• (bkz: fetret devri)
  • genel olarak xvii. yüzyılı kapsayan duraklama devrinde osmanlı imparatorluğu, mevcut sınırlarını korumakla birlikte, bazı padişahlar ve devlet adamları bozulma ve yozlaşmaları görmeye başlamış, ıslahatlarla olumsuzlukları gidermeye çalışmışlardır. ne var ki, bazı padişahların iyi niyetli çabaları, çoğunluğun yozlaşmanın gerçek boyutlarını görmesini engellemiştir. orduda başlayan bozulmalar ve seyfiye - ilmiye işbirliği padişahların bile hayatlarının son bulmasına neden olmuştur. bu konuda ilk örnek padişah genç osman'dır. osmanlı tarihinin bu ilk büyük yenilikçisi, yeniçeri ocağına son verme düşüncesini hayatıyla ödemiştir. valide sultanların "saltanat naibesi" sıfatıyla, saray ağalarını da ortak cephelerine alarak yönetimde söz sahibi olmaları, rüşvet ve adam kayırmanın yaygınlaşmasına neden olmuştur. bu konuda i. ahmet'in eşi kösem sultan en belirgin örnektir.
    duraklama devrinde; avusturya ile 1593 - 1606 savaşları sonunda imzalanan zitvatoruk antlaşması ile batı karşısındaki osmanlı üstünlüğü kayboldu. yine avusturya ile yapılan 1658 - 1664 savaşları sonucunda imzalanan vasvar antlaşması ile de viyana kuşatmasına kadar osmanlı - avusturya barışı sağlandı.
    iran'la yükselme devri sonlarında başlayan ve duraklamanın başlarında sona eren kafkas savaşları yapıldı. bu savaşlar sonucunda imzalanan ferhat paşa antlaşması, imparatorluğu doğuda en geniş sınırlarına ulaştırdı (1590). nasuh paşa antlaşması ile ferhat paşa antlaşmasında alman yerler iran'a geri verildi (1611). serav antlaşması ile de nasuh paşa antlaşması yeniden onaylandı (1618). iv. murat, iç düzeni sağladıktan sonra iran sorunuyla uğraştı. düzenlediği iki büyük sefer sonucunda kasr-ı şirin antlaşmasını imzalayarak bugünkü türk - iran sınırını çizdi (1639).
    osmanlı egemenliğinden çıkan lehistan üzerine iki önemli sefer düzenlendi. hotin antlaşmasıyla sonuçlanan ilk seferde genç osman yeniçerilerin gevşekliği nedeniyle umduğu sonucu elde edemedi, ikinci sefer sadrazam fazıl ahmet paşa ve padişah iv. mehmet tarafından düzenlendi. bu başarılı sefer sonucunda ukrayna'nın önemli bölgesi podolya'nın osmanlı topraklarına katıldığı bucaş antlaşması imzalandı (1672). osmanlı, doğu avrupa'da en ileri sınırlara ulaştı. xvii. yüzyılın en önemli olayı kuşkusuz toprak kaybının başladığı, avrupalıların karşı saldırılara geçmesine ortam hazırlayan ii. viyana kuşatması ve peşinden gelen bozgundur.

    (final dergisi tarih el kitabindan)
  • arabanizla seyir halinde degilken motorun rolantiye alinmasi ile birlikte rpm gostergesinin size ifade ettigi rakam.
  • uzun zamandır sözlüğe entry girmemeniz hatta girememeniz üzerine durup düşündüğünüzde, içine düştüğünüzü anladığınız durum...
  • osmanlı tarihinde üçüncü murat (1574 –1595) ile başlayan ve ikinci mustafa (1695 – 1703) ile yerini gerileme sürecine bırakan dönem. bu dönemin padişahları sırasıyla:

    üçüncü murat (1574 –1595)
    üçüncü mehmet (1595 – 1603)
    birinci ahmet (1603 – 1617)
    birinci mustafa (1617 – 1618)
    ikinci osman (1618 – 1622)
    birinci mustafa – tekrar (1622 – 1623)
    dördüncü murat (1623 – 1640)
    deli ibrahim (1640 – 1648)
    dördüncü mehmet (1648 – 1687)
    ikinci süleyman (1687 – 1691)
    ikinci ahmet (1691 – 1695)
    ikinci mustafa (1695 – 1703)
  • sokollu mehmet paşa nın ölümü ile başlayıp karlofça antlaşması ile sona eren dönemdir. (1579 - 1699)

    osmanlı imparatorluğunun yükselme devrinin sona erip (1453 - 1579) duraklama devrine girmesindeki en önemli sebepler ;

    fetihçi imparatorluğun son sınırlara ulaşarak daha fazla büyüyememesi,
    tahta geçen padişahların dedelerine göre vasıfsız ve hedefsiz olmaları, 3.mehmet ten itibaren sancakbeyliği yapmamaları,
    devlet işlerinin haremin de etkisiyle eski düzeninden ayrılarak bozulması,
    osmanlı coğrafyasının yeni keşifler nedeniyle eski önemini yitirmeye başlaması,
    halifeliğin imparatorluğa geçmesinin ardından skolastik düşüncenin bilimin önüne geçmesi olarak sıralanabilir.

