• önceden (bkz: evvel) (bkz: evvelce)
  • "zembul beni, saat 4'te doğuracağım diye uyandırıp ziya bey'e haber gönderdi. meğer nasıl olur, ziya bey daha evvelden ebeyi çağırmaya gitmiş. nurperi hanım geldi. biraz sonra da ebe geldi." sevim burak - yanık saraylar (ah ya rab yehova)

    (ilk giri tarihi: 8.2.2018)

    (bkz: evvel/@ibisile), evvelce
    (bkz: evvelsem), evvel de var
    (bkz: evveliyat)
  • evveldi, çok evvel….

    yan yanayken saate bakmanın ayıp olduğu zamanlardı.
    karşılıklı oturdun mu masaya, bir gözlere bir de uzaklara bakılırdı, eski yad edilirken.
    ellerde telefonlar yoktu.
    çocuktuk.
    büyükler, eski günleri konuşurken uyuyakalmak diye bir şey vardı.
    sevmeler sessiz ve sebepsizdi.
    ne gösterişe gelir, ne nedenlere sığardı.
    her şeyden önce samimiyet gelirdi.
    sevda sırdı, söylenmezdi.
    sevilenin adına türküler yakılır ama onun ardından kimseye yakınılmazdı.
    eşyalar pahası ile değil, hatırası ile kıymetlenirdi.
    insanlar aldıkları ile değil,
    verdikleriyle değer ifade ederdi.
    sahi utanmak diye bir şey vardı.
    yüzsüzlük, profesyonellik adı altında prim yapmıyordu.
    dert çekmenin bile bir adabı vardı.
    gönlün yükü, gözlerden anlaşılırdı.
    gönülden geçen ile dilden dökülenin arası böylesine uzak, böylesine hoyrat değildi.
    evveldi. güzeldi…
    biz bu içimizdeki uçurumları ve kalpler arasındaki mesafeleri sonradan icat ettik.
    henüz yenilmemiştik kendimize.
    mutluluklar fotoğraf karelerinden ibaret değildi.
    mutlu edilmek isteği hastalıklı bir hal almamıştı.
    eşyalar değil, insanlar ağırlanırdı evlerde ve kalplerde.
    henüz bu kadar yalnız değildik.
    başkalarınca beğenilmek her şeyden önemli değildi.
    evveldi… güzeldi…

    rasih aslantürk
hesabın var mı? giriş yap