• evrensel kabul görmüş hukuk ilkeleridir.
  • suçta ve cezada kanunilik ilkesi

    suçta ve cezada kusur ilkesi

    ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesi

    adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi

    masumiyet karinesi

    temel hakların sınırlanması hakkın özüne dokunamaz ilkesi

    özgürce yaşamanın güvenlik altına alınması ilkesi

    hukuk devleti ilkesi

    ölçülülük ilkesi

    kuvvetler ayrılığı ilkesi

    adil yargılanma, eşitlik ve yargı birliği ilkesi
  • ekşisözlük'te bulamayınca şaşırdım. birçok farklı şekilde arattım fakat nafile...
    eğer başka bir başlık altında varsa yeşillendirin.

    aşağıda madde madde evrensel hukuk ilkeleri (kuralları) mevcut. acaba biz türkiye olarak kaç tanesini uyguluyoruz yorum sizin.

    not: aşağıdaki açıklamalar prof. dr. ersan şen'in yazısından alıntılanmıştır. yani ersan şen'in kendi derlemesidir diyebiliriz.

    1- hukuk devleti: hukuk kurallarına önce kendisi uyan, keyfi yetki kullanımına izin vermeyen, işlem ve eylemlerini hukukilik denetimine tabi tutulmasını engellemeyen devlettir. hukuk devletinde “normlar hiyerarşisi” geçerlidir. alt sırada bulunan norm, üst norma aykırı olmamalı ve üst normu gözardı ederek uygulanmamalıdır.

    2- kuvvetler ayrılığı: yasama, yürütme ve idare ile yargı yetkileri olarak adlandırılan ve millete ait olan kamu kudretinin bir elde toplanmayıp, “demokratik hukuk devleti” ilkesine uygun bir şekilde kamu kudreti kullanıcıları arasında paylaştırılmasıdır. esas olan, bir kuvvetin diğerinin yetki alanına müdahale etmemesidir. halkın seçtiği temsilcilerden oluşan yasama organı hukukun evrensel ilke ve esasları ışığında kanunları çıkarır, yürütme organı ve idare bunları uygular, millet adına karar veren yargı organı da kanunları esas alarak hukukilik denetimi yapar ve uyuşmazlıkları çözer. demokratik hukuk toplumları, “kuvvetler ayrılığı” ilkesinden hareketle yönetim sistemini oluşturur. anayasa ile kurulu düzenin temeli, “kuvvetler ayrılığı” ilkesine dayandırılmalıdır.

    3- yargı birliği: insanlar arasında senin mahkemen-benim mahkemem, senin hakimin-benim hakimim, senin savcın-benim savcım anlayışına hizmet etmeyecek şekilde, herkes için aynı usul ve esaslarla yargılama yapan mahkemelerin aynı çatı altında toplanmasıdır. “yargı birliği” ilkesi, “eşitlik” ilkesinin bir sonucudur.

    4- tabii (doğal) mahkeme ve hakim güvencesi: herkes, işlem veya eylem tarihinde tabi olduğu (görevli ve yetkili) mahkeme ve hakim huzurunda yargılanma hakkına sahiptir. bu ilkenin bir alt derecesi kanuni mahkeme/hakim güvencesidir ki, bugün anayasa m.37’de öngörülen bu ilke ile kanunla sonradan mahkeme ve hakimlerin değiştirilebilmesi mümkündür. ideal olan ise, tabii mahkeme/hakim güvencesidir.

    5- eşitlik: tüm insanlar her bakımından eşittir. hukuki statüden kaynaklanan farklı uygulamalar, ancak zorunlu hallerde ve somut durumda duyulan ihtiyaçla sınırlı olarak yasa ile öngörülebilir.

    6- laiklik: devletin, toplumun ve bireylerin bağlı olacağı hukuk kuralları, bir veya birkaç dinin kural ve esaslarına bağlı kalınarak düzenlenemez. sosyal düzen kurallarından olan hukuk kuralları; din veya ahlak kurallarından etkilense de, her bir insanın hangi din veya ahlak anlayışına bağlı olduğu gözetilmeksizin ve tüm insanları kapsayacak şekilde düzenlenir.

