• avustralyali oldugundan "crocodile dundee" ye benzesin diye bu adi almistir. snake'i snayk diye okur beni kopartir. bir de her yilani eline aldiginda yilana " you're allright , mate!" der. sonra bize donup "he/she is allright" der.
  • temelinde sokrates'in "bilgi özgürlüğü getirir." felsefesinin yattığına inandığım program. kaldı ki hayvanlar alemini yalayıp yutmuş gibi görünen, bu steve isimli şahıs yılanın kıçındaki çentikten türünü belleyebilmekte ve böylelikle hayvanı boynuna boğazına dolamakta kendini özgür hissedebilmektedir. iyi de bu kadar türü biliyor da her türe karşı ayrı bir muamele mi uyguluyor? kesinlikle hayır. misal, karşısına çıkıveren timsah ona terliklerini getirebilecek uysallıkta da olsa, radyoaktif ışıma ada yapsa adam için fark etmiyor. fütursuzca hepsiyle haşır neşir oluyor. onlara sarılmak, onları bünyesine katmak için yanıp tutuşuyor.
    fakat ben yine de "ahana bu süper zehirlidir", "bu osurduğu yeri felç eder" gibi söylemleri biraz abartılmış buluyorum. hangi insan evladı hayatından bu kadar kolay vazgeçebilir? "işte bu tayvanin kara alev yılanı. üzerindeki kırmızı çizgileri görüyor musunuz? eheh. bu bebek dünyanın en zehirli üçüncü yılanıdır." deyip aynı yılanı ağzına alışı pek de inandırıcı değil.
    tabi gerçekten de kazıklara yaklaştığı anlar oluyor ki bu gibi durumlarda o bile esprilerle süslü soğukanlılığını yitirebiliyor. öyle durumlarda anlayın ki hakkaten sıçmasına beş vardır. yine bir bölümde kafasını toprağa sokmuş metrelerce uzunluktaki bir yılanın yanına uzandı ve ritüele başladı: "çok zehirli bu, çok." o sırada yılan muazzam kafasını topraktan çıkarıverdi. direkt kahramanımıza yönelen yılanın dili işleyebilse de anlatsa steve'in döktüğü terleri. (donunu doldurdu, donunu!)
    ama bu fütursuz bunlarla da yetinmiyor. ondan çok karısına acırım. herif kadını takmış peşine aynı bok yolunda yürütüyor. hatta hiç unutmam gene adamın bir manyaklık krizi tuttuğunda kadın 30 metrelik yarıktan aşşağı düşmüştü ki önceden alınmış önlemler talihsizliğin önünü kesti. bir gün kadının "ya timsahlar ya ben" diyip resti çekmesini bekliyorum.
    herşeyin ötesinde programın jeneriği bile bütün konuyu özetliyor. "steve'in hayvanlıklarından bir demet" adı altındaki jeneriğin bir bölümünde kahramanımız üç buçuk atarak koşarken dikenli tellerden atlamaya kalkar, takılır ve iç kaldırıcı bir şekilde tellere girer. sormaz mıyım? ulan o dikenli telleri ne diye oraya koydular?*
  • adi steve'dir bu avcinin , her daim giydigi sosyete pazari i$i sortu ile rahat bir insan izlenimi verir.
  • tam adı steve irwindır.
  • (bkz: steve irwin)
hesabın var mı? giriş yap