• hakkında bir başlığı olmasını hakeden ,yaptığı etik dışı deneylerle insanlığa nam salmış kutsal roma imparatoru. yazıda imparator hakkında kısa bir girizgahtan sonra deneylerinden bahsedeceğim. kendisi daha 1200'lü yıllarda psikoloji alanındaki birçok etik dışı deneyin (bkz: stanford prison experiment) (bkz: milgram experiment) (bkz: little albert) çok vahşi ve üst düzey versiyonlarını uygulamıştır.

    zamanının en tartışmalı yöneticilerinden biri olan frederick ii , siyasi ve kültürel arenadaki büyük hedefleriyle tanınıyordu. kuzey italya'daki imparator toprakları ve güneydeki sicilya krallığı arasında bulunan papalık ile yaşam boyu süren bir çatışmada büyümüş, hırsları ve papa'nın fikrine aldırmaması dolayısıyla iki kez aforoz edildi. kutsal roma imparatoru ve sicilya kralı unvanlarının yanı sıra, almanya ve kudüs'ün kralıydı ve bu uzun vadeli amacını güvence altına almak için kendi kayınpederini bıraktıktan sonra ikinci sırayı aldı. frederick, bilime olan büyük merakıyla ve bu merakı tatmin etme, olguları anlama arayışında nereye kadar gidebileceği konusunda çağdaşlarını hem büyüledi hem de tiksindirdi.

    salimbene'ye göre frederick kontrolü altındaki mahkumları gayet iyi kullanırdı. bir keresinde, tahta bir fıçı veya varilin içine mühürlenmiş talihsiz bir adamı ölünceye kadar yiyecek ve sudan mahrum bırakıp varile açtığı ufak ve aydınlatılmış bir delikten ölüm anına kadar izledi. deneyin amacı, insan ruhunun, ölümü takip ettiği söylenen öbür dünya için ayrılırken ölüm anında görülüp görülemeyeceğini test etmekti.

    yine salimbene'nin anlattığı başka korkunç bir deneyde frederick, iki mahkuma akşam yemeği verilmesini emretti, iki adama da diğeriyle aynı yemek verildi. yemekten sonra, adamlardan birini avcılık yapmaya gönderirken, diğerine yatağa gitmesi ve yemeği sindirmeye vakit kalmadan uyuması söylendi. bu deneyde frederick, egzersiz ve uykunun sindirim süreci üzerindeki farklı etkilerini araştırmayı amaçlamıştı. bunu en acımasız şekilde başaran frederick, birkaç saat sonra iki adamı uyandırıp hızlıca ve canlı canlı parçalayarak midelerini açtırdı, hangi adamın midesindeki yiyeceklerin daha sindirilmiş olduğunu öğrendi.

    belki de salimbene tarafından gayet normalmiş gibi aktarılmış tüm deneylerden en rahatsız edici olanı, frederick'in bebekler üzerinde yaptığı testlerdi. insan dilinin kökenleri imparatoru büyük ölçüde büyüleyen bir şeydi ve insanlığın orijinal dilinin ne olduğunu kanıtlayacağını umduğu bir deney başlattı. cennet bahçesindeki adem ve havva'ya hangi dilin verildiğini belirleme hevesiyle frederick, bir grup bebeği, onları nasıl yetiştireceğine dair sıkı talimatlar veren hemşirelerin bakımına verdi. hemşirelere, kesinlikle bebekleri kesinlikle başka çocuklarla etkileşim kurmamalarını emretti; bebekler beslenebilir ve yıkanabilirdi, hepsi bu kadar. hiçbir koşulda bebeklerle konuşulmamalı ve ayırt edici herhangi bir insan sesi söylememelilerdi. trajik bir şekilde, frederick hiçbir zaman sorduğu soruya bir cevap alamadı ve insanlığın orijinal dili ondan gizli kaldı. herhangi bir şefkat, sıcaklık ve temel etkileşimden yoksun kalan çocuklar, oldukça basit bir şekilde, sevgi eksikliğinden dolayı öldüler. bu çocukların ebeveynlerinin kim olduğu, deneyde kaç bebeğin kullanıldığı ya da kaç kez yapıldığı belirsizdir.

