• rolf schubel'in yonettigi, lale yavas, erhan emre, hilmi sozer, tim seyfi, katja studt'un baslica rolleri paylastigi, yapimciligini kadir sozen'in ustlendigi 2005 yapimi film.
  • adı ''dilekler zamanı'' anlamına gelen ve almanya'ya göç eden türk işçileri konusunu en güzel anlatan filmlerden biri. film dilek ağacı ve dikenli yatak adında, 90'ar dakikalık iki bölümden oluşur ve 60'lardan 80'lere uzanan bir süreç içinde öykü izleyiciye sunulur. olaylar, filmin ana karakteri olan melike (bkz: lale yavaş)'nin dilinden anlatılır. yaşananların erkeklerin gözüyle anlatıldığı ilk bölüm; melike, aşık olduğu mustafa (bkz: erhan emre) ve mustafa'nın en yakın arkadaşı olan kadir (bkz: tim seyfi)'in ürgüp 'ün iltaş köyünde geçen çocuklukları ile başlar. 60'larda başlayan almanya'ya göç dalgası iltaş'ı da etkiler ve mustafa ile kadir asker dönüşü almanya'ya işçi olarak giderler. bir maden ocağında çalışmaya başlayan mustafa'yı bambaşka bir yol beklemektedir. ilk günleri çok zor geçen kadir de sonunda kendini kurtarmayı başarır. melike'nin tek isteği ise mustafa'nın köye dönmesi ve kendisiyle evlenmesidir.

    filmin ikinci bölümü kadınları eksen alır ve melike'nin almanya'ya gitmek üzere köyden ayrılmasıyla açılır. görüntü yönetimi ve müzikleri mükemmel olan filmin başlıca iki metaforu olan dilek ağacı ve salıncak da can alıcı bir biçimde kullanılmıştır. detaylarını anlatarak tadını kaçırmak istemediğim bu mütevazı başyapıtı tüm sözlük yazarlarına tavsiye ediyor ve en kısa zamanda bu başlığın entrylerle dolmasını diliyorum.
  • salincaktan atlayip atlayamamanin hikayesi. calikusu'nu animsatiyor bana bu salincak temasi.
    muzikleri, cekimleri, oyunculari hep cok basarili, kurgusu nefis. insani aglatir bu film.
    ne az kisi izlemis, sahiden.

    http://www.imdb.com/title/tt0446513/
  • birazcık olsun sıkılmadan iki bölümü birden izledim. su gibi akıyor film, hiç bir detayı göze batmıyor. oyunculuklar yerli yerinde. müzikler harika.

    --- spoiler ---

    hele mustafa için almanya'dan davetiye getirtecek olan adamın bürosuna girdiklerinde, radyo'dan çalan türkü süperdi. acep bilen, eden var mıdır sözlükte, bi buldurun be ya.

    --- spoiler ---

    filme geri dönersek, kesinlikle gurbet filmleri arasında ilk sıraya oynar. hikayesi gayet makul, dokunaklı. keşke bu konuyu irdeleyen daha çok film çekilse.

    --- spoiler ---

    maden'de çalışmak üzere yerin bilmem kaç metre dibine inen mustafa'yı görünce, yine adı mustafa olan ve yine ekmek derdiyle 40 yıl evvel almanya'ya giden büyükbabamı hatırladım. ne zorluklar, ne hasretlikler çekmiştir o da deyip hüzünlendim. ciğerini tüketti bu alamanya canım büyükbabamın, tam keyif sürüp, emekliliğin sefasını sürecekken hakk'a yürüdü. bunlar geldi aklıma, burnumun direği sızladı, gözümden yaş süzüldü.

    --- spoiler ---

    neyse efendim uzatmayalım, kesinlikle izlenmesi gereken bir film. hatta alman arkadaşlarla tekrar izlemeyi planlıyorum ben. maalesef tv için çekilmiş bir film olduğundan türkiye'de sinemalarda yer almadı bildiğim kadarıyla. sadece almanya ve finlandiya'da oynamış.

