• zeit der wünsche ve knallhart gibi filmlerle dikkat çeken,almanya'nın son dönemdeki en iyi genç oyuncularından biri.yakışıklı yüzüne artı olarak bakışlarını ve mimiklerini çok iyi kullanıyor.yumuşak ve etkili ses tonunu da göz önüne alırsak,doğru bir açılım yaptığı takdirde dünya çapında bir yıldız olabileceğini düşündürüyor.
  • mart ta başlayacak olan ölüm çiçekleri adlı dizide başrol oynayacak olan oyuncu.
  • (bkz: güldünya)
  • erhan emre, fakîre göre doğuştan bahtsız bir sinema oyuncusudur.

    4 eylül 1978 günü berlin'de dünyaya geldiği bilinen erhan emre, berlin'in kreuzberg mûhitinde erzurumlu bir kürt ailesinin 8 evladından biri olarak büyümüş. ikinci nesil bir göçmen çocuğu olarak, büyük bir yol katettiği âşikâr olan erhan emre'nin bahtı, ne var ki, almanya'da dünyaya gelmesi sebebiyle bundan ileri de gidemeyecektir.

    bir oyuncu olarak müthiş yetenekli olduğunu söyleyemeyiz emre'nin. "fenâ değil" sınıfında, kusursuz almancası ile alman televizyon ve sinemasının "türk" ihtiyacını gidermekten öteye gidemeyecektir almanya'daki kariyeri. oynadığı bütün fülmlerde potansiyel suçlu, düzenbâz, katakullî erbâbı, kara kaşlı, kara gözlü "der türke"yi canlandırması bir tesâdüf değildir. kendisinden ve kendisi gibi almanya'da doğup, büyümüş, alman vatandaşı olmuş, türk asıllı almanlar'ın hepsinden de sadece bu beklenmektedir. görünüş itibârıyla "hiç türk'e benzemiyorsun ama?" sınıfına giren yetenekler müstesnâ...

    "alman sinemasi"nı da fazla suçlamamak gerekiyor kanımca; zirâ alman sineması fransızların yeni dalgası ya da italyanlar'ın yeni gerçekçiliği kıvamında bir açılım yaşamadı. bu anlamda alman filmlerinde "sokaktaki adam"a fazla ilgi gösterilmediğini söyleyebiliriz. alman filmlerinde belli başlı "çerçeve" roller belirlenebilir: izninizle birkaçını belirleyip, müsâdenizle sırayla zikredeyim;
    1) doktor, avukat, profesör, müzisyen, edebiyatci ve saîr "okumus", egitimli "hochdeutschen" sınıfı
    2) toplumun genel görgü, bilgi, edeb ve erkânına ayak uyduramamış, ârızalı, sorunlu, belki biraz hastalıklı "deklassiert", "asozial" sınıf
    3) ikinci dünya savaşının mazlûm ve zalîmleri
    4) ve son 20, hadi bilemedim 30 yılda zuhûr eden, almanya'ya uyum sağlayamamış, uyum sağlayanları "doğuştan gelen" dürtülerine karşı koyamayan, esmer, kara kaşlı, kara gözlü, fırsatçı, düzenbâz, suça eğilimli göçmenler! ki ne hikmetse şaşmaz bir çoğunlukla "türken" bu kategoriye girer.

    hâl böyle olunca, alman sinema ve televizyon filmlerinde ele alınan "kişi"lere erhan emre ve özdeşlerinin hayat verebilmesi, dış görünüşleri itibârıyla pek de uygun düşmüyor. burada sorun alman sinema camiâsının önyargılı ve inatçı tutumu değil, alman kültürüne hâkim olan genel zanlar, bir alman'ın doğumundan ölümüne kadar içinde yüzdüğü sorunlu ve eksik dünya algısı okyanusu, esas suçludur. bir toplumun "algı" ve "sezi"lerini değiştirmesi ise üç vakte kadar mümkün olmamıştır, insanlık tarihinde şimdiye kadar geride bıraktığımız dönemde.

    erhan emre de bir dönem şansını türkiye'de de denedi, büyük ihtimalle "racon"u bilmediği ve "mevzuyu akozlayamadığı" için türkiye'nin dizi çarkları, kendisini de kısa bir sürede öğüterek, tüketti.

    almanlar'ın önyargı ve tutum ve kabûllerinde ne kadar inâtçı, ne kadar tutucu ve ne kadar taraflı oldukları benim değil, tarih ve edebiyat ürünlerinin ortaya koyduğu bir olgu, “eine tatsache” olduğuna göre, erhan emre'nin meslek hayatında "dünya çapında bir yıldız" olabilme ihtimâli, bir bedevînin çölde kutup ayısına rastlama olasılığına eşit bir ihtimâl dâhiline denk düşer.

    somut bir örnek ile bu savımı desteklemeye çalışırsam, fatih akın ve "gegen die wand/ duvara karşı" "dünya çapında" başarı elde etmesine rağmen, bu güzel filmin iki başrol oyuncusu sibel kekilli ile birol ünel'in sözkonusu bağlamda kaydettikleri "ilerleme" neredeyse sıfırdır.

    yukarıda beyân edilen görüş ve fikirler sadece yazarını bağlamakta, okuyanları ve yayınlayanları "enterese" etmemektedir.
hesabın var mı? giriş yap