    insan deneylerinin yanında hayvan deneyleriyle de nam salmış frederik, bir deneyinde farklı balıkların kuyruklarına ip takmış ve solungaçlarına farklı nesneler takmıştır(bakır halkalar, taşlar, vs). bu şekilde hangi balığın ne kadar uzun süre yaşayıp hangi objelerin deniz canlıları için daha ölümcül olduğunu bulmaya çalışıyordu. deneyin sonuçlarından ne çıktığı belirsiz, ancak deneyin yapıldığı net, çünkü 1497'de deniz kenarında bulunan bir bakır yüzükte "imparator ıı. frederick'in bu göle kendi eliyle yerleştirdiği o balık benim, 12 ekim'in beşinci günü." yazıyordu.

    bu ileri vahşet örneklerinin yanında, dini inançları ya da eksiklikleri yüzünden etrafındaki kişiler tarafından şüpheyle yaklaşılmasına rağmen, başkalarının yapmadığı yerlerde belirgin hoşgörü örnekleri gösterdiği sergilediği de olmuştur. örneğin, sadece fırsat verildiğinde müslümanları katletmeyi reddetmekle kalmadı, onları kendi silahlı kuvvetlerine ve hatta kişisel korumalarına da almıştır. bunun yanısıra, birçoğu başka yerlerden kovulmuş olan sicilya yahudilerini korumasına almış, arapça ve yunanca metinleri-kendi deyişiyle- insanlığın gelişimi adına çevirirken, sicilya'yı doğu yazılarının destekçisi ve koruyucusu rolünde batı avrupa'ya geçişinde kullandı.

    canavar ve zorba, ya da aydınlanmış ve modern, frederick’in çoğu deneyi neden yaptığı ve nasıl sonuçlara ulaştığı asla bilinmeyecek, birçok efsanenin arkasındaki imparator şu an için bizim için erişilmez durumda kalacaktır.

    kaynakça:

    wonder and skepticism in the middle ages
    the crusader kingdom of jerusalem, cambridge university press, 2000
    c tyerman, god’s war: a new history of the crusades, penguin, 2007
  • dinsiz olduğu, ve hatta bugün fransızca kopyalarından bildiğimiz anonim bir din eleştirisi olan "üç sahtekarlar", (bkz: de tribus impostoribus)'un yazarı olduğu rivayet edilen, efsaneleri bol bir kutsal roma imparatoru.

    hohenstaufen hanedanına mensuptur, ve hanedanın son imparatorudur, kendisinden sonra lüksemburg'lular kutsal roma imparatorluğunu devralmıştır.

    6 dil bildiği rivayet edilir, bilime meraklı bir entelektüel olduğu söylenir. 5. ve 6. haçlı seferlerini düzenlemiş, 6.sıyla birlikte kudüs'ü fethetmiştir.

    en büyük rakibi olarak papa 9. gregory bilinir, kutsal roma imparatorluğunda papa ile taht arasındaki güç kavgasının zirvesi kendisinin döneminde gerçekleşmiştir. ve hatta papa ve çevresinde topladığı isyancılarla savaşmak durumunda bile kalmıştır. frederick papa 9. gregory'yi yenmiştir, ama savaşı da kazanamamıştır, çünkü halkın gözünde tanrının sureti papalık makamıyla savaşmış, adeta bir antichrist olarak görülmüştür. roma'yı işgal edip papalığın elinden almak zorunda kalmış bir kutsal roma imparatorluğu imparatorudur.

    papa gregory ile savaşmış olsa da sonunu getiren papa 4. innocent olmuştur, kendisini kafir ilan edip halkın gözünde düşmana çevirmiştir. papalık makamı için "şehrin anahtarını tutan makam" (keeper of the city keys) benzetmesinin doğruluğu, ve papalık makamında ve vatikan'da yer alan anahtar sembolizminin boş bir benzetme olmadığını 2. frederick dönemi net bir şekilde ortaya koyar.

    papalık makamı dışında lombardiyalılarla epey savaşmıştır. moğol han'ı batu han'dan kendisine teslim olmasını istemiş ama reddedilmiştir. bunun üzerine moğol hanlığına bir haçlı seferi düzenlemeyi istemiştir ama papalık makamı tarafından reddedilmiş bir kafir olduğu için bu isteği istek olarak kalmıştır.

    her ne kadar alman kökenli bir hanedana mensup olsa da, 2. frederick tam bir sicilyalıymış, ve hatta imparatorluğun kuzeyindeki alman coğrafyasını hiç umursamadığı söylenir.