    7- sözleşme özgürlüğü ve güvenliği: herkes; özgür iradesi ile dilediği sözleşmeyi imzalayıp, bu sözleşmenin gereklerinin yerine getirilmesini bekleme hakkına sahiptir.

    8- hak arama hürriyeti: herkes, meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle bağımsız ve tarafsız yargı önünde iddia ve savunma ile dürüst yargılanma hakkına sahiptir. hak arama hürriyeti kısıtlanamaz.

    9- dürüstlük ve iyiniyet: hak sahibinin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi gerekir. bir hakkın kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. hakların kazanılmasında ve hukuki bir sonucun gerçekleşmesinde iyiniyet esastır. kişi; kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösterdiği halde, hakkın kazanılmasını veya hukuki sonucun gerçekleşmesini engelleyen durumu bilmemeli ve bilmesi de gerekmemelidir. bu durumda kişinin iyiniyeti korunur.

    10- müktesep (kazanılmış) hak: bireyin hukuka uygun şekilde kazandığı hakkı elinden alınamaz. bir hakkın kullanılması için gerekli olan şartlar kaybedilmedikçe, hak sahibinin bu hakkı kullanımı engellenemez.

    11- bir suçtan iki yargılama yapılmaz/ceza verilemez: herkes, bir suçtan, ancak bir defa yargılanabilir ve bir defa cezalandırılabilir. bir insan, yargılandığı suçtan keyfi olarak tekrar yargılanıp cezalandırılamaz.

    12- suçta ve cezada kanunilik: kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. suç ve ceza ancak kanunla koyulur. kanunlar, prensip olarak ileri doğru uygulanır. ceza kanunları, ancak lehe olduğunda geçmişe etkili uygulanır.

    13- kusur sorumluluğu: kusursuz suç ve ceza olmaz. fiilde kusurun yokluğu, suç ve cezayı kaldırır.

    14- sorumluluğun şahsiliği: herkes kendi işlem ve eyleminden sorumludur. başkalarının işlem ve eyleminden sorumluluğu mümkün kılacak kolektif ceza sorumluluğu kabul edilemez.

    15- cezanın bireyselleştirilmesi: kanunla belirlenen bir cezanın somut olaya ve kişiye uygulanabilmesi için dayanak ve sınırları kanunlarda yer alan cezanın bireyselleştirilmesi yetkisi hakime verilir.

    16- dürüst yargılanma ve savunma hakkı: herkes, insan hakları avrupa sözleşmesi’nin 6. maddesinde öngörülen hakları çerçevesinde yargılanma hakkına sahiptir. kişi, iddiaları bilip anladığı dilde öğrenme, bağımsız ve tarafsız yargılanma hakkına sahip olduğu mahkeme huzuruna çıkarak savunma yapıp, makul sürede yargılanma hakkına sahiptir.

    17- masumiyet (suçsuzluk) karinesi: hiç kimse, suçluluğu mahkemenin kesinleşmiş hükmü ile sabit oluncaya kadar suçlu ilan edilemez ve mahkum edilemez. bu hak kanunlarla korunmalı, basın ve kamuoyu da bu hakka saygı göstermelidir.

    18- hukuk güvenliği hakkı: herkesin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı vardır. hiç kimse; demokratik hukuk devletinde, korku ve endişe ile yaşamaya mahkum edilip, yargı makamlarına başvurmanın sonuçsuz kalacağı algısına maruz bırakılamayacağı gibi, keyfi şekilde yakalanamaz, gözaltına alınamaz, tutulamaz, tutuklanamaz, hürriyetinden mahrum bırakılamaz ve cezalandırılamaz.

    19- yargı bağımsızlığı: hiçbir organ, makam, mercii veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında hakimlere veya mahkemelere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz, bu tür bir yetkinin kullanılmasına izin veren yasal düzenleme de yürürlüğe koyulamaz.

    20- hakim tarafsızlığı: bağımsız hakim, dışa karşı etkiden uzak ve kendisi bakımından da objektif hareket etmelidir. hakimin tarafsızlığı, bir iddia ve savunmaya önyargısız bakabilmesini, baskı altında bırakılmamasını, dışarıdan etkilenmemesini ve kendi iç dünyasında da yansız hareket edebilmesini gerektirir.

