• cumhuriyet öncesi dönemde yayımlanan, orta asya edebiyatının başlamasında önemli yeri olan ahmet hikmet müftüoğlu romanı.
  • ruslara esir düşen bir türk askerinin orta asya'da bir tatar kızıyla arasında geçen aşkı ve köklerini tanıma sürecini anlatır kısaca. turancılığı savunan bir tezli romandır.
  • ahmet hikmet müftüoğlu'nun romanı.

    --- spoiler ---

    romanda kendisine sözcü olarak seçtiği mehmet tolun'a türk birliği hakkında şunları söyleterek dönemin turancılık anlayışını ortaya koyar:

    "bence türk birliği türklerin aydınlanması, medeniyet yönünde ilerlemesi demektir. biz yabancı ülkeler fethetmek değil, yerli üniversiteler açmak istiyoruz. o suretle ki berlin'de, viyana'da, zürih'te, hollanda'da 'nebelungen' efsaneleri nasıl bir tesir bırakıyorsa ergenekon, alparslan masalları da tebriz'de, bakü'de, kazan'da, budapeşte'de türkistan'da, sibirya'da o tesiri yapmalıdır. bunun için almanya; avusturya'yı, doğu isviçre'yi istila etmedi ve bu ülkeler hakkında de hicbir hırs beslemedi... türklerin milliyetperver bir zümresi istiyor ki medeniyet âleminde nasıl bir latin medeniyeti, bir anglo-sakson terbiyesi varsa bu medeniyet ve terbiye nasıl cihanda bir refah sebebi olmuşsa bir türk medeniyeti, türk kültürü de er ve geç doğu'da o suretle bir kalkınma vasıtası olsun..."

    kitapta yazar, budizm hakkında uzunca bilgiler verir:

    "... buda mezhebince cenazelerin gömülmesi harammış. hatta bazen sofu budistler, azrail'in kulübelerinin etrafında dolaşmasını önlemek için ümitsiz can çekişen aile fertlerini sokağın bir köşesine bırakırlarmış. hastanın son nefesini bekleyen köpekler ölüme hazır bedbahtın etrafını alır ve onda hayat eseri kalmayınca birbirini itip çiğneyerek ölü üstüne atılırlar ve cesedi parçalarlarmış..."

    "din gereğince çalışmaları yasaklanmış ve sadaka ile geçinmeleri mecbur kılınmış budist din adamları kadınların elinden sadaka da almazlar. budist din adamları yatağa uzanamazlar, mutlaka otururken uyumalıdır..."

    "buda heykelinin üstüne başına sayısız mavi kumaş parçaları asılmış, bağlanmış. bizi gezdiren mabet muhafızının anlattığına göre, bir dileği olan buraya mavi bir bez bağlarmış. acaba bizde bazı evliya türbelerinin hacet pencerelerine bağlanan bezler şamanilikten, putperestlikten kalma bir âdet midir?.."

    kitabın bir bölümünde de karakterler mide bulandırıcı bir şekilde kan kardeş olurlar. ahmet hikmet bunu "ecdad ayini" olarak adlandırır:

    "kont bu sırada, ellerini tertemiz yıkadıktan sonra parmağının ucunu deşerek birkaç damla kan çıkardı. bunu gören tercümanımız mengüberdi hemen bir kâse kımız getirdi. zichy kızıl kanını bu beyaz ayranın içine damlattı. arkadan ben ve ali bahadır da aynı suretle bileğimizden, kolumuzdan birkaç damla kan döktük. sonra kâseyi karıştırarak içeceği bardaklara taksim ettik ve afiyetle içtik..."

    ahmet hikmet, dilde sadeleşmeyi savunduğu halde latin harflerinin kabul edilmesine karşıdır:

    "... latin harflerini kabul etmek de fikir yolundaki ilerleyişimizin eserlerini bir anda yok etmek demek olduğundan, elimizdeki arapça harfleri dilimize göre ilmî bir surette ıslah ve imlâmızı ona göre değiştirmek ve düzeltmek şarttır..."

    --- spoiler ---
  • ahmet hikmet müftüoğlu tarafından cumhuriyet öncesinde yazılmış roman. 100 temel eser listesindedir. vaktiyle bundan 15 sene önce falan star gazetesinin 59 kupona verdiği 100 temel eser tarafımca alınıp kitaplığıma konduğundan ötürü, yıllardır bu neymiş yaw okuyim bi ara diyodum. bugüne nasipmiş 112 sayfa incecik bi roman.

