• bu sene 4 luni 3 saptamini si 2 zile filmiyle altın palmiye ödülünü almasıyla tanıdığımız 1968 doğumlu romanyalı yönetmen.
  • yeni filmi beyond the hills ile dün gece cannes'a konuk oldu, açıklamalar yaptı. beyazperde sitesinden çalayım açıklamalarını. demiş ki "yönetmen filmde görünmez olmalı". bir bella tar gibi kendisini (yani yönetmenliğini) önplana çıkarmak istememiş yeni filminde. ilk filmde olduğu gibi bu filminde de müzik kullanmamış. yani bizim nuri bilge ceylan'ın romanya şubesi. neyse olumlu eleştiriler almış bu yeni filmi. beni heyecanlandıran bir konuya sahip olmadığı için ilgimi çekmedi bu filmi. ama bundan sonra çekeceği filmleri takip ederiz.

    bir de romanya'da sanatın önemsenmediğini söylemiş. amerikan sineması oraya da girmiş, insanlar başka bir şey izlemiyorlarmış. aynı biz. aynı türk sineması. bizim millet de amerikan filmlerinden başka bir şey izlemez. birbirimize epey benziyormuşuz.
  • (bkz: dupa dealuri)
  • film çekmeyen, film "çakan" romen yönetmen. hikayesinin her karesine eşlik eden "nefret ediyorum!" kükreyişinden yer yer tırsmamak mümkün değil. intikamını, sinemayla almak böyle olur.

    (mungiu hakkındaki "nuri bilgemsinin romen şubesi" tanımına gülünür anca. mungiu'nun "türkiye şubesi" olmaksa, bi' şey ister evvela!)
  • bacalaureat (graduation) filmiyle cannes'da en iyi yönetmen ödülünü olivier assayas ile paylaşan beybi. eğitim sisteminden endişe duyan ailenin rolüyle ilgili bir senaryosu varmış. mış. müş.
  • 3 kez cannes'da ödül almış yönetmen. filmlerinde romanya toplumunun çürümüşlüğünden bahseder. bürokrasi, mahalle yaşamı, rüşvet, din hegemonyası, mahalle baskısı... kısa filmleri hariç tüm filmlerini izledim. yapım sırasına göre izlenmesi yönetmenin tarzına eklediği, eksilttiklerini görmek açısından faydalıdır.
  • 1968 doğumlu, romen sinemacıdır. bağımsız yapımların "kadınlar üstüne dram" türü yönetmeni diyebiliriz kendisine.

    ilk büyük çıkışını 2007 senesinde görücüye çıkan, 4 luni 3 saptamini si 2 zile(4 ay 3 hafta 2 gün) filmi ile yakalamıştır. hikaye, yozlaşmış ve fakirlikten kırılan romanya'da hamile kalan bir üniversite öğrencisini ve hamileliğinden kurtulmak için başvurduğu yolun kendisine ve en yakın arkadaşına ne ölçüde zarar verdiğini, genel bir romanya panoramasıyla gösterir. aşırı gerçekçi yapısıyla, insanı kahreder.

    2012 yapımı dupa dealuri (tepelerin ardı) ile de aynı sinema dilini, yine kadın karakterler kullanarak bir yetimhanede yapar açılışını. bu sefer şehirde değil kırsal alandadır. ancak yine kadın olmanın zorluğunu gösterir bize. ağır ritmi ve uzun süresi ile seyirciyi kısmen yorsa da, dil ve görüntü inanılmaz derecede iyidir.

    2016 senesinde ise bacalaureat (mezuniyet) ile çıkar karşımıza. her ne kadar daha izleme fırsatı yakalayamamış olsam da, özet olarak anlatmak istediği mevzu; ebeveynlerin çocukları üzerinde kurdukları korumacı/özgürlükçü tavrının dış dünyaya ve topluma göre nasıl şekillendiği.

    özet olarak; mungiu'yu seyretmek gerekir. anlayamıyorsan bile en azından denemek gerekir.

    edit : başlıktaki entry sayısıyla ilgili eleştirel kısım, gereksiz bulunduğundan silinmiştir.
  • ahlak ve inanç üzerinden toplumun ikiyüzlülüğünü irdeleyen ve bireylerin bu durumla başa çıkmasını ya da topluma uyum sağlama çabalarını filmlerinin merkezine koyan rumen yönetmen.

    karakterlerini yargılamaması, didaktik olmaktan kaçınması ve sorunlara bir çözüm sunmaması bakımından nuri bilge ceylan ile bir paralellik kurulabilir fakat ceylan'ın filmleri çok daha bireysel hatta kişiseldir. ben kendisini daha çok haneke'ye yakın bulurum. gerek seçtikleri konular gerekse konuları ele alış biçimleri birbirine çok benzer. aktif yönetmenler içerisinde haneke'nin tanrısal bakışına en yakın yönetmen diyebilirim. aradaki en büyük fark haneke'nin filmlerini fransa, avusturya, almanya gibi burjuvazinin, elitizmin daha fazla oldugu gelişmiş batı avrupa ülkelerinde çekmesi. mungiu ise yoksulluğun, haksızlığın, torpilin toplumun ve devletin iliklerine kadar işlediği gelişmemiş, ikinci sınıf bir ülkede çeker filmlerini. bu bakımdan romanya ile ülkemizin ne kadar birbirine benzediğini de görebiliyoruz.

    ben kendisinin çok daha iyi filmler çekebileceğini ve potansiyeli olduğunu düşünüyorum. umarım amerika'ya veya fransa'ya gitmez ya da büyük yapımcılarla, yabancı oyuncularla filmler çekmez. kendi ülkesinde kendi insanlarının hikayelerini anlatmaya devam eder.
  • hakkında bu kadar az entry görmekten üzüntü duyduğum harika bir yönetmendir.

    gerek yazdığı diyaloglar, seçtiği konular, gerekse kamera kullanımı ve doğru zamanda yapılan kurgulamalarla beni kendine hayran bırakan bir yönetmendir. özellikle romanya çok fazla yönetmenini ya da filmini bilmediğim bir coğrafyada böyle işler yapıyor olması da ayrı. dram konusunda çok güzel çıkarımlar içeren filmleri var. mesela ele aldığı konuları o kadar yakından ve o kadar özenle işliyor ki insan konunun bu kadar detaylı olarak bir filmde dramatize edilmesini hayretle izliyor. hayatın gerçeklerini ve ağırlığını tokat gibi yüzünüze vuruyor. özellikle 4 ay, 3 hafta, 2 gün filmi başta olmak üzere bütün filmleri oldukça başarılı.
  • (bkz: 4 luni 3 saptamini si 2 zile) ve (bkz: occident) olmak üzere iki filmini izledim ve ikisi de birbirinden güzeldi. ilki insanların çektiği sıkıntıları ve sıkışmışlıkları göstermek ikincisi ise olay örgüsü açısından.
hesabın var mı? giriş yap