• mehmet rauf'un yazdığı bir roman.
  • günlük gibi olup kısa bir kitaptır. türkçesi bakımından ikiye ayrılır. birinde daha eski dil kullanılmıştır.
  • başkahramanımız pervin'dir. ailesi tarafından titiz bir eğitimle yetiştirilmiş kültürlü ve genç bir kızdır. on dokuz yaşındadır. yaşamayı ve eğlenmeyi sever. en büyük isteği gönlünce sevebileceği kendisi kadar ve hatta fazlasına sahip kültürlü biriyle evlenip mutlu olmaktır. küçüklüğünden bu yana istanbul'un hayaliyle yaşar ve istanbul'un büyüsünü izmir'de hissederdi. o yüzden hep istanbul'da yaşamayı ister ve hayal ederdi. fakat onun, aradığı bütün güzel şeyleri, aşkı, mutluluğu ,zevk ve eğlenceyi, temizliği, tertip ve düzeni, dürüst ve güvenilir insanları, tiyatroyu, sanat ve edebiyat faaliyetlerini bulabileceği şehir olarak hayal ettiği ve on dokuz yaşında geldiği istanbul'da umduğunun tam tersi ile karşılaşması onda büyük hayal kırıklığı yaşatır.
    pervin, aile çevresi, aldığı eğitim ve yetişme tarzı itibariyle modern bir hayat için hazırlanmıştır. ancak izmir'i böyle bir hayat için yeterli görmez veya bulmaz. gidip gelenlerden duyduğu şeyler ile istanbul'u ise , hayal ve özlemlerinin gerçekleşebileceği tek şehir olarak düşünür. yalnız istanbul'da hayal ettiklerini ; zevk, mutluluk, gıpta edilebilecek hayatın var olduğu, incelik, güzellik, şıklığın sadece orada çiçek açtığını hayal eden pervin, hakikat karşısında sarsılacaktır.görür ve anlar ki istanbul'un modern olmakla, batılı bir hayat yaşamakla hiçbir ilgisi yoktur; burası her bakımdan tam bir şark şehridir. genç kız olan pervin hayal hakikat çerçevesi içinde istanbul'u içten içe yargılar.
    pervin asıl ıstırabı, aldığı eğitime ve yetişme tarzına uygun bir çevrede yaşayamamaktan ileri gelir. bu sebeple de, bir genç kız kalbinin dolduran emelleri ve hayalleri sergilerken, bunların gerçekleşmesine imkan vermeyen bütün insanları ve mekanları, ister istemez bir eleştiriye tabi tutar. gelenek göreneklerin yanlış yönlerini anlatır ve kızlarında tercih hakkının en azından sadece sevgi üzerinde söz sahibi olmalarını ister. dönemin sosyal yapısını da eleştirir. çevresinde ki insanları kendi duygu ve düşüncelerine göre ve o insanlarda görmen istediği değerlerle batılı yaşayış tarzının esasları açısından ele alıp değerlendirirken, sadece yanlışları ve eksiklikleri ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda olması gerekenleri de içten dile getirirdi. her zaman kendi için de doğru ve yanlışın mukayesesini de yapar. sosyal açıdan sürekli bir tenkit yapar ki roman boyunca devam eder.
    pervin kendi düşüncelerinin haklılığı için kafasında ki portrelere roller vermiştir. amcasının şahsında geleneklere sıkı sıkı bağlı, yenilikleri hazmedemeyen bir bağnaz tipi çizmiş, kısa bir süre de olsa aradığı erkek sanarak gönül verdiği mehmet behiç'in şahsında da, kendisinin ideal erkek tipini karakterize etmiştir. ona göre amcasının hanımı hediye, çocukları nigâr ile abdi de sosyal ve kültürel açıdan birtakım kusurları olan kişilerdir. kendi ailesiyle burada ki aile hayatı arasında ki farkı görünce ailesinin kıymetini daha iyi anlar. amcasını babası ile nigâr'ı kendi ile sık sık karşılaştırır.
    amcasının evine gelen bir misafir olan behiç bey'in kültüründen, bilgilerinden ve amcasını sürekli alt edişinden hoşlanır. daha sonra behiç bey'in kitabını okur. piyano çalarak ve bilgili bir kız olduğunu göstererek behiç bey'in dikkatini çeker. pervin sık sık kendini sorgular ve düşünür. behiç bey'in ona karşı ilgisinin olup olmadığını anlamaya çalışıyordu.
    pervin'in annesi izmir'den bir jandarma komutanının ona talip olduğunu söyler. pervin aldığı eğitim ve kültürü ile düşüncelerini anlamayan ailesine sitem eder. geleneklere karşı çıkar ve behiç'in ilgisinin olup olmadığını anlamaya çalışır. çünkü severek evlenmek ister. behiç bir gün itiraf eder ve pervin'de ona karşı açılır. bir sabah duydukları ile yıkılır. behiç bey ailedekilere hayallerden ve sevgiden önce paranın önemli olduğunu söylemiştir. zengin bir eş adayının olmasını ister. pervin bunu duyunca ilk aşkının böyle bir hikayeye sahip olmasını istemez. geleneklere boyun eğerek izmir'e döner ve o adam ile evlenmeye karar verir. bir daha hiç behiç'i hatırlamak istemeyeceğini belirtir.
  • "yaşamak için hayat lazımdır, hayal değil."
  • " - ooo, görüyorum ki siz de iftihar için bugünün fikrine karşılık geçmişin uzak şaşaasından medet umanlardansız... evet, geçmişe gıpta, onunla iftihar, bugün iftihar edecek şeyi olmayanlara mahsustur, buna ise ilerleme değil gerileme derler. büyük milletler ise yalnız ilerleme gösterenlerdir. "
    (bkz: mehmet rauf)
  • 1925 tarihli mehmet rauf romanıdır.

