• hz muhammed'in amcası. onu en zor günlerinde himaye etmiş, kureyşin önde gelenlerine karşı korumuş aralarında her zaman anlaşma ve uzlaşma zemini aramıştır. dördündü halife hz ali'nin de babasıdır. vefatı ile müslümanları üzmüş öldüğü seneye hüzün yılı denmiştir. hz muhammed'in kendisini müslüman yapmaya çalıştığı kaynaklarda belirtilir. fakat kendisinin müslüman olup olmadığı bilinememektedir.
  • müslüman olmadan ölmüştür. peygamber buna çok üzülüp mezarı başında ağlamış ve ardından "ölülere ağlamayın" temalı bir ayet gönderilmiştir. azar ayetleri olarak adlandırılan ayetlerdendir.
  • hz. peygamber'in * öz amcası.

    hz. ali halife iken hutbede gülüverir. o kadar ki anlatan kişinin rivayetine göre hz. ali'nin arka dişleri gözükür. "ya emir'el-mü'minin * neden güldünüz?" derler; hz. ali cevap verir:

    "bir gün hz. peygamber ile namaz kılıyorduk. o zaman ben çocuktum. babam ebu talib geldi. bizi izledi izledi. ve dedi ki 'yeğenim*! yaptığınıza asla karşı değilim. ama şunu bil ki ebu talib kıçını havaya asla kaldırmayacaktır.' " *
  • hz. peygamberin üzerindeki himayesi noksansızdır..
    müslüman olmadan ölmesine bazı islam alimleri şerh koymuştur. ebu talib'in son saniyede ağzını kıpırdatması kelime i şahadet getirdiğine yorulur. bir türlü müslüman olmamasına gerekçe olarak "ölümden korktu da öyle müslüman oldu" denmesine mani olma arzusu gösterilir. oysa aynı ebu talib, hz. muhammed'i o kadar sevmektedir ki, "sırf seni sevindirmek için bile olsa müslüman olmak isterdim" diyebilmiştir..
    "bir yönüyle, ölüme giderken bile başkalarına koz vermemek adına, asil düşünme hamlesi; diğer yönüyle ise, büyük bir davayı "sırf sevindirmek için" saikiyle ele alan ferdiyetçi yaklaşım.."*
    müslüman ya da değil, bir ihtimal ikizler burcu:
    mekanı cennet olsun..
  • the life of muhammad serisinde müslüman olup olmadığı konusunda açıkça "hz. muhammed'in tüm çabalarına rağmen ebu talib hiçbir zaman müslüman olmadı ve özgür iradesiyle kabul etmediği sürece hz .muhammedin yapabileceği fazla bir şey yoktu" deniyor.
  • hikayesi aklıma geldikçe hüzünlendiren adamdır.

    kendisine dair söylenecek o kadar çok şey vardır ki aslında... ve alınacak o kadar çok ders vardır ki kendisinden... hangi birinden başlayayım bilmiyorum. aklımın şu anki hali gibi karışık gitmek en iyisi...

    - ebu talib, peygamber'i (sav) "sebepler planında" en çok koruyan kişiydi. vefat edene kadar, elinden geldiğince babası abdülmuttalib'den kalma nüfuzu kullandı. bu sayede fakir olmasına rağmen mekkeliler arasındaki saygınlığını hiç yitirmedi. bu da, peygamber'i himaye etme noktasında oldukça işe yaradı. nitekim, ebu talib'in vefatının ardından mekke müşrikleri, peygamber üzerindeki baskılarını o kadar arttırmıştı ki, hz. muhammed, "amcacığım, yokluğun ne de çabuk belli oldu," demiştir.

