• siyaset açısından saçma sapan yıllardır. mehmet ali birand belgesellerini izlerken tekrar akla gelen gerçek budur.

    uzun zaman kurulamayan hükümet mi dersin, terörle mücadele ayağına bütün ülkenin baskı altında tutulması mı dersin, ekonomik krizler mi dersin, insanların resmen infazı mı dersin ne ararsan var.

    unutmadan, 90lı yılların giyim tarzları da apayrı sıkıntı.
  • (bkz: #45656125)
  • bu akşam hayvan gibi yadettiğim yıllar. ah bu şarkıların gözü kör olsun...
  • çocukluğum. sitede büyümenin verdiği avantajla mükemmel geçirilen yıllar. sokakta oynayan son nesilin yılları. sabahın körü evden çıkıp, sırf eve gitmemek için patates çalıp, közleyip yiyen nesil. saklambaç oynarken, en mal çocuğa sürekli çanak çömlek patlatan nesil. mahalle maçları, aynı pet şişeden 15 çocuğun su içişi, zillere basıp kaçmalar, kızların saç boncuğu, erkeklerin moda diye pantolon paçasını yandan yırtması, plaj pantolonları, kontra bmxler, futbolcu kağıtları (çok birikmişse balkondan 'kapış' yapmak), inşaattan kuma atlamak, patlayan pop furyasında videocunun önünden ayrılmamak, mahallece kiralanan beta-vhs kasetten karate filmi izlemek (sonrasında tüm mahalle uygulama yapıyorduk), gece ateş böceği takip etmek, karanlıkta çakıl taşlarını birbirine sürtüp kıvılcım çıkarmak, her hafta modası gelen oyunlar (misket,borudan fişek atma,futbolcu kağıdı vs), tombi,panço,elvan gazoz, şişe koladan çıkan onlarca bedava, bisiklet jantına takılan boncuklar, açılan özel tv kanalları (baba sayesinde tv kumandası olmuştuk), 36 pozluk fotoğraf makinesi (yarısı yanardı), dizlerden eksik olmayan yaralar, boyunda çizgi halindeki kir izleri, sürekli yırtılan ayakkabılar, siyah kurbağa yavrularıyla oynama, hoşlanılan kızın çevirmeli ev telefonundan aranması (hep babası çıkardı).
    tüm analogları görmüş nesil, dijitale geçiş evresini de yaşamıştır. şanslıydık vesselam. bazen keşke yaşamasaydım da özlemeseydim o yılları dedirtiyor insana ama şanslı hissettirmesi daha ağır basıyor.
  • (bkz: #71011130)
  • bu yıllarda yapılan pop müziğin kalitesine takılı kalmış durumda herkes. bu durum o yılların çok daha önemli bir yanını gölgede bırakıyor. sinema.
    doksanların türkiyedeki en iyi kalıntısı sinemadır bana göre. kader, masumiyet, tabutta rövaşata, gölge oyunu, gemide, lalelide bir azize, eşkiya, hamam, herşey çok güzel olacak, ağır roman vb. türk sinemasının pek çok kült filmi bu yıllarda çekilmiştir.
  • herşey kıymetliydi. cheetostan çıkan köpek anahtarlıklar, tasolar; metropol, magapol, kızılırmak gibi sinema piyasasının kalbinin attığı salonlarda film izlemek; orta dünyada dersane çıkışı makarna gömmek; anathema röportajı çıkacak diye non serviam alabilmek için karanfil pasajında sıra beklemek; her perşembe hicri-rock station dinlemek(bir de cd çekilişi varsa tadından yenmezdi). kaseti sarmak için kalem kullanmak; cd-player ı takıp havalı havalı gezinmek. need for speed, worms gibi gelmiş gelmiş en iyi oyunları çürütürcesine oynamak. ve en önemlisi dostluk, arkadaşlık, ahlak, insanlık ve erdem...
hesabın var mı? giriş yap