    21- iddia edenin ispat külfeti: herkes, iddiasını hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilen delillerle kanıtlamak zorundadır. iddia peşinen doğru kabul edilip, aksinin ispatının aleyhinde iddia olunan tarafa yüklenemez.

    22- yargı kararlarının gerekçeli olması (gerekçeli karar hakkı): tüm yargı kararları somut gerekçelere dayalı olarak yazılmalıdır. somut olayın özelliklerinden uzak, kanun hükmünün soyut tekrarı ile basmakalıp sözlerden oluşan kararların gerekçeli olduğu söylenemez.

    23- borçların nisbiliği: prensip olarak her borç sahibini bağlar. bir borcun yerine getirilmemesinden dolayı borç sahibinin herhangi bir yakını sorumlu tutulamaz.

    24- ceza kanununu bilmemek mazeret sayılmaz: herkesin, usule uygun olarak yürürlüğe giren ceza kanunlarını bildiği kabul edilir. hiç kimse; cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp, resmi gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe giren ceza kanununu bilmediğini iddia edemez.

    25- şüpheden sanık yararlanır: ceza yargılamasında “itham sistemi” kabul edilmiştir. suç işlediği iddiası ile yargılana kişi hakkında mahkumiyet kararının verilebilmesi için, iddiaya konu suçu işlediğinin şüpheyi tümü ile yenecek şekilde yüzde yüz ispatlanması gerekir. suça konu eylemi sanığın işlediği sabit olmadığı takdirde, ya suçu işlemediği veya işlediği hususunda şüphe yenilemediği gerekçesiyle beraat kararı verilmelidir.

    26- mülkiyet hakkı: anayasa m.35 ve insan hakları avrupa sözleşmesi’nin 1. ek protokolü’nün 1. maddesi ile güvence altına alınan mülkiyet ve miras haklarına göre; herkesin mülkiyet hakkına saygı gösterilmesini isteme hakkının olduğu, kamu yararı ile ilgili yasal dayanaklı zorunlu sebepler bulunmadıkça, kimsenin mülkiyet ve miras haklarının kısıtlanamayacağı tartışmasızdır. mülkiyet hakkı, beraberinde miras ve zilyetlik (kullanma) haklarını da kapsar. mülkiyet hakkı; kişinin eşya mülkiyetine sahip olma ve mal sahipliği, malı kullanma ve miras yoluyla mal edinme haklarını güvence altına almıştır.

    27- ifade hürriyeti: herkes; düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahiptir. ifade hürriyeti; basın, bilim ve sanat hürriyetlerini de kapsar. demokratik hukuk toplumlarının vazgeçilmez unsuru olan ifade hürriyeti; her türlü baskıya ve zorlamaya karşı korunmalı, bireyin kendi başına veya toplu olarak ifade hürriyetini kullanma yolları açık tutulmalıdır. mali veya idari takip yöntemleri, soruşturmalar ve kovuşturmalar yoluyla bireyler baskı altına alınmamalı, düşüncelerini açıklamaktan ve yaymaktan alıkoyulmamalıdır. ceza davası öncesinde başlayan bir soruşturma, bu sırada uygulanan yakalama, gözaltına alma, arama, elkoyma, adli kontrol veya tutuklama tedbirlerinin tatbiki de, kişinin ifade ve basın hürriyetini kullanmasını kısıtlayıp baskı altına alabilir. ifade hürriyetinin haksız şekilde baskı altına alınıp kısıtlanmasına yol açan bu yönteme, “chilling effect”, “soğutucu/caydırıcı etki” denilmektedir.

    edit: imla
  • sözlükte yoktur; çünkü evrensel hukuk ilkeleri şunlardan oluşur diye bir düzenleme mevcut değildir.

    kaldı ki, hiçbir hukukçu da evet arkadaşlar evrensel hukuk ilkelerini açıklıyorum deme cüretinde bulunmamıştır.

    ayrıca söz konusu zat tarafından, istisnai hallerde korunan, subjektif iyiniyetin de evrensel bir ilke olarak lanse edilmiş olması büyük bir hatadır. iyiniyet ancak kanunda belirlenmiş olan hallerde korunur.