    - ebu talib'in imanı mevzuu, çok tartışılmış bir husustur. ehl-i sünnet alimlerinin çoğunluğu ebu talib'in "makbul" bir imana sahip olmadığı hususunu dile getirse de, asla sert ifadeler kullanmazlar. hatta içlerinden bazıları, "kış ortasında baharı yaratan allah, elbette ebu talib için cehennem içerisinde bir nevi cennet yaratabilir," demişlerdir. ebu talib'e yönelik bu "özel muamele" elbette, peygamber için hayatı boyunca yaptığı iyiliklerin hatırınadır. bu durum da, iman mevzuunu önemli bir noktaya taşır.

    - peygamber'in, iman mevzuunun farkında olmaması mümkün müdür? bu sebepledir ki, ebu talib'in son anlarında sürekli olarak kendisine, "amcacığım bir kere la ilahe illallah de, ötede sana şefaat edeyim," demiştir. hatta "demiştir" ifadesi herhalde eksik alır. adeta kendini parçalamıştır (bu ifade ağır kaçtıysa allah affetsin) bu mevzuda.

    - konumuza dair en yürek yakan hikaye hz. ebu bekir'e aittir: bir gün yaşlı babası, hz. ebu kuhafe, müslüman olunca, hz. ebu bekir ağlamaya başlar ve efendimiz'e şu cümleyi söyler: "ya resulullah, keşke benim babam yerine, senin amcan müslüman olsaydı."

    ebu talib'e rabbimizin nasıl muamelede bulunduğunu/bulunacağını bilemiyoruz. umalım ki, akıbeti iyi olsun.

    not: bu sefer çok karışık oldu bu yazı. bu mevuda dengeyi yakalamak zor...
  • yaşadığı dönem itibariyle, şiir ve hatiplik yeteneğiyle, islamiyetin doğuşunda katkısı gözardı edilemeyecek kadar büyük ve önemli olan, yaşamı itibariyle asaletin timsali büyük insan.

    islamiyetin doğum zamanında yazdığı," kaside-i şi'biyye " adlı eseri, o döneme ışık tutan, dönemin yaşam tarzına ait, özel ve sosyal olguları ele alan, önemli bir eserdir. arap edebiyatında, lamiyye-i, ebi talib olarak bilinmektedir.

    --- spoiler ---

    bu kavimde sevgi olmadığını, bütün kulpları ve araçları kopardıklarını
    gördüğümde,

    bize açıkça düşmanlık ve eziyet yaptıklarını, bizden ayrı duran
    düşmanın emrinde olduklarını,

    töhmet altında olan ve arkamızdan, öfkelerinden dolayı parmaklarını
    ısıran insanlarla bize karşı antlaşma yaptıklarını,

    bunları görünce neredeyse onlara saldıracaktım ama, esnek,
    esmer (mızrağıma) ve krallardan miras kalan keskin beyaz (kılıcıma)
    tutunup sabrettim.

    --- spoiler ---
  • arabistanlı akhilleus'tur. zira muhammed unutmuş ayakları sıvazlamayı.
  • buhari peygamber efendimiz'den "azap bakımından en ehven olan ebu taliptir. ateşten birer nalın giyer, onun ateşiyle beyni kaynar." şeklinde bir söz nakletmiştir. nakleden kişi buhari olunca neredeyse tüm sunni alimleri ebu talip'in iman etmeden öldüğünü söyler. fakat ebu talip'in ölürken dudaklarının kımıldadığı ve sahabelerden birinin şahadet getirdiğini duyduğunu peygamberimize söyleyerek peygamberin "amca, hamdolsun allah seni doğru yola getirdi" dediği de rivayet edilmiştir.

    ebu talipi öldükten sonra bizzat hz. muhammed yıkamış ve kendi eliyle gömmüştür.

    gerçeği ancak allah bilir.
  • adam iman etmeyerek ölmüş diye ayaklarında ateşten iki nalın olacak, bunların sıcaklığından beyni kaynayacak, sonra da diriltilip iman mı ettirilmiş? oha diyorum sayın seyirciler.
    (bkz: barış ve hoşgörü dini islam)
hesabın var mı? giriş yap