    pervin’in günlüklerinden oluşan romanda maşukumuz behiç’tir. ismi gibi güler yüzlü gizli çapkın behiç aslında pervin’e sönmeye mahkum bir yıldız olduğunu ayı seyrettikleri bir akşam söylüyor ama şairane üsluba kapılan pervin anlamıyor.(bu arada pervin, bir yıldız takımına verilen isim)
    behiç’in iki kişiliği olduğunu öğreniyoruz romanın sonunda. bu bir psikolojik hastalık şeklinde işlenmemiş tabii, hayatın olağan akışı içinde bir şair narin behiç var bir de yaşayan erkek behiç var. yaşayan behiç ise zengin bir kadınla evlenmek isteğindedir.
    bu kötü sonuç karşısında kalbi kırılan pervin: “...ah şairleri bu kadar maddi, bu kadar adi olan zavallı, zavallı millet!..” demiştir ve izmir’e dönmüştür. izzetinefsini koruyup namusuyla bedbaht olmayı tercih etmektedir.

    romanın başından sonuna kadar on dokuz yaşında genç bir kadını değil de bir erkek kalemi okuduğumuz çok belli oluyor. cinsiyet dili uygun olmamış fakat dönemin kadınları erkek bakış açısıyla gayet latif işlenmiş.
  • akıcı sıkmayan dönemi yansıtan bir hikayesi var, tasvirlergayet iyiydi. hikaye sonu zart diye gelmiş, bir kötülük geleceği belliydi ama cok ani gelişiyor son olay,

    pervin hikayede iyi karakter gibi görünse de ters açıdan bakarsak insanları küçümseyen kibirli bir ergen ruhuna sahiptir,
  • ''ve çünkü bence aşk evlilikten ibarettir,karısı olamayacağım bir adamı sevmek benim için bir rezalettir.''
    sabahtan beri yok o yobaz yok kadınları kısıtlıyorlar yok bu ne biçim ev bu ne biçim göl bu ne aptal amca diye saydıran kızın ettiği lafa bakar mısın? hiç katılmıyorum bu lafına pervin.

    arkadaşlar türk edebiyatını seviyorum ben. güzel eserleri, iyi uyarlananları gerçekten sarıyor. elimdeki iş bankası baskısı ve gerçekten akıcı. zaten sayfa sayısı da az. tavsiye ediyorum şimdiden.

    yalnız mehmet rauf kıza öyle şeyler yazmış ki. kız her an çarşafını yırtıp atacak sanki üstünden :)
  • ah şairleri bu kadar maddi, bu kadar adi olan zavallı millet..

    pervin'in aşka ve hayata yüklediği anlama baktığımızda sonunun böyle olacağını net görebiliyorsunuz. aşk masum bir şey değildir. en azından masumiyeti iki taraflı değildir.
hesabın var mı? giriş yap