    böylesine hassas bir konuda eline kalemi alıp, son derece popülist bir tavırla, sınırlayıcı bir liste yapıyor olmak -temelinde "iyiniyet" yatan bir faaliyet olsa da- maalesef yanlıştır.
  • "insan hakları evrensel beyannamesi" var, ancak evrensel insan haklarından söz edemiyoruz.

    dünya'da islam hukuku, sosyalist hukuk, roma hukuku ve anglosakson hukuku gibi temel dört sistem uygulanıyor.

    ilk olarak; islam hukuku ve sosyalist hukuk diğer iki sistemden sert bir şekilde ayrılıyor.

    ikinci olarak ise yazılı hukuk kurallarının olmadığı durumlarda -bazen olsa da-hakim yazılı olmayan hukuk kaynaklarından, yani örf ve adetlerden de yararlanır. örf ve adet hukuku denildiği zaman ise, hukukun evrenselliği değil, "yöreselliği" söz konusudur..

    bu sebeple tam manasıyla bir evrensellikten söz edilebilmesi mümkün değildir.

    ayrıca bm insan hakları evrensel beyannamesi'de hukuka ilişkin bu temel evrensel haklardan da bahsedilmektedir. referans olarak bu bildirge alınmaktadır.

    bu arada prof.dr ersan şen'den alıntı yapmışsın. ancak 2.bentte "kuvvetler ayrılığı"nı da evrensel bir hukuk kuralı gibi addetmişsin. kuvvetler ayrılığı devletlerin yönetim biçimi, sistemidir. dünya'da "kuvvetler birliği" sistemini benimseyen veyahut meclis hükümeti, krallık, başkanlık veya yarı başkanlıkla yönetilen ülkelerde de yargı bağımsızlığı uygulanmaktadır..
  • hakların kullanılışı esnasında dürüstlük kurallarına uyulması ve kötüye kullanılmaması esas kabul edilmektedir. hakkın kullanılışı, hakların türüne göre değişmekle birlikte, hepsi için geçerli olduğu kabul edilen kural, dürüstlük kuralıdır. bir olayda, dürüst ve makul bir insanın sergilemesi gereken davranışı sergileyen insan dürüstlük kuralına uygun davranmış sayılır. dürüstlük kuralının sınırını çizdiği makul insan davranışı ise toplum içerisinde geçerli ahlaka, güvene ve dürüstlüğe dayalı olarak gerçekleştirdikleri davranışları sonunda meydana gelmiş ve herkesçe belirlenen, bilinen kuralların bütünüdür. bu davranış kuralları ahlaki ölçütlere, örf ve adetlere ve toplumda hakları sağlayan ilişkilerin gayesine göre tespit edilebilir.

    ancak her toplumdaki örf ve adet kuralları değişiklik göstermekle birlikte insanlığın ortak değerleri ile uyuşmayabilir.

    devletlerin yönetimleri ve ülkelerinde yürürlükte olan yasalar hakkaniyet ve adalet çerçevesinde yetersiz kalabilir.

    bu noktada "evrensel hukuk kaideleri" kavramı ortaya çıkmıştır:

    işte evrensel hukuk ilkeleri; " insanların yüzyıllar boyu adalet bilincine ulaşmak adına ortaya çıkardığı ilke ve değerlerin bütünü olup tüm insanlık için ortak adalet kavramının kabulüdür. "

    günümüzde kendisini demokratik, hukuk devleti olarak tanımlayan tüm ülkelerin uyması gereken ilkelerdir;

    eşitlik, laiklik, dürüstlük ve iyiniyet, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı, hukuk güvenliği, hak arama hürriyeti, masumiyet karinesi, şüpheden sanığın yararlanması, adil, dürüst ve makul sürede yargılanma, suçta ve cezada kanunilik, sorumluluğun şahsiliği, yargı bağımsızlığı, hakim tarafsızlığı, yargı birliği ve tabii (doğal) mahkeme ve hakim güvencesi, ifade hürriyeti, müktesep (kazanılmış) hak, sözleşme özgürlüğü mülkiyet hakkı gibi sayılabilir... (yukarıda ayrıntısı verildiği için sadece sayılmakla yetinilmiştir bkz: #74706510).

    bu ilkeler tüm insanlık , bütün milletler ve devletler için geçerli olup eğilip bükülemezler, adı üstünde evrenseldirler...
hesabın var mı? giriş yap