• sade bir film... portekiz'de en kıdemlisi yüzbaşı olan askerlerin yaptığı devrimi anlatan bir film... ucuna karanfil takılmış tank görüntüsü eylenceli idi... pulp fiction'da bruce wills'in sevgilisi rolünü oynayan kadın çekmiş... maria de medeiros olsa gerek...
  • sinema günlerinde* programın değişmesi sebebiyle kazara seyrettiğim ama buna üzülmediğim film.filmdeki binbaşının söylediği gibi komik başlayan,trajik biten bir devrimin hikayesi.devrimi yönetenlerden biri olan cahil periler'de de oynayan harika gülüşlü stefano accorsi'nin oynadığı yüzbaşının saflığı ve deneyimsizliği,tanklardan birini yatak odası olarak kullanan nişanlı çift gibi komik ayrıntıların aklımda kaldığı film.
    orjinal adı da "capitães de abril" imiş.
  • --- spoiler ---
    devrim yapmaya tanklarla giderken sehir icine geldiklerinde tanklarin kirmizi isik yaniyor diye durmalari kopartan sahnelerindendi

    --- spoiler ---
  • genc ve idealist subaylarca gerceklestirilmis darbeyi anlatan film.darbenin basladigini bildiren sarki icin (bkz: grandola vila morena)
  • filmde antoniana karakterini canlandıran maria de medeiros, aynı zamanda filmin yönetmenidir ve filmin iki senaristinden birisidir. filmdeki nefis renkler, yaran diyaloglarla süslenmiş dramatik kurgu güzel gözlü antoniana'nın işidir anlayacağınız. filmdeki ilginç anektodlardan birini de anlatmadan edemeyeceğim:

    --- spoiler ---
    sonradan antoniana'nın sevgilisi olduğunu öğrendiğimiz tarih bölümü öğrencisi militan gencimize sorgu esnasında xyxz*-mlt'dan mısın diye sorar polis. elemanımız hık mık eder. daha sonra polis "marksist, leninist, troçkist... mao'yu unutmuşsunuz sanki?" der. güler eğleniriz.
    --- spoiler ---
  • yakın arkadaşın bittiği adam başrol oynuyor diye zorla götürüldüğüm, sonrasındaysa iyiki gitmişiz dediğim, "çilek ve çikolata" kadar keyifli film.
  • portekiz'de 25 nisan 1974 günü şiddet kullanılmadan gerçekleştirilen askerî darbeyi konu alan filmdir. yönetmeni maria de medeiros. tarihte "karanfil devrimi" diye de geçer. bu darbe portekizin otoriter bir diktatörlükten demokrasiye geçişini sağlayacak iki yıllık bir değişim döneminin başlangıcı olmuştur. devrim, 24 nisan 1974 tarihdeki eurovision şarkı yarışmasında portekizi temsil eden "paulo de carvalho"'nun "e depoi do adeus" isimli parçasının çalınmasıyla başlatıldı. ertesi gün saat 12.15 de zeca afonsonun ulusal radyo kanalında seslendirdiği grandola, villa morena adlı şarkısının çalınmasıyla verilen gizli sinyalle de silahlı güçler hareketi darbeye girişti.
    karanfil devrimi adını, askerlerin ele geçirdikleri stratejik noktalardan biri olan lizbon çiçek pazarında bolca bulunan karanfillerin silah ve tank namlularınına sokulması ve bu görüntülerin tüm dünyaya duyurulmasıyla almıştır.
    bu devrim sonucunda portekizin afrikada devam ettirdiği sömürgeci politika ve sürdürdüğü savaş sona erdi. bu darbeyle avrupadaki son (bu olaydan bir yıl kadar sonra 1975 de francisco franconun ölümü ile biten ispanyadaki diktatörlük) diktatörlüklerden biri yıkılmıştır. günümüzde portekiz'de 25 nisan günü özgürlük günü (dia da liberdade ) olarak kutlanmaktadır.
  • ---spoiler---

    tarihe “karanfil devrimi” olarak geçen 25 nisan 1974'te portekiz’de aralarında en yüksek rütbeli subayların yüzbaşı olduğu bir grup asker tarafından gerçekleştirilen devrimi konu alan filmin yönetmeni maria de medeiros. çoğumuz onu pulp fiction’dan (fabienne) tanıyoruz. ilk uzun metraj denemesi olarak politik bir dram seçmesi kaydadeğer. 1965 lizbon doğumlu olan yönetmen, filmde 10 yaşındaki amelia’nın gözlerinden devrimi yansıtmakta. senaryosunu da yazdığı bu film bir nevi o dönemde kendi gözlemlerinden oluşmakta. bu noktadan baktığımızda filmin çok fazla derinlemesine analizler ve dram içermemesi doğru gibi görünüyor. ayrıca olaylar örgüsü belgesel tadında devam etmekte film boyunca. zaten yönetmen daha sonra yine 2 belgesel ve bir kısa film ile yönetmenlik koltuğunda kalmış.
    filme gelirsek “karanfil devrimi”nin saf ve idealist yönünü güzel bir şekilde beyaz perdeye aktardığını görebiliriz. filmin açılış sekansı portekiz’in afrika’da yapmış olduğu zulüm ve vahşetin görüntüleriyle gerçekleşmekte. bu sahnelerle bize ağır ve dramatik bir yapısı olduğu izlenimi veren yönetmen daha sonra mizahi birkaç dokundurma ile bu vahşete karşı uygulamaya konan hareketin saflığını ve idealistliğini göstermekte. herhalde buna en güzel örneklerden biri savunma bakanlığına doğru şehrin içinde ilerleyen tankların sivillerin geçmesi için kırmızı ışıkta durmasıdır. saf ve idealist yüzbaşı maia ve sağduyusuyla gervásio karakterleriyle idealizmi ve gerçekleri birbiriyle müsademe ettiren yönetmen ara ara idealizmden bazen de gerçeklerden yana tavır koyar. alaycı bir tavırla idealizmi haşlayan gervásio‘un diyaloglarından sonra “realizmin” yakasına yapışır. devrimin çıkış noktasının portekiz halkının bir vicdan muhasebesi olduğunu, afrika’da görev almış ve vahşete tanıklık etmiş eski bir subayın devrimden yana tavır koyması ve orada kendine vermiş olduğu sözlerle, araya serpiştirmeyi de unutmaz. yine de düşük rütbeli subayların idealist düşüncelerle başlattığı “nisan devrimi” general antonio spinola’nın darbeyi üstlenmesiyle tekrar emir komuta zinciri içerisinde girer. portekiz yaklaşık 1,5 yılboyunca askeri bir hükümetle yönetilir ve daha sonra demokrasiye geçiş yapar. bir benzeri -halk hareketiyle olmasa da- kaderin bir cilvesiyle aynı yıllarda ispanya’da yaşanır, franco’nun ölümüyle beraber ispanya da diktatörlükten kurtulur.
    ben güzel ve hoş vakit geçirdim, daha derin olmasını beklerdim. izlemenizi tavsiye ederim.
    muhabbetle.

    ---spoiler---
hesabın var mı? giriş yap