• türkçemizde ö ve ü harflerinin üzerindeki iki noktanın standart ismi. font dizayn çevrelerince odieresis ve udieresis diye bilinen bu harfler alman alfabesinde de vardır sanırım.. (bkz: breve), (bkz: cedilla), (bkz: dotlessi)
  • fransizcasi tréma olan hede. (bkz: trema)
  • $oyle bi$eydir: ¨
  • trema: bazı harflerin üzerine konan yanyana iki noktaya verilen ad.
  • fransızcada harflerin etrafındaki harflerden bağımsız olarak okunmalarını sağlayan işaret, accent.

    mesela "oi" ikilisi "ua" gibi okunurken(misal fuar kelimesi foire diye yazılır) "oï" ikilisi bildiğimiz "oi" gibi okunur.
  • 1700'lerin başı ve 1950 arasında ingilizcede de, özellikle resmi yazışma ve yayınlardaki latince köklü kelimelerde, sık, sık kullanıldı.

    re-enact, cooperate gibi kelimelerdeki yan yana gelen iki sesli harf farklı şekilde söylendiklerinden, uzun bir sure reënact ve coöperate olarak yazıldı. 1940'larda birbirinden farklı telaffuz edilen sesli harfleri normal (diaeresissiz) halde yazıp, aralarını bir çizgiyle ayırma modası başladı. zamane ingilizcesinde bu çizgiyi de yazmak gereksizdir. ama yazarsanız da kimse bir şey demez(1990'larda, ingilizcede gereksiz tireyi yok etme politikasını başlatan oed'ye rağmen).

    diaeresisin benzer bir formu ingilizcede hala kullanılır. mesela naïve kelimesi ve chloë, zoë gibi isimlerdeki diaeresis, üstünde olduğu sesli harfin ayrı okunması gerektiğini ve diphthong olmadığını gösterir.

    (bir çok kaynak, brontë (bkz: bronte kardeşler) soyadındaki e'de de diaeresis kullanıldığını söylese de bu tamamen yanlıştır. kız kardeşlerin babası, aristokrat görünmek için kendisi eklemiş. o olmadan da "bron-tey" diye okunuyormuş çünkü.)
  • fransızcada daha çok i ve e harflerine gelen aksan işareti.

    bu aksanı görüyorsanız bilin ki o harfi, diğerlerinden bağımsız olarak okuyacaksınız. öyle bir anlama geliyor. şöyle bir örnekle açıklanabilir;

    mais ve maïs.
    görünüşte bu iki kelime aynı gibi dururken, hem anlam açısından hem de telaffuz açısından farklıdır.

    * dieresis gelmeyen kelime yani mais; 'me' diye okunur ve 'ama, fakat' anlamı taşır.
    * dieresis gelen kelime yani maïs; 'mais' diye okunur ve 'mısır' anlamı taşır.

    (bkz: accent aigu)(bkz: accent grave)(bkz: accent circonflexe)
  • olm biz bunları aynı yazıyoruz ama farklı okuyoruz? şeklinde doğan kafa karışıklığını önlemek adına uydurulmuş hede.

    asıl işin garip tarafı ise bu nane geldiği vakit o sesleri yazıldığı gibi okutur. yani oi ua diye okurlar ancak oï bildiği oi diye okunur...
    kimsede dememiş abi bunu biz böyle yazıp niye böyle okuyoruz diye...

    her neyse aslında işin kopma noktasına gelirsek yazıldığı gibi okunma mevzusu yoktur. birileri bunu türkçe için uydurmuş.
    neymiş türkçe yazıldığı gibi okunan bir dilmiş... yahu peki fransızca ingilizce yazıldığı gibi okunmuyor mu sanıyorsunuz?

    aslında bunun temelinde sembollerin karşıladıkları seslerin tekilli ve çoğulluğu konusu yatar. açarsak;

    türkçe için doğru olarak savabileceğimiz önerme türkçede her harf bir sesi karşılar olacaktır.

    konuyu avrupaya çekersek örneğin ingilizcede harf birden fazla sesi karşılayabilir ya da yan yana gelen iki harf farklı bir sesi karşılayabilir.
    bu o dilin yazıldığı gibi okunmadığı manasına gelmez.

    anlaşılması gereken alfabenin kullanım biçimidir aslında. alfabe nedir sorusunun cevabı konuyu daha anlaşılır kılacaktır.
    zira alfabeyi sadece tekil sesleri karşılayan semboller olarak görebiliriz. ama farklı bir şekilde alfabeyi ses gruplarını karşılayan semboller olarak da görebiliriz.
    yahut alfabeyi kavramları karşılayan semboller olarak görebiliriz.

    ilk anlayışa göre örneğin yatak gelimesi her sembol bir ses değerini veren alfabeyle yazıldığı için y a t a k sembolleriyle yazılır.
    ikinci anlayışta ise semboller ses gruplarını karşıladığı ve örnek alfabemizde ya sesi t ile tak sesi roek semboli ile karşıladığı için yatak kelimesini troek şeklinde yazarız. bu yatak şeklinde okunur. ve bu şekilde yazılır aslında yazıldığı gibi okunur çünkü o alfabede öyle yazılır!
    son anlayışta örneğin yat- fili u ile karşılanmakta ve -ak, ek fiilden isim yapma eki de r semboli ile karşılanıyor olsun buna göre yatak kelimesi ur şeklinde gösterilir ve yatak şeklinde okunur. aslında yine yazıldığı gibi okunur.

    öyle işte gece gece...
  • yunanca bölme, bölünme, ayırım gibi anlamlara gelen "diairesis" sözcüğünden gelir. "diairesis", aslen sokratik diyaloglarda ortaya çıkmış, bölünmeye dayalı bir tanım yöntemini ifade eden ve platonik mantıkta kullanılan bir sınıflandırma biçimidir. ne demek bölünmeye dayalı tanım yöntemi? mesela insanlar ikiye ayrılır: moriler ve zoriler. işte bu diaresis yöntemiyle tanım yapmaktır. tüm ikiye, üçe vb. ayırmalarımız bize platon'dan miras kalmıştır yani. fakat klasik mantıkta asıl muteber tanım yöntemi aristotelyen tanımdır.

    insanlar ikiye ayrılır: platoncular ve aristotelesçiler. gerçi sonra yeni platoncular gelip ikisini birleştirince, insanlar mecbur başka ikilere ayrıldılar. aksan işareti olarak da, yine ayırma anlamında bitişik hecelerdeki iki farklı ünlünün ayrılmasını belirtmek için kullanılır. ünlüler ikiye ayrılır: az ünlüler ve çok ünlüler*.
hesabın var mı? giriş yap