• vazgecme eyleminde bulunmak.
  • kendi hakkını almaktan vazgecmek
  • bir 'ugrasmamak' kazandirdigi cokca goruldu.
  • genellikle uyku için yapılan eylem
  • şehrin kalın surlarına yakın bu sokaklardaki evliyaların çoğu gibi bu dede de halktan biri, mütevazı bir zanaatkâr, bir kundura tamircisi imiş. her yıl hacca gitmeğe niyetlenir, bin bir yokluğa katlanır. metelik üstüne metelik koyar. tam herkesle helâlleşip yola çıkacağı sırada bir fakir, ihtiyacın iki büklüm ettiği bir insan, kapısını çalar. allah rızası için der. ve elini uzatırmış. zavallı kunduracı her defasında çöllerde yatan sevgilisiyle buluşmayı bir yıl erteler, allah rızası için uzanan ele allah'ın rızasını sağlamak için biriktirdiklerini koyarmış. sonra yine zorluklar, yokluklar ve feragatler başlarmış.

    büyüklerimiz yüzlerini yumuşacık çizgilerle dolduran, gözlerini yaşla perdeleyen tavırlarla bize bunları anlatırlardı. çocuk hafızamıza emanet edilen bu hikâye bizde dal budak sarar, bir hac yolculuğunun kaç yenmemiş lokma, kaç frenlenmiş zevke mukabil olduğunu düşünürdük. bu hikâye bize, bir insan bize elini uzatsa, hayal ettiklerinin tümünden vazgeçmesi gerektiğini öğretirdi. söz konusu yıllarda insanı tarttıkları ölçü "feragat"ti. kişinin mutluluğu komşusuna ve sokağına verebildiği kadardı.

    günlerden bir gün, yaşı gayrı pek ilerlemiş olan eskici dede son bir gayretle hac parasını biriktirmiş; yola çıkmak üzereyken bir kadın kapısını çalmış, üstübaşı perişan, kucağındaki çocuk açlıktan bir deri bir kemikmiş. bu da allah rızası için demiş. dayanılır mı bu söz karşısında? onun rızasını elde etmek için verilmeyecek şey var mıdır? ve vermiş dede. hem de nesi var, nesi yoksa. sade ihramı alıkoymuş kendine. onu da herhalde daha pek çok yaşamam bu da benim kefenim olsun diyeymiş. o gece rüyasında allah, "senin kefenle gömülmen benim rızamdan daha mı önemli?" diye sormuş. ağlayarak uyanmış dede. hacda giymeyi kurduğu o bembeyaz giysiyi, ihramı rastladığı ilk fakire vermiş. ve önüne gelene şahit olun artık kefenim bile yok benim demiş. çileli ömrü o gözyaşlarıyla yıkanıp onu pir-i pak etmiş.

    öldüğünde onu bir hasıra sararak gömmüşler türbeye. ölümü hac mevsimine rastlamış. o yıl hacca gidenler döndüklerinde allah üzerine yemin etmişler ki eskici dede orada hac görevini yapmaktaymış.
    (bkz: sokakta) *
  • vazgeçmek, çekilmek anlamlarına gelmektedir.
  • ruh sağlığım için maaşımın 6’da birinden feragat ediyorum, az yerim, bir yere gitmem, bir şey almam ama saat 17de evimde olurum, yoruldum. artık dayanamıyorum, insanlara tahammülüm kalmadı, kısır döngüye girdim. paranın allah belasını versin.
  • boşanma dosyalarında tarafların yapmasını dört gözle beklediğim şey.
  • hakkımızın olduğu bir şeyden vazgeçmek anlamı taşır.

    hepimiz bazı şeylerden feragat ederiz. sabır, para, zaman, sevgi. bazen zorunluluktan, bazen de kazara olur bu. iş için uykudan feragat ederiz, aile için zamandan. nelerden vazgeçtiğimiz önemli tabi.

    akıl ve karakterden feragat edilmesin de.
  • arabuluculuk yapanların iki taraftan da beklediği davranış.
hesabın var mı? giriş yap