeler kanrevan
    gelin de görün caddeler kanrevan
    gelin de görün caddeler kanrevan-
  • duyuyor musun sesi
    işte bu halkın öfkesi
    olmayacak hiçbir zaman
    bir başkasının kölesi

    sanki kalp atışları
    karışıyor davullara
    yürüyoruz gururla
    yeni bir yarına

    sen de gel katıl bize
    diren bütün bu baskıya
    durur koca dünya
    barikatın arkasında

    sen de özgürlüğün için diren omuz omuza!

    duyuyor musun bizi
    işte çapulcunun sesi
    olmayacak hiçbir zaman
    bir başkasının kölesi

    sanki kalp atışları
    karışıyor davullara
    yürüyoruz gururla
    yeni bir yarına

    yarınlara...
  • "ne çıkar siz bizi anlamasanız da
    evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
    eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da…"

    edip cansever.
hesabın var mı? giriş yap