    keşfedilmeyi bekleyen hazine gibi.
  • rolf schubel'in taşrayı anlattığı kısmını saymazsak eğer baya iyi kıvırdığı film. özellikle filmin almanya bölümü kusursuz. bu sayede almanya'da yaşayan türk asıllı oyuncuları da tanıma fırsatı bulduk. ** alamancılık meselesi adına son yıllarda yapılmış en güzel film bence, bir yerlerde bulursanız kesin izleyin derim. bendeki dvd kopyasında dil seçeneği ya türkçe yada almancaydı, ben almanca orjinalinden türkçe altyazili izlemeyi tercih ettim ama köydeki çocukların almanca konuşmaları bir garip geldi bana *
  • türkçe adı dilekler zamanı olan 2005 yapımı 188 dakika olan filmin senaryosu tevfik başer tarafından yazılmıştır.
    konusu; film, 1960lı yıllarda almanya, türk işçi kotasını arttırınca, anadolunun bağrından koparak zengin olma hayalleriyle bu ülkeye giden, yürekleri umut dolu türk köylülerinin yaşadıklarını aktaran çarpıcı bir çalışma. melike ve mustafa, doğu anadoluda ücra bir köyde doğup büyür ve birbirlerine aşık olurlar. melikenin hayattan tek bir isteği vardır; o da bir gün mustafasıyla telli duvaklı bir düğün yapmaktır. ne var ki, yıl 1969dur ve almanya, türkiyeden gelecek vasıfsız ve ucuz işçilere kapısını açmıştır. akın akın insan almanyaya çalışmaya gider. ilk gidenler doğal olarak erkekler olur. karıları, ana babaları onlardan yıllar boyunca haber alamazlar. işte melikenin mustafası da, arkadaşı kadir ile birlikte bu furyaya katılır ve çalışıp para biriktirmek için almanyaya gider. aradan iki yıl geçer, mustafanın yolunu gözleyen melike aşkından eriyip bitmiştir. mustafadan ses seda çıkmayınca, babasının baskısına karşı koyamaz ve kendinden oldukça yaşlı bir adam olan yaşarla evlenir. film, ilerleyen bölümlerinde, melikenin mutsuzluğunu, onun da işçi olarak almanyaya gidişini, bir fabrikada çalışmaya başlamasını anlatır. sonunda melike ve artık bir sanatçı olan mustafa karşılaşırlar aralarında aslında hiç küllenmemiş olan aşk alevlenir. yıllar sonra, nihayet mutluluğu yakaladıklarını düşünürlerken bir gün kapıları çalınır. kapının diğer yanındaki adam, karısını aramaya gelen yaşardan başkası değildir. galası köln film evinde yapılan ve hem başrol oyuncuları erhan emre ve lale yavaşa, hem de öykünün yazarı tevfik başere ve yönetmen rolf schübele almanyanın prestijli sinema ödülü grimmepreisi kazandıran ‘dilekler zamanı iki bölüm halinde çekildi.
  • bu gece trt 1 de rastlayıp izlediğim, izlerken gözyaşlarımı tutamadığım, yarama tuz basmış yürek yakan mükemmel bir film. daha önce izlememek gibi bir hayvanlığı yaptığım için kendime saydırıyorum bir saattir. insanın asıl içini burkan beş para etmez içi boş filmlerin piyasa yapmasıyla milyonlarca kişi tarafından izlenip, böyle şahane yapımların adının bile duyulmaması. filmle ilgili açıklama yapmayacağım zaten yeterli bilgi verilmiş. asıl değinmek istediğim oyunculuklar ve müzikler. bütün karakterler cuk diye oturmuş ve hiç birisi sırıtmıyor. müzikler de o duygusallığı sonuna kadar aktarıyor ve hiç abartı yok.

    biteli bir saat olacak hala kendime gelemedim. buarada hayatım boyunca melike gibi bir güzelim kadını beklediğimi farkettim de içim cız etti. ah neredesin melike. vuruldum kadına resmen. duruşu, konuşması, sabrı, acıları sırtına alması, isteklerine hep gem vurması yüreğimi deldi geçti yahu. umarım beklediği değeri bulur diyeceğim de dilim varmıyor söylemeye beş sene olmuş yeni haberimiz oluyor böyle bir filmden.
  • 15 ocak aksami, trt'de yayinlanan, ilk kusak "alamanci"lara dair uzuuunca bir film.
    gece 2yi 10 gece bitmesine ragmen, birakip da yatamadik ailecek.
    bana "sacma" gelen cogu yeri, annemler tarafindan onaylandi, kendi cevrelerinde yasananlarla desteklenerek...
    guzel bir hikayeyi, biraz fazla uzun tutulmakla birlikte guzel bir yonetmenlikle birlestirdigini dusunuyorum...

    bana nihat behram'in "gurbet"ini hatirlatti yer yer...
  • alamancılık mevzusunun psikolojik-sosyolojik açıdan en ince detayına kadar incelendiği, muhteşem bir film diyebilirim kendisi için.
    iki bölüm halinde film ve 3 saat kadar sürüyor. ama gerçekten çok akıcı. çevremde çok fazla alamancı olduğu için, hep muhabbetlerini duyardım, işte dişlerimize kadar kontrol ettiler falan filan diye. ve hep över dururlardı, emeklerinin karşılığını sonuna kadar veriyorlar diye. zaten filmde çevremdeki alamancıların anlattıklarını yalan çıkartan, ya da anlattıklarından daha az ve eksik bir husus görmedim. bu da bu filmin ne kadar ciddiye alınarak yazıldığını, konsept anlamında da ne kadar doyurucu olduğunu gösteriyor.

    yalnız benim anlayamadığım, ilk gidişler 1961 yılında olmuş idi. ancak sahnenin birinde iyi hatırlıyorum, esas oğlan ve esas oğlanın en yakın arkadaşı bir odaya giriyor evrak işleri daha hızlı hallolsun diye ve odada adnan menderes'in resmi var. 27 mayıstan sonra o resmi duvarına asıp da devlet kanallı işler yürütebilecek olmak pek inandırıcı değil. belki de 1961'den öncesine dair bir şeylerdir. hoş filmde öyle pek tarih vurgusu yapılmıyor özellikle ilk bölümünde, zaman kavramını kendin çözecek şekilde ucu açık.
  • 1960'lı yıllarda anadolu'nun bağrından kopup almanya'ya maden ocağında çalışmaya giden insanların hikayesinin anlatıldığı filmdir. aynı zamanda köydeki iki gencin aşk hikayesi de anlatılmaktadır. film müziği hiç bir zaman aklımdan çıkmıyor. izlemeyenlerin muhakkak izlemesi gereken bir film.
hesabın var mı? giriş yap