• ingilizce'de be$ (5) anlamina gelen sozcuk. "fayv" diye okunur.
  • (bkz: give me five)
  • iclerinden bir tanesi türk. hatta ismi abidin ama grupta abs nick'ini kullaniyor. türkce bilmiyor. gruptan biri ayrilinca grup dagilma karari aldi. oyle ya, five isimli bi grup dort kisiden olusamaz!
  • en son abbas kiarostami filmi. butun film 5 plandan olusuyor ve her planda 25-30 dakka suruyor. yani 30 dakka sadece bir plandan dunyayi seyrettiginiz bir filmde oldukca seyirciyi bayabiliyor. lakin cannes film festivali'nde yonetmenin filmden once "please don't leave the theatre in the middle of the movie. you can lay back and fall a sleep but please don't leave" diye seyirciye yalvarmasina ragmen filmin 10. dakkasinda salonun yarisi bosalmisti. son filmlerinde daha cok experimental takilip, digital ve video imageleriyle yapilabilecekleri deneysel olarak arastiran kiarostami ne yazik ki hayranlarini biraz uzebiliyor bu deneysel calismalariyla. cunku bir plandan 30 dakka boyunca denize, plaja, ve plajda dolanan insanlara bakmak gercekten cok da ilginc degil.
  • abbas kiarostami’nin 2004 yapimi, minimalizmin doruklarinda dolasan, resme ve siire yakin duran filmi (ya da filmin ingilizce adi diyelim). yaklasik 15er dakikadan olusan, 5 adet, hemen hemen sabit kamerayla cekilmis, aralarinda baglayici ogenin ‘su’ oldugu, sahneden olusur. japon yonetmen yasujiro ozu’ya adamistir bu filmi kiarostami, ozu hicbir filminde bu denli bir minimalizm sergilememis olsa da.

    sirasiyla, kumsalda tam dalgalarin vurdugu yerde durmakta olan bir kutuk parcasi (bir macera filmi), denize paralel giden bir tahta yolda yuruyen insanlar, deniz kenarinda yerdegistiren bir kopek surusu (bir ask hikayesi), yine kumsalda bir taraftan digerine yuruyen ordekler(komedi), bir gece vakti gol gibi gozuken bir su birikintisine dusmus ay yansimasi (dedektiflik hikayesi), ve sesler ve sesler ve gokgurultusu, yagmur ve gun dogumu olusturur bes sahneyi. bildigimiz, alisik oldugumuz anlamda film suresince hicbir sey ‘olmaz’; anlatim* , hikaye yoktur, seyirci nerdeyse duragan denebilecek goruntulerle ve ayni zamanda kendiyle basbasadir. ekrandan surekli bir sey cikacak, bir sey olacak beklentisinden uzaklasildigi anda islemeye baslar filmin deneyimi. bakmaya, gercekten bakmaya, bir sahneyi izlemeye, izlerken hayallere dalmaya, belki gozleri kapayip bitmez tukenmez dalga seslerini dinlemeye, tekrar gozler acildiginda ayni gittigi dusunulen sahnenin nasil da degismis oldugunu farketmeye, belki de farketmemeye iliskindir.

    bes uzun, icinde diyalog barindirmayan, yonetilmemis, kaza eseri gerceklesmis hissi barindiran cekim. kiarostami kamerasini koymus, olanlar olmus…gibi. oysa film, oylesine ustaca kotarilmis ki hangi kismi bilincli hangi kismi sans eseri gerceklesmis anlasilmiyor. sozgelimi, deniz kenarindaki tahta yolda yuruyen insanlar sahnesini ele alalim: bir noktada ordan gecmekte olan dort tanisik adam sahnenin bir kosesinde durup konusmaya basladiklarinda –hayir, ne seslerini, ne dediklerini duyuyoruz- o ana kadar yoldan gecmekte olan insanlar yokolur. ya da ilk sahnede, dalgalarin carptigi kumsalda duran kutuk, dalgalar tarafindan alinip, suruklenip, bir parcasi koparildiktan sonra ufak parcasi tekrar denize vurmusken uzakta, denizin yuzeyinde belli belirsiz kareye girirverir buyuk parca. her sahnede aslinda bu tip ufak gizler saklidir, desifre edilmek, farkedilmek icin bulunduklarini savunmasam da. bunlar talihli rastlantilar mi, yoksa basarili bir yonetmenin sayisiz cekim, ince eleme sik dokumayla ya da gormedigimiz eliyle kurguladigi sahneler midir bilinmez.

