• devletin iki kişinin sevişmesi için yazılı olarak bir memur aracılığıyla onay vermesi, tanınmayan tüm sülale üyelerinin davul zurna eşliğinde halay çekmesi için düzenlenen tek gecelik bir yemekli partiye harcanan ciddi miktarda paralar, altın gibi değerli madenlerin kadınların kıyafetlerinin üzerlerine iğnelenmesi, başkası sevgiline hallenmesin diye uydurulmuş bir obje olan yüzük, ayakkabının altına isim yazılması ve buna benzer yüzlerce batıl inanç ürünü davranış; tüm bunlar göz önüne alındığında evlilik resmen ilkel bir gelenektir. evlilik, iki insanın medeni bir biçimde beraber olmasının önüne geçmek için uydurulmuş, aileleri ilişkiye dahil etmek için üretilmiş, gerçek bir ilişkiyi körelten ve anlamsızlaştıran, özellikle tüm kız çocuklarına doğdukları andan itibaren empoze edilen bir kurumdur.

    yalnızca ülkemizde değil, tüm dünya için geçerli bir durum bu, evliliğin ilkel bir gelenek olması. makyaj yapmak gibi. o da maymunların kendini boyamasından farksız, ama tüm dünyada hala kabul görüyor. insanlığın ne kadar ilerlediğini buralardan anlayabilirsiniz.

    hele ki sokak düğünü gibi bir şey yapılıyorsa, ilk çağlara geri döndüğümüzün göstergesidir.
  • evlilik kurumu, eski toplumların, üremek, mülk haklarının verilmesini sağlamak ve kan bağlarını (soy-sop) korumak için güvenli bir ortam sağlama ihtiyacından kaynaklanmıştır. eski ibranice yasa, bir erkeğin ölen bir erkek kardeşinin karısı ile evlenebilmesini (sorarat) gerektiriyordu.

    fakat bu erken dönemlerde bile evlilik, sosyal ve ekonomik istikrar olduğu için sevgi ve arzuyla ilgili idi. antik roma'ya kadar uzanan bir nişan yüzüğünün, sonsuzluğu ve sonsuz birliği temsil ettiği düşünülür. bir zamanlar, bir aşk damarının veya sinirin, sol elin kalbine doğru "halka" parmağından doğrudan geçtiğine inanılıyordu.

    diğer birçok modern evlilik gelenekleri bu eski çağlarda kökenleri var. yeni evliler, bazı ay evreleri arasında (ilk dördün-dolunay gibi) baldan yapılmış bir bebeğin doğurganlığa yardım ettiği söylenir ve “balayı” kelimesinin kökenini ortaya çıkaran bu gelenektir.

    evliliğin tanımı kültürden kültüre büyük ölçüde zıttır. bazı kültürler, kurumları endogami olarak gördüler (erkekler kendi sosyal gruplarında, ailelerinde, klanlarında veya kabile- lerinde evlenmeliler), egzogami (coğrafi bölge veya sosyal grup dışında evlenerek) veya çokkarılı (polijini) (erkeklerin birden fazla eşe sahip olmalarına izin veriyor) .

    çok eşlilik, roma imparatorluğu'nun sonuna doğru, tek eşli yaşam boyu antlaşmanın dışında zina, livata ve diğer ilişkilere karşı yasalarla yasaklandı. modern evliliğin tohumları burada ekildi ve modern batı dünyasına yayıldılar.

    islam dini evliliğe çok önem verir. hayatın bir eş ile paylaşılmasını ve çocuk sahibi olmayı öğütler. tek gecelik ve gönül eğlendirme ilişkilerini şiddetle kınar ve reddeder. temiz erkeğin (bakir), temiz kızlarla (bakire) evlendirilmesini tavsiye eder. çünkü islam dinine göre özellikle evlilik kurumunda temiz insan temiz insana yakıştırılır.
  • gizlice evlendim, sessizce evlendim, düğün yapmadım, geleneklerden kaçarak evlendik vs başlıklarını okuyunca gülüyorum. evlenmek zaten en ilkel geleneğin ta kendisi.. madem o kadar gelenek karşıtısınız, evlenmeden yaşayın bir ömür..
  • bazı ilkel kabilelerde evlilik olmadığı için bir anlamda yanlış olabilecek tespit. böyle bir ilkel kabile olduğundan eminim ama adından emin değilim ama sanırım:

    (bkz: mosuolar)

    asıl ilkellik hayvanlar gibi çiftleşmektir ki onların amacı üreyip, çoğalmak. doğa kanunları dışında kanun, düzen, kural üretmek/üretebilmek insan işi.

    uzun lafın kısası evlenmek toplumsal düzeni sağlayan çağdaş bir gelenektir. evlenmemek ilkelliktir. hadi bakalım.

    ha düğün olayı ilkel olabilr kısmen. neden kısmen? oğlum çünkü köy yerinde davullu zurnalı, testi kırmalı düğüne tamam ama şehirde tamamen insan soymaya yönelik bir dizi adetin uydurulduğu düğünlere sonuna kadar karşıyım. ha yapana diyeceğim bir şey yok. elbetteki saygım sonsuz, kendi açımdan düğün salonu olayı resmen delilik.

    nikah solununda sade bir törenle evlenenleri takdir ediyorum. hatta düğüne yapacağı masrafla yurtdışında balayı yapanlar ve daha üst modeli fakir fukaraya yardım edenlerin önünde saygıyla eğiliyorum.
  • bir 'sevişmenin ilkel dürtü olması' değildir.
  • ailece salonun ortasında ateş yakıp, etrafında dans ediyoruz. kurtulamadık ilkellikten.
  • gayet normal bir eylemdir. sözde modernlik yaparak insani değerleri ayaklar altına almanın normal karşılandığı çağdayız ama yemin ediyorum biz bu düzeni savunacağız.
  • aslında ilkellik değildir. medeniyetin başlangıç aşamasına denk gelir.

    şurada anlatmıştım.
  • ota boka ilkel diyerek, son 30 yılda binlerce yıllık geleneklere saldırdınız ilkel yaratıklar!
  • sen öyle düşünüyor olabilirsin ama bence saçmalıyorsun
hesabın var mı? giriş yap