• yün, pamuk gibi şeyleri ile büküp iplik durumuna getirmek.
  • bayburt dolaylarında teşi ile yapılan; çoruh suyunda tokaçlanmak muhalefetiyle yıkanmış, pambuk haline getirilmiş yünü önce didmek işlemine tabi tuttuktan sonra iplik haline getirilişi anlatan safha.
  • denilen alet ile kasılan evde kazak falan üretimi. asıl koyun ve belki keçiden kaynaklı hammadde ile mekik veya tezgahta üretim.
  • egirdigini yune degismek halk deyiminin temel sozcugu.
  • (bkz: kem egirmek)
  • evirmek/çevirmek ile bağlantılı, dolayısıyla evrene yakın. yeniden uydurursak evren eğrendir, eğridir, bükülendir** diyebiliriz. diğer dünya kültür ve mitolojilerindeki büyük yılanla*, yaşam, tıp ve bilgelik yılanlarıyla etimolojik olarak buluşur.

    buradan halk kültüründe yaşatılan su canavarı sakallı yılan evrana dönüş yapılabilir. dahası, styx dünyanın çevresini saran büyük yılandı ya, tengerek* de feleğin çarkını oluşturan mandala şekilli bir eğirme aracı ve tekerlek/tekerin sözel eşdeğeri.

    (bkz: iğci baba)
    (bkz: eğrim)
    (bkz: yiğirmi)
    (bkz: eğirdiğini yüne değişmek)
  • (bkz: kirmen)
  • yün, pamuk gibi şeyleri iğ ile büküp iplik durumuna getirmek.

    kökün türevlerinden bazıları;

    eğrim: girdap, anafor.
    eğri: kıvrık, dönük, bükülmüş.
    egere: çevirmek, döndürmek, karıştırmak.
    eğreç-eğriş: spatula (altını üstüne çevirme, döndürme aleti)
    egirmek: kuşatmak, çevrelemek, ip bükmek.

    tona tigin yogınta egirip ölürtimiz (tonga tigin'in cenazesinde kuşatıp öldürdük)
    orhun yazıtları

    aynı kökten olan bu sözcükler "eksen çevresinde dönme" mantığında buluşuyor.

    edit:
    egirtmek: kalenin çevresini kuşatmayı emretmek.
    egirmek: sevketmek; döndürmek, eğirmek, çevirmek; bir yeri kuşatmak, sarmak.
    egırsemek: eğirmek istemek; çevirmek, bir yeri kuşatmak istemek.
    egrık: egirtilen ip, egrilmiş ip.
    egrılmek: kale kuşatılmak, sarılmak; ip eğrilmek.
    egrım: düden, suyun toplanıp kaynayarak dönerek aktığı yer.
    egrımlenmek: su göllerde eğreklenmek, kaynayarak ve akarak dönmek, düdenlenmek.
    egrışmek: bir yeri sarmakta, kuşatmakta yardım etmek, ip eğirmekte yardım ve yarış etmek.
    beg kend egirdi (bey kenti kuşattı)
    uragut yıp egirdi (kadın ip eğirdi),
    suw kemini egirdi (su gemiyi girdap gibi döndürdü),
    ol meni ışka egirdi (o beni işe yöneltti)
    divanu lügati't türk

    sözcüğümüz divanu lugati't-türk'te "savaş" adlı bir şiirde de bulunuyor.

    tegre alıp egrelim
    attın tüşüp yügrelim
    arslanlayu kükrelim
    küçi anıng kevüsün

    çembere/daireye alıp kuşatalım,
    attan inip koşuşalım,
    arslan gibi kükreyelim,
    gücü onun gevşesin.

    #159058853
hesabın var mı? giriş yap