• gösterildiği ülkelerde iyi karşılanan güney kore filmi. son yıllarda sıkça gördüğümüz çelik çocuklu dolu uzakdoğu korku filmi. filmin yönetmeni ise adı sanı pek duyulmamış yong-gyun kim.
  • 30 aralık 2005 tarihinden itibaren ülkemizde gösterime girecek olan yong gyun kimimzalı güney kore yapimi film

    detaylı bilgi için

    http://imdb.com/title/tt0468683/

    http://www.sinema.com/…zetbilgiler.aspx?filmid=5778 ziyaret edilebilir.

    ve ayrıca http://www.theredshoes.co.kr/ adresindeki resim de oldukça ilgi çekici.hımm
  • türkiyede kanlı ayakkabı ismiyle oynamaktadır
  • yönetmen sanki "hadi korku filmi klişelerini sıralayayım" demiş ve öyle başlamış filme. filmdeki her öge o kadar tipik ve tanıdık ki..

    * kocasından bi şekilde ayrılan ve yeni bir yaşam kurmak isteyen bir kadın
    * film boyu yaşanacak doğaüstü olaylarda çok büyük rol oynayan, sıyırmaya yüz tutmuş bi çocuk [koridorda manasızca arkası dönük durma sahnesi var tabi ki]
    * olayları tetikleyen bi lokasyonda bulunan yeni taşınılan ev [ki orasından burasından bişeyler çıkmaktadır bu evin]
    * kadının tanıştığı bekar, yakışıklı adam [ki bu adam da kadının aşığı olup aynı zamanda olayı çözmek için uğraşmaktadır, ve çatlak çocuk ögesi aşık adam ögesine ters davranmaktadır bittabi]
    * bir korku ögesi [bu filmde ayakkabı olarak karşımıza çıkarken başka fimlerde cep telefonu, video kasedi, maske vs. kullanıldığını görmüşlüğümüz var]

    tüm bunların dışında, olay örgüsü sürprizli olmaya çalışmış, yer yer başarmış da.. o kadar ki, katili en beklenmedik kişi çıkaralım diye kasım kasım kasmışlar.. korkuttuğu anlarsa yazık ki sadece müziğin tempo yükseltmesiyle aniden kapının arkasından çıkan, tavandan dökülen ya da arkadan yaklaşan "böö!" sahnelerinden ibaret..
    dikkat çeken bi ayrıntı olarak da boş metro, metro istasyonu ve sokaklara değinmeden geçemiycem. tamam ıssız olur da, tek bi insan bile mi olmaz be kardeşim. bi de o kimsesiz sessizlikte "tesuuaa, tesuaa" "maaa, maaaa" çığlıkları öyle yankılanıyo ki, insan korkmaya falan odaklanamıyo..
  • andersen'in* bir masalından uyarlanmış, türünün meraklılarının hoşuna gidecek* bir korku filmi. senaryo biraz zorlama olsa da, görüntülere özenildiği belli. ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, kore dilinin tonlaması (bu kulaklarla birleşince) kesinlikle sinir bozucu atmosfere sağlam bir katkıda bulunuyor.
  • --- spoiler ---
    filmde en çok kullanılan kelime "tesu"dur..(küçük korkunç kızın adı)
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    bunun dışında :

    * bu kadın nasıl oluyor da oki oluyordur?hani oki 1944'lerde yaşamıştı??
    * hangi kendini bilmez densiz o reklamlarda kullanılan fotoğrafı ve hangi amaçla çekmiştir?
    * küçük kızın ölüleri görme yeteneği mi vardır?
    * bu uzak doğulular neden kasvetli ortamlarda yemek yemeye ve hatta yaşamaya çok meraklılar?

    amma velakin:

    * uzak doğu sinemasında ilk kez neşeli ve az da olsa hayat dolu bir karakter gördük, gözümüz gönlümüz açıldı..(adını hatırlayamadım..hani şu asıl kadının sevgilisi olan herif..)
    --- spoiler ---
  • başroldeki hatun tesu diye bağırdıkça ağzının ortasına iki tane patlatma isteğiyle dolunan film. filmden sonra "lan bi gidin" den başka birşey dememekle beraber, uzakdoğu sinemasının biraz ilerlemesi temennimizdir.
  • izledikten sonra metroda bulduğum pembe harley davidson'lardan koşarak uzaklaşmama neden olmuş film.*
  • vasat bir film. napsak da butun korku ogelerini bir filmde toplasak diyerek kasilmis. buyuk bir sabirla sonuna kadar izledim filmi. mezar acilip da oldurulen kiz bulundugu an iyi bari burada biter, dedim vakit gecirdik ancak film bitmedi ve bitmedigi gibi ne kadar klise varsa bunlari kombo haline getirerek son 10 dakikaya sigdirmaya calisti ki oeh dedirtti ve izledigine pisman ettirdi. (bkz: konusamiyorum)
  • değişik bir numarası yok filmin. bildiğimiz uzakdoğu korku filmlerinden biri. bu sefer başrolde en lanetlisinden bir çift pabuç yer alıyor. kocasından boşanıp kızıyla beraber yıkılmadım ayaktayım modunda bir hatun, buna yavsayan yakışıklı(çekik göz standartlarında) bekar er kişi, bir adet abuk sabuk konusan yaslı deli bayan, yüzü gözü saçla örtülü pis bakışlı kız.. herşey bilindik tamam ama filmin sorunu klişe mılişe değil. bu pabuçların hikayesi çok salak, sonunda da çok aptalca bağlanıyor olaylar birbirine. insan filmin sonu gelirken heyecanlanır, acep nolcak diye merak eder demi, ben bunda film ilerledikçe sıkıldımda sıkıldım.. ayrıca çocukta ne sinirdi öyle, karıda bir okadar uyuz. ulan filmin yarısında ana kız didişti durdu; giyyme o ayakkabıyı o benimmm.. çat pat.
    aslında bildiğimiz uzakdoğu korku filmlerinden biri demekte yanlış oldu buna. benim bildiğim çekik gözlüler sessiz sedasız bile insanın altına sıçtırırken, bu filmde böö diye çıkıveren şeyler, rın rınn müzik, efekt mefekt her bi şey var ama diğerleri gibi korkutamadı ne yazık ki..
hesabın var mı? giriş yap