    aksiyonu bol savaşlarla dolu heyecanlı bir hayat yaşamış olsa da, kendi halinde huzur içerisinde dizanteriden ölmüştür.

    zamanında kendisini epey araştırmıştım, çok sevdiğim progressive rock grubu olan king crimson'ın söz yazarı, ingiliz şair olan peter sinfield kendisine epey meraklı birisiymiş, ki grubun ilk albümü olan in the court of the crimson king, baştan sona 2. frederick dönemi ortaçağını anlatan bir albüm. şarkılarda geçen sözler net bir şekilde hikayeyi anlatmasa da, sözlerinin altında gizlenen anlamlarla bu döneme dair bir çok şeye işaret etmektedir.

    peter sinfield'ın yazdığı sözlerin ardındaki anlamları açıklamaya çalıştığı, ve 2. frederick dönemine dair bir çok bilgi ve alıntı içeren sitesine bu linkten ulaşabilirsiniz.
  • aralarında arapça ve yunanca da bulunan 6 dili akıcı bir şekilde konuşabildiği rivayet edilen kutsal roma imparatoru. arapça bildiği için döneminin arap hükumdarlarıyla iyi bir iletişim kurmuştur. kuranı okumuş, arapların hristiyanlıkla ilgili görüşlerini öğrenmiş ve bunu hristiyanların müslümanlar hakkındaki görüşleriyle kıyaslayarak dinsizleşmiştir. din karşıtı görüşlerini kayda geçirmiş ve rahatça açık açık dile getirmekten çekinmemiştir. kutsal roma imparatorluğunda seküler bir düzen istemiş, ve anayasal bir düzene geçişi sağlayarak feodalizmin çöküş sürecini başlatmıştır.

    batı dünyasının ilk seküler üniversitesi olan napoli üniversitesini kurdurmuştur, üniversitede yahudi, hristiyan ve müslümanların bir arada barış içerisinde eğitim görüp araştırmalar yapacakları bir ortam olmasına özellikle dikkat etmiş, imparatorluk sınırları içerisinde hristiyan, yahudi ve müslümanlar arasında bir ayrım ve düşmanlık olmaması yönünde de ferman yayınlamıştır. batı dünyası cebiri (al-gebra) ilk kez frederick'in seküler görüşleri sayesinde öğrenmiştir.

    1. frederick barbarossa 3. haçlı seferlerinde başarısız olduktan sonra germen dünyasında onun yarım bıraktığı işi tamamlayacak bir başka frederick geleceği rivayet edilirmiş. nitekim 2. frederick'in kendinden önceki tüm imparatorlardan ayrıldığı bir çok nokta, bazı kitlelerin bu rivayet edilen kurtarıcının 2. frederick olduğuna inanmalarını sağlamıştır. 2. frederick, barbarossa'nın torunudur.

    bazı görüşlere göre 2. frederick tüm bunların üzerine bir mesih kompleksine girmiştir, bilhassa kudüs'ü tekrar fetheden isim olarak tarihe geçişinin ardından. kutsal roma imparatorluğunu tanrının yüce devleti olarak görmüş ve kendisini tanrı adına imparatorluğa hoşgörü, barış ve huzur getirmekle görevli kişi olarak algılamıştır. ancak asla kendini peygamber olarak kabul etmemiş, aksine bütün peygamberleri reddedip onların sahtekarlar olduklarını savunmuştur. her ne kadar bu alanda yazılan "üç sahtekarlar" isimli eserin gerçek yazarı olup olmadığı bilinmese de, bu eserin görece modern kopyalarının 2. frederick'in görüşlerini çok iyi yansıttığı düşünülmektedir.

    papalık makamının yolsuzluklarla dolu olduğunu gördükçe, papalık makamını güç ve zenginlikten kopartmak istemiştir. frederick dinsiz, günahkar ve kafir olduğu için her zaman papalıkla arası kötü olmuş, bir kaç kez savaşmak durumunda dahi kalmışlardır. ancak kitleleri dini duygularından yakalayıp yöneten papalık makamına karşı imparator olarak gücü yetmemiştir ve nihayetinde papalığa yenilmiştir, papalık makamını yıkamamıştır. ama daha ilginç bir konu bu savaşın papalık ve kilise tarafından nasıl algılandığı olmuştur.