    ‘yonetmen hicbirsey yapmayarak ilginc olmaya calismis’, ‘deneysel film sikici olmak zorunda mi’ yollu bircok elestiriye maruz kalacagini dusunuyorum five’in. oysa film deneyimi, ancak izleyici olarak onceden kurgulanmis bir cok beklentimizden arindirildiginda gercek bir deneyime donusebilir. her turlu deneyselligi varolagelen yapilarin ters yuz edilmesinde aramak, sonsuzca mumkun bakislara ve ortaya atilan gorme algilama bicimlerine kayitsiz kalmak olur. sonucta, herkes denizin ve etrafindakilerin hallerine 74 dakika boyunca bakip, hikayeler yazip, mest olmak zorunda degildir tabii ki, yalniz, tam kararinda sunulmus bu goruntulerde hikayeyi kurmak biraz da seyircinin isidir. bir baska nokta ise, filmin, gosterim suresini asmasi, salondan ciktiktan sonra da sizi takip etmesidir. cok sikildiysaniz bir an once pesinizi birakmasi dileklerimle…

    not: sahneleri anlatirken spoiler kullanilmamasi bilincli bir secimdir. filmin dogasindan, gerekli oldugunu dusunmuyorum. ikinci paragraftaki parantez icleri de tamamen oznel olarak sahnelere atfettigim ozelliklerdir, yaniltici olmasin.
  • bes ayri planin pespese eklenmesinden olusmus bu kiarostami filmi belki de sinema salonu yerine bes ekranin kuruldugu bir galeride sergilenseydi film degil video enstalasyonu olur, baska turlu bir etki yaratirdi sanatseverde. fakat goruyoruz ki yonetmen bu yola basvurmamis, ardarda eklemis cekimleri. bu baglamda sahnelerin arasinda ekrana birbir yansimayan belli belirsiz baglantilar, kara/beyaz araliklar da onem kazaniyor. surekli yeniden kurulabilecek baglantilar aslinda bunlar, sabitlemesi zor. sahsen ben, kurguya kafamda mudahele edip siralamada 3. ve 4. sahnelerin yerini degistirmeyi uygun buldum, haddim olmasa da.
  • (bkz: 5ive)
  • 1997 yılında channel 5 olarak yayına başlamış, 2002 yılında five adını almış ingiliz yayın ağı. 2010 yılında rtl tarafından alınmasıyla birlikte channel 5 adına geri dönülmesi söz konusu olmuştur.

    http://www.five.tv/
  • sözleri muhteşem olan dehşet-ül vahşet bir machine head parçası the burning red albümünden.

    i remember was the month october,
    in a garage i was standing,
    scared and somber,
    i could smell your breathing,
    and the pain you're leaving,
    so ashamed i'm feeling,
    and now i am left to fate.

    for all the times i've been losing my mind,
    you molest and destroy just a five year old boy,
    you made me suffer,
    motherfucker,
    ripped my heart out,
    i was so good.

    i remember words that never left me,
    for a skull of silver here's what you'd do for me,
    if you tell, i'll kill you,
    rip the tongue out from you,
    wish that i could stop you,
    please god make this go away.

    for all the times i've been losing my mind.
    you molest and destroy just a five year old boy,
    and you made me suffer, motherfucker,
    ripped my heart out,
    innocence was lost.

    and i feel it
    i can't take it
    i don't want it
    anymore

    was only five
    and i feel it
    can't take it
    anymore

    for all the times,
    i've been losing my goddamned mind,
    make it swear if i saw you,
    i'd make you suffer,
    make you suffer,
    motherfucker

    for all the times i've been losing my mind,
    you molest and destroy just a five year old boy,
    and you make me suffer,
    motherfucker,
    ripped my heart out
    i was only...

    for all the times i've been losing my mind,
    you molest and destroy just a five year old boy,
    and you make me suffer,
    motherfucker,
    ripped my heart out

    i was only five.
    five!
  • mükemmel bir lamb şarkısı
hesabın var mı? giriş yap