• aragon un meşhur elsa*'sı için yazdığı şiirlerden biri.

    c'était au beau milieu de notre tragédie
    et pendant un long jour assise à son miroir
    elle peignait ses cheveux d'or je croyais voir
    ses patientes mains calmer un incendie
    c'était au beau milieu de notre tragédie
    et pendant un long jour assise à son miroir
    elle peignait ses cheveux d'or et j'aurais dit
    c'était au beau milieu de notre tragédie
    qu'elle jouait un air de harpe sans y croire
    pendant tout ce long jour assise à son miroir
    elle peignait ses cheveux d'or et j'aurais dit
    qu'elle martyrisait à plaisir sa mémoire
    pendant tout ce long jour assise à son miroir
    a ranimer les fleurs sans fin de l'incendie
    sans dire ce qu'une autre à sa place aurait dit
    elle martyrisait à plaisir sa mémoire
    c'était au beau milieu de notre tragédie
    le monde ressemblait à ce miroir maudit
    le peigne partageait les feux de cette moire
    et ces feux éclairaient des coins de ma mémoire
    c'était au beau milieu de notre tragédie
    comme dans la semaine est assis le jeudi
    et pendant un long jour assise à sa mémoire
    elle voyait au loin mourir dans son miroir
    un à un les acteurs de notre tragédie
    et qui sont les meilleurs de ce monde maudit
    et vous savez leurs noms sans que je les aie dits
    et ce que signifient les flammes des longs soirs
    et ses cheveux dorés quand elle vient s'asseoir
    et peigner sans rien dire un reflet d'incendie
  • trajedimizin güzel tarafındaydı
    ve uzun bir gün boyunca aynasının karşısına oturup
    altın sarısı saçlarını tarıyor ve
    sabırlı ellerini bir yangını söndürürken
    gördüğümü sanıyordum.

    trajedimizin güzel tarafındaydı
    ve uzun bir gün boyunca aynasının karşısına oturup
    altın sarısı saçlarını tarar ve
    inanmadan bir arp havası çaldığının
    trajedimizin güzel tarafında olduğunu
    söyleyeceğim geliyordu.
    bu uzun gün boyunca aynasının karşısında oturup
    altın sarısı saçlarını tarıyordu.
    ve hafızasını zevke şehit verdiğini söyleyeceğim gelirdi.

    yangının sonsuz çiçeklerine yeniden yaşam vermek için
    bütün bu uzun gün boyunca aynası karşısında otururken
    onun yerinde bir başkasının söyleyebileceğini söylemeden
    hafızasını zevke şehit veriyordu.

    trajedimizin güzel tarafındaydı
    dünya bu lanetli aynaya benziyordu
    tarak bu tezgahın alevlerini paylaşıyor
    ve ateşler hafızamın köşelerini aydınlatıyordu.

    trajedimizin güzel tarafındaydı
    haftanın ortasına perşembenin oturması gibi
    ve hafızasına oturan tüm bir uzun gün boyunca
    aynasının derinliklerinde öldüğünü görüyordu
    trajedimizin, adını size söylemeden bileceğiniz
    uzun gecelerin alevlerini imleyen
    en iyi aktörleri ve aynadakilerin en iyileri
    ve kalktığındaki altın sarısı saçları
    ve hiçbirşey söylemeden
    yangın sarısı bir röfleyi taraması.
  • önce kendisini keis el –amirite sanır nac ülkesinde aşktan ölen ve
    kuşkusuz gemiciler timur’un oğullarının saltanat sürdüğü herat’lı
    camî’nin şiirlerini taşırken gönüllerine habersizlerdi akdeniz’in ötesinde
    bir bitkinin deli ettiğine.....
    leyla ve mecnun’un aşklarının sürekli dillendiğine...
    işte bir okuyucu leyla’nın aşkı kimliğinde onun gibi herkes çağırıyordu
    mecnun diye yani deli değiştiriyordu yalnızca leyla’nın adını kendi
    sevgilisiyle.
    o bir imansız tanımıyordu kabe’nin siyah taşını isyan ederek çeviriyordu
    inancını bir kadına islam’a yabancı.
    ama bu karısıydı, herhangi bir kadın değil
    bu elsa’nın şarkısı, geleneksel varisin inkarıydı,
    gasp etmek gibiydi islam’ı

    ''dün yazdığım bir cümleyi, yeniden okuyorum, el yordamıyla aradığım
    açıklama usuma geliverdi: geleceği anlamak, oldukça basit bir zihin
    işlemiydi, o kadar basit ki, şimdiki andan hareketle, geleceğe gidebiliyordunuz.'' (s. 378; çev. ayla gökmen)
  • zaman bu üç boyutlu ayna
    kırılmış kanatlarıyla
    geçmiş ve geleceğin silindiği
    orada şimdiyi (elsa) görüyorum beni öldüren
    bu dünyanın süresini değerlendirirsek onun sınırlandığı görülür şimdiki
    zaman ki yalnızca bir noktadır iki sonsuz zamanı ayıran. geçmiş ve
    gelecek hiç olmadıkları kadar o noktada yok olmuşlar. (ibn-i hazmandalousî). (a.g.y., la grotte, (mağara), s. 190; çev. ayla gökmen)
hesabın var mı? giriş yap