    kilise için frederick'e karşı verilen savaş bir ölüm-kalım savaşıydı, çünkü uğruna savaşılan şey sadece papalık makamı değil ancak kilise kontrolündeki dünya düzeniydi. frederick'in seküler dünya görüşleri ve hedefleri tarihte katolik hristiyan dünyasının protestan reformundan sonra karşılaştığı en büyük tehlike olmuştu. ve bütün kiliseler, papalık makamı, hepsi tek bir ortak amaç uğruna bir araya gelmişlerdi; frederick'i yok etmek. imparatorluğu veya bir imparatoru yok etmek değil, ancak frederick adında bir adamı. frederick iktidarı boyunca kiliselerin en nefret ettiği adam, kutsal roma imparatoru haline gelmiştir. frederick'i şeytan'ın dünyadaki sureti olarak algılayıp hatta bizzat şeytan olarak bile görmüşlerdir bazıları.

    2. frederick 1194 yılında doğmuştur, annesi frederick'i doğururken 40'lı yaşlarındaydı ki o dönemlerde bu anormal karşılanırdı, 40'lı yaşlarındaki kadınlar pek doğurgan kabul edilmezdi ve frederick'in doğumu bu yanıyla bile bir mucize kabul edilmiştir. aynı yıl frederick doğduktan sadece bir kaç ay sonra sicilya'da ki etna yanardağının patlaması da bir işaret olarak görülmüştür, aynı yıl 1194'te dedesi 6. henry sicilya'yı fethetmiş ve kutsal roma imparatoruna aynı zamanda sicilya kralı ünvanını vermiştir. 2. frederick'de karakter olarak germen kökenli birisinden ziyade tam bir sicilyalı izlenimi verirmiş, ve her ne kadar kuzey italya doğumlu olsa da kendini sicilyalı kabul edermiş.

    2. frederick'in öldüğü yıl, 1250 yılında sicilya'da ki etna yanardağı tekrar patlamıştır, bu da kendisi hakkındaki rivayetlerin önüne geçilemez bir boyut almasına sebep olmuştur. frederick'in ölüm haberi duyulunca bir çok kişi buna inanamamış, kimisi kendisinin ruhunun yanardağa hapsolduğunu ve bir gün oradan çıkıp papalık ve kiliseden intikam alacağını savunmuş. bir kesim ise frederick'in ruhunun kendisinin mirascılarında yaşadığını düşünmüş, dedesinin başlattığını tamamlayan frederick'in başlattıklarınıysa yine çocukları tamamlayacak diye düşünülmüştür. ancak ölümünden sonra 22 yıl içerisinde bütün çocukları ve varisleri kilise tarafından öldürülmüştür, frederick'in kiliseye karşı başlattığı mücadelenin de nihai kazananı kilise olmuş, hohenstaufen hanedanlığı da kutsal roma imparatorluğu tahtını sonsuza dek kaybetmiştir.

    kutsal roma imparatorluğu en geniş sınırlarına 2. frederick döneminde ulaşmıştır, ve kendisinden sonra önemli bir fetihte bulunamazken yavaş yavaş toprak kaybedip çöküş dönemine geçmiştir.

    2. frederick'ten sonra katolik kilisesine en büyük darbeyi vuran olay protestan reformu olmuştur. ilginçtir ki martin luther protestan bildirilerini yayınlamaya başladıktan sonra kilisenin hedefi olmuştur, tıpkı kilisenin 2. frederick'e açtığı savaş gibi kendisine karşı bir mücadeleye girişilmişir ve martin luther'i katolik kilisesinin gazabından kurtaran kişi ise yine bir alman, imparatorluğun seçmenler meclisinin saksonyalı üyesi frederick adında bir adam olmuştur. daha sonra akıllı frederick / friedrich der weise olarak tanınan bu adamsa kendi ailevi-prenslik düzeninden gelen numaralandırmada 3. frederick olmuştur. 3. frederick, martin luther'in en büyük dostu, yoldaşı ve koruyucusu olmuştur. her ne kadar bu frederick'in 3. lüğü ile imparator 2. frederick'in uzaktan yakından alakası olmasa da, ilginç bir tesadüf olarak bu da tarihe geçmiştir.

    2. frederick'in başarmak istediğini martin luther bir başka 3. frederick sayesinde başarabilmiş ve hristiyan-batı dünyasını katolik kilisesi ve papalığın tekelinden kurtarmıştır. martin luther döneminde de protestan reformu boyunca da etna yanardağı birkaç kez patlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap