• bengali hint yönetmen satyajit ray'in 1964 yapımı filmi. filmin müzikleri de yine satyajit ray'e ait.

    film, ünlü bengali hint polymath rabindranath tagore'un nastanirh isimli eserini temel almıştır*.

    sofistikeliği ve basitliği aynı potada bu kadar başarılı bir şekilde eriten filmler azdır. hint (aslında bengal) sinemasının en iyi örneklerindendir.
  • --- spoiler ---

    son sahnede bağışlanmayı bekleyen bir adam kapıdadır
    --- spoiler ---
  • yönetmeni satyajit ray, bu filmle, 1965 yılında berlin'de altın ayı ödülünü kazanmıştır.
  • yönetmen ray avrupanın (batı’nın) geleneksel hikaye, oyuncu ve teknik yönetmeleri dışında karı koca arası yabancılaşma ve maddi olan ile manevi olan arasındaki çatışmayı anlatır. alt metin diyor ki: ‘’şayet körü körüne kapılıp gittiğin en ulvi amaçların dahi olsa yanındakine gerektiği vakti ayıramazsan. işine adapte olup sorumluluklarından feragat edersen hem eşini hem aşını hem de hayatına mücadele verdiğin şeyi kaybedersin’’ işte yönetmen önemli olan asıl maddiyatın materyalizmin değil, ruhani olanın spiritüalizmin önemini ortaya koyar.. bhutabi’nin kardeşi ise ideal karakter çünkü maddiyatı ingiltereyi değil, maneviyatı bengali tercihe der.
  • bugün itibarıyla mubi'de gösterime girmiş filmdir.
  • satyajit ray'in izlediğim ilk filmi. tanıştığıma memnun oldum. zamanına göre inovatif bir tarzı var sanırım ray'in, zoomlar ve kamera hareketleriyle çoğunlukla charuyu takip ettiğimiz sahneler çok karakteristik. coppola*, scorsese*, wes anderson*renoir*kurosawa*kendisinden oldukça etkilenmişlermiş. bu filmin de özel olduğu besbelli.

    --- spoiler ---

    her hint (gerçi bu bengal ama) filminin olmazsa olmazı çay ritüeli vurgusu, yine fazlaca denk geldiğim yarı ingilizce yarı hintçe konuşurken ingiliz muhipleri olan siyasetçilerinin eleştirilmesi (ingilizce ve hintçe karışımının sebebini anlamıyorum. bazı kelimeler sadece ingilizce mi kullanılabiliyor, sanatçı burada kültürel karmaşayı mı vurguluyor? muhtemelen benim cehaletim ama dikkatimi çektiği için yazmak zorundayım).

    filmin ilk sahnelerinde gazetesinin mevcut durumda piyasada tutunacağı üzerine diretirken "dul kadın bile pazarda dik yürüyebiliyor şeklindeki cinsiyetçi laf salatası yüzünden charu'nun kocasını zaten sevmemiştim. charu'nun tek olayı politika olan bu adam yerine daha edebiyattan anlayan şair yürekli amal'a kapılması her genç kızın başına gelebilir. ama böyle yapma charu, histeri histeri nereye kadar?

    filmin gelişiminde charu'nun aslında kendisini küçümseyen kocasına rağmen önemli bir dergide yazısının yayınlanması noktasında woman empowerment as bayrakları as as diye heyecanlandık ama son noktada sevgili ray bütün olan biteni bölünmüş yuvadiye kesik kesik dram şeklinde verdiği için hevesimiz kırıldı. olsun, şu an 1964 kafasına erişememiş primatlarla yaşadığımız için görmezden geliyoruz.
    --- spoiler ---

    bu arada charu'nun tatlış dürbünü, çocukluğumun pikniklerinden hatırladığım tavuskuşlu hasır gülümsetti. kendime ödev: sanskritçe öğren posteri çiz
  • mubide izledigim bangladeş sinemasinin kilometretaşı olan film.
    hatta öyle ki bu film çekildiğinde bangladeş bile yokmuş (swh) (1964)
hesabın var mı? giriş yap