    bu dönemde imparatorluğun geçmişten gelen gücünün etkisiyle padişahlar yavaş yavaş pişen kurbağa misali bozulan düzene, iç isyanlara (bkz: celali isyanları), başarısız seferlere (bkz: iran seferi) (bkz: malta seferi) (bkz: 2. viyana seferi) (bkz: raguza) aldırmamış, bunun yerine görülmemiş eğlenceler, yüzyıllarca konuşulacak sünnetler (bkz: 1. ahmet in sünneti) tertip etmiş, haremdeki cariye sayısını yüzlerle ifade edilir hale getirmiş, başarısız seferlerden padişah değil sefere giden komutan sorumlu olsun diye seferlere katılmamışlar, sayısız paşanın kellesini almışlardır.

    saray içindeki entrikaları bilmek bu dönemde savaş mahareti ve devlet yönetme becerisinin önemli olduğu kuruluş ve yükselme döneminin aksine en önemli özellik haline gelmiş, saraydaki güçlü kadınlara yakın olan paşalar yükselerek bihaber oldukları devlet yönetiminin başına geçirilmiştir. bu dönemde yüzme bilmeyen kaptan-ı deryalar, sakat ordu komutanları peydah olmuştur.

    imparatorluğun başındakiler duraklamanın o kadar farkında değildir ki defalarca aynı ülkelere aynı sebepler ile savaş açılacak ve bu döenm avusturya ve iran ile savaş dönemine dönecek ancak iran ile sınır neredeyse hiç değişmezken avusturyaya yapılan 2.viyana seferinde ordu bozulacak ve osmanlı tarihinin en büyük toprak kaybına uğrayacaktır. (bkz: karlofça antlaşması) bu antlaşmanın imzalanması ve macaristanın elden çıkması ile birlikte imparatorluğun gerileme dönemi başlayacak ve osmanlı 1922 yılına kadar hep toprak kaybına uğrayarak tarih sahnesinden ayrılacaktır.
  • hala aynı devirde olduğumuza inanamayan adamlar var. osmanlıcısı olsun, cumhuriyetçisi olsun, hala kendini "ilerlemekte olan ülkelerden" sayan insanlar, nüfusumuzun %90'ından fazlasını oluşturuyor.

    o devre bir girmişiz, giriş o giriş, devr-i daim... arada çökmüşüz, batmışız, azcık çıkmışız, dünya değişmiş, ama biz hala aynı devirdeyiz. hep bir mola, bir pause, bir sigara/bir çay/bir kahve arasındayız. "dur iki nefes alalım, sonra bakarız, beş dakka daha uyuyalım, uyanınca düşünürüz" modundayız hep. o gün bu gündür, "hep duraklayan" ilk ve tek toplumuz biz. hep "ıslah" etmişiz kendimizi ama, bu "ıslah" türkçe'nin lastiği, "ıslah" olarak algıladığımız şey aslında "ıslak" olarak yazılıyor, "ıslagkh" diye okunuyor. halbu ki, "türkçenin yazıldığı gibi okunması" gerekiyor.
  • dönemin aydınları tarafından devletin içinde bulunduğu bu durum "tereddi ve tagayyür (yozlaşma ve bozulma)" olarak nitelendirilen devirdir.

    halep defterdarı gelibolulu mustafa ali efendi 1581’de yazdığı nasihatü's-selatin adlı eserinde buhrana sebep olarak "devlet adamlarının niteliksizleşmesi"ni göstermektedir. bosnalı bilgin hasan kafi ise 1595’te yazdığı usulü'l-hikem fi nizami'l-alem adlı eserinde, buhrana "devlet düzeninde eski kuralların terk edilişinin ve askeri alanda teknolojik olarak geri kalmışlığın" yol açtığını söylemektedir. manisalı defter emini ayni ali, risale-i vazife-haran ve meratib-i bendegan-ı al-i osman adlı eserinde "tımar sisteminin bozulması, makam sahiplerinin günlük çıkar peşine düşmesi, askeri teşkilatın bozulması, rüşvetin artması, hazinenin boşalması" gibi gelişmelerin osmanlı devleti’nde bir buhran yaşanmasına yol açtığını ifade ederken devletin devamlılığı için şart olan kurumları (reaya, hazine ve asker) bozulduğunu yazmaktadır.

    17. yüzyılın ilk yarısında da alimler buhranın nedenini ve çözümünü aramaya devam etmiştir. göreceli koçi bey ıv. murat’a (1623-1640) sunduğu risalesinde, buhranın köklerini kanuni dönemi’ne kadar götürerek, "reaya, memleket ve hazine kaybına rüşvetçiliğin sebep olduğunu" ifade etmiştir. rüşvetçiliğin artmasını ise niteliksiz devlet adamları ve yöneticilerin varlığına bağlamıştır. dönemin alimlerinden katip çelebi ise mizanü'l- hak fi ıhtiyari'l-ehakk adlı eserinde osmanlı medreselerinin bozulmuş olmasını devletin bir buhran devrine girmesine sebep olarak gösterir. ona göre medreseler taassup içine düşmüştür oysa alimler pozitif bilimler ve felsefeye yönelmelidir.

    ekleme; alıntı: prof. dr. süleyman beyoğlu
  • kayıtlara bakılırsa yer yer donanmanın veya devlete sadık korsanların akdeniz ve civarında çılgın attığı bir dönem.

    (bkz: 1627 izlanda seferi)
    (bkz: manfredonya)

    ne var ki, bu konudaki aksiyonlar daha çok ganimet ve vurkaç amaçlı seyrettiğinden, stratejik ve kalıcı sonuçları pek az olmuştur. girit'in alınması bir istisna sayılabilir, o da sonuçlanması 25 yılı bulan çok zahmetli ve zor bir başarı olmuştur.
  • (bkz: #100069189)
hesabın var mı? giriş yap