• 1947 doğumlu yazar.1997de yunus nadi roman ödülünü kazanmıştır.öykü ve romanın yanısıra şiir,çocuk öyküler,oyunlar da yazmıştır.eserlerinden bazıları;
    (bkz: çiçekler korunağı)
    (bkz: benzer romanlar)
    (bkz: başka bir yaz)
    (bkz: ateşi seçtim)
    (bkz: bütün zamanlar)
    (bkz: uzun yol sürücüsü)
  • bir dönem yazarlar sendikası başkanlığı da yapmış, bol kitaplı, bol ödüllü, güzel öyküler yazan bir edebiyatçımız.
  • 7 nisan 1947'de antakya'da doğdu. ortaokul ve liseyi konya erkek lisesi'nde okudu. hava harp okulu'nu bitirdi (1967). ilk öyküsünü mart 1971'de cumhuriyet gazetesinin aylık sanat-edebiyat ekinde, ilk romanını 1972'de ökse) yayınladı. ödülleri: kültür bakanlığı çocuk öyküleri başarı ödülü (1979), türk dil kurumu ödülü (1981), mehmet ali yalçın roman ödülü (1981 ve 1982), nevzat üstün öykü birinci başarı ödülü (1983), ömer seyfettin öykü ödülü (1994), yunus nadi roman ödülü (1997), yunus nadi öykü ödülü (2000).
  • baraka ve acının askerleri adlı okunası romanlara sahip yazar.
  • beni bugün, şu an, çok üzmüş yazardır. oysa hep sevinçli haberler alırdım ondan.
    yaprak dökümü burhan günel'i de unutmamış şu mevsim...
    az önce öğrendim onu kaybettiğimizi. şaşırdım kaldım odanın orta yerinde. imzalayıp armağan ettiği kitaplara bakıyorum, dokunamıyorum ama. neden? onu da bilmiyorum. gönlümdeki yeri başkaydı hep öyle kalacak.
    yapma burhan abi, güle güle mi diyeceğiz şimdi sana?
  • "yaratıcı yazarlık ve günümüz türk öyküsü" çalışmasında yazarlık atölyelerini eleştiren yazarımızdır.
  • ökse ile tanıdığım yazar. toplumcu gerçekçiliğin en kaliteli temsilcilerinden.
  • epey üretken bir yazar. 50'yi aşkın kitabı var. inci aral'ın onun hakkında yazdığı bir yazıyı eklemek istiyorum:

    --- spoiler ---

    \n

    burhan günel, 1981’de “başka bir yaz” kitabıyla türk dil kurumu öykü ödülü’nü almıştı. o yılın m. ali yalçın roman ödülü de “acının askerleri” ile ona verildi. “benzer romanlar” adlı bir inceleme yayımlamış, birkaç ünlü yazarın bazı romanlarının çalıntı bölümler ve intihallerle dolu olduğunu ileri sürmüştü. yaptığı iş kınanmış, edebiyatın söz sahibi kişilerince kavgacı ve bozguncu olarak mimlenmesine neden olmuştu. türk dili dergisi yazı kurulu başkanı m.ş.onaran bu ortamda, dergi için burhan’la ödülleri üzerine bir söyleşi yapmamı istedi. \n
    \n

    o hafta sonu yazarın etlik’teki evinde buluştuk. güzel, güneşli bir ankara günüydü. günel, sevimli eşiyle birlikte karşıladı beni. uzun söyleşimiz bittiğinde akşam olmuştu.yemeğe kalmam için ısrar ettiler, hazırlık yapmışlardı, kıramadım. o gün, o akşam bir dostluğun başlangıcı oldu. bir daha hiç o kadar uzun birlikte olmadık ama yakınlığımız sürdü. birbirimizi uzaktan, sevgiyle izledik. \n
    \n

    ***\n
    \n

    tutkulu, üretken bir yazardı. elliye yakın kitabı yayımlandı. şiir, öykü, roman, deneme, eleştiri her türde yazdı. duyarlılığı ve sağlam diliyle hayatın ve sistemin savurduğu insanları konu ediyordu. dilsiz acıları, ilişkilerin açtığı görünmez yaraları anlatıyor, her koşulda insanı savunuyordu. kitapları birçok kez ödüllendirildi. \n
    \n

    uzun yıllar, hak ettiği ilgiyi görmediği duygusu içinde küskün ve hep karşı kaldı, uzlaşmadı, kendi dikine gitti. edebiyat ortamının yerleşik işleyişine ayak uydurmayı reddediyor, ahbap çavuş ilişkileri ile adam kollayıp kayırmalara sessiz kalamıyordu. kişisel ya da siyasi çevresi, yani arkası olan yenilerin pohpohlanıp yüceltildiği yıllardı ve en çok buydu öfkesini parlatan. edebiyatın taşrası sayılan ankara’da yaşıyor olması da engeldi belki kolay görülmesine. \n
    \n

    karşı çıkışları ses bulamadı; yoksayan, dışlayan, karalayan düşmanlar kazandırdı ona. inatla direndi. bir dönem yayınevi kurup kendi bastı kitaplarını, özveri ile on yıl boyunca “karşı edebiyat dergisi”ni çıkardı. onu birkaç kez, karanfil sokak’ta, eski bir otomobile kitaplar, dergiler yükleyip indirirken gördüğümü ve içten içe üzüldüğümü hatırlıyorum. \n
    \n

    en son, iki yıl önce pen toplantısında görüştük. emekli hava binbaşıydı, siyasal ortam yüzünden huzursuzdu. gizemli, karanlık güçlerce nasıl izlendiğini anlattı bana uzun uzadıya. darbelerin aydın ve ilerici askerlere uyguladığı baskıyı “ahtapot”, incirlik’in iç yüzünü “baraka” ve sivas katliamını “ateş uykusu” adlı romanlarında anlatmıştı. politik duruşu ve sert konulara girmiş olmasıydı belki de kuşkularını besleyen. rahatsızdı ama yazmayı, resim yapmayı sürdürüyordu. edebiyatımızın bu dürüst, ateşli ve asi yazarının erken ölümü yüreğimi yaktı. dilerim adı ve eserleri kalıcı olsun ve o huzur içinde uyusun. \n

    \n
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap