compelling

• ing. gerektiren, zorlayan.
• ing. mücbir demektir.
  
  (bkz: compelling reason)
• ing. ilgi uyandıran, merak uyandıran, zorlayan, zorlayıcı, dayatmacı.
• ing. ilgi uyandıran
• (bkz: 9 eylül 2018 yds)
  
  hayır o değil de epeyce anlamı olan kelimelerden birisi bu da. karşınıza geldiği yerlerde hangi anlamda kullanıldığından emin olmak zorlaşabiliyor.
  
  misal az önce denk geldiğim cümlede "director ari aster took care to make the film a cinematic experience that is both compelling and haunting" şeklinde bir kullanımı vardı. muhtemelen bir üstte verildiği gibi ilgi uyandıran anlamında. ama sözlüklerde ilk verilen karşılığı zorlu,mücbir, ikna edici görünüyor ama belli ki daha çok ilgi/merak uyandıran anlamında kullanılıyor.
  
  compelling evidence konusuna hiç girmiyorum. orada çok başka bir mesele var. ve bu entrinin ilk bakınızına loop yaparak döngüyü tamamlamış oluyorum efendim.
• etimolojisine bakılırsa " com- (“together”) + pellere (“to drive”)." kelimenin çoşkulu zorlanma anlamına yakın bir anlamı çıkıyor. compelling experience burdan çıkar sanırım.
• bu kelimenin türkçesi "üst seviye, herkes için yeterli" olabilir.
  
  mesela compelling car dediğimiz zaman üst seviye, herkesin beğenmebileceği bir araç ya da compelling evidence üst seviye, herkesi ikna edebilcek bir kanıt. aynı şekilde compelling reason üst seviye, herkesin makul karşılayacağı bir sebep, mazeret.