    öncelikle 100 temel eser listesinde bu kitabın bulunması bilmiyorum ne derece doğru. kitap insani değerler vermekten çok paso milliyetçilik, türkçülük, turancılık üzerine gidiyor. edebi olarak çok vasat. ama dili sade ve hikayesel bi olaydan çok bilgi verme amaçlı bir kitap gibi. ama üstün kan, turan vs. muhabbetinden ötürü defalarca kez ehhh amk kitap mı okuyoz ülkü ocağında çay mı içiyoz diyip kapatmak istedim.

    öyle yani, okumadıysanız okumaya değer bi kitap değil. türkçü turancı değilseniz de afakanlar bastıracak bir kitap. 100 temel eser listesine böyle şeyler ekleyenlere de saygılarımı sunuyorum(!)
  • (bkz: gönül hanım), türk edebiyatında orta asya'dan bahseden ilk romandır. tasvir-i efkar gazetesi'nde tefrika edilmiştir.
    (bkz: fethi tevetoğlu) tarafından gazetelerden derlenerek günümüzdeki kitap halini almıştır.
    dört kişilik bir ekiple sibirya'dan moğolistan'a uzanan bir yolculuğun öyküsüdür. (bkz: orhun yazıtları) yola çıkış amaçlarını oluşturur.
    tatar tüccar ali bahadır kaplanoğlu ve kız kardeşi gönül hanım, türk subayı mehmet tolun bey, macar kont bela zichy romanın ana karakterleridir.
    aylar süren yolculuklarında yaşadıkları ve gördükleri olayları tolun bey günlüklerinde bizimle paylaşır.
    tezli bir romandır. verilmek istenen mesajlar açık ve nettir. bu roman, ümmetçilik, osmanlıcılık fikir akımlarının tutmadığı bir coğrafyada gerekli olan şeyin milliyetçilik olduğunu savunan bir altyapıya sahiptir.
  • türk edebiyatında orta asya'dan söz eden ilk romandır. kitap ahmet hikmet müftüoğlu tarafından türk milletinin yedi düvele karşı mücadele ettiği bir dönemde yazılmıştır.(1920)

    romanın konusu 1. dünya savaşı'nda kafkas cephesinde ruslara esir düşen türk subayı mehmet tolun, macar esir subayı kont bela zichy, tatar türklerinden ali bahadır ve kız kardeşi gönül'ün orta asya'daki türkistan bölgesine maceralı yolculuklarıdır.

    kitap türklük bilinci oluşturmak amacıyla bir roman kurgusuyla türklerin ata yurdunu ve orhun abidelerini okuyucularına tanıtmış, türk birliğini sağlamak (turan ideali) ve türkleri yükseltmek yollarını kahramanları aracılığıyla göstermiştir.
    bu yollar/fikirler genel olarak şöyle özetlenebilir:
    1) türklerin büyük medeniyetler kurdukları topraklara ilmi seyahatler düzenlenmelidir.
    2)alfabe ve dil birliği sağlanmalıdır.
    3) türklerin ilk yazılı belgesi olan olan orhun kitabeleri iyice öğrenilmeli araştırılmalıdır.
    4) türk dünyasının eğitimine önem verilmelidir.
    6) türk dünyasının merkezi kabul edilen istanbul'da açılacak okullarda türk gençleri eğitilmelidir.
    bu fikirler gerçekleştirildiğinde büyük türk birliği ve turan ideali gerçekleşecektir.

    romanda ayrıca budizm inancı ve bu inancın türk milletine olan olumsuz etkileri çok net bir şekilde anlatılmış ve eleştirilmiştir.
    --- spoiler ---

    “işte nirvana denilen böyle bir delilik bu ıssız ve çorak çöllerde yaşayan cahil, içi temiz moğol dimağlarına yüzyıllardan beri aşılanırsa, sonu böyle hiçliğe ve miskinliğe varır.”
    --- spoiler ---
  • bir hikâyeden, bir romandan ziyade türk dili, edebiyatı ve tarihi kitabıdır. tahkiye konusunda başarılı değildir. zaten kitabın güttüğü amaç dolayısıyla edebîliği ikinci planda görülmelidir. bu nedenle kitabın adı da tartışılabilir. içindeki aşk macerası, tanzimat’ın acemi romanlarındakinden hâllicedir.
hesabın var mı? giriş yap