• vicdan kelimesine karşılık olarak önerilen 3 kelimeden biridir.
    arapça bir kelime olan vicdan, bulmak anlamına gelen vecede* fiilinden türemiştir ve insanın içinde bulduğu şey anlamına gelir. bunun türkçe karşılığı ise bulunç olarak türetilmiştir.

    bir de bulunç'un kayıp ikiz kardeşi vardır: bilinç.***
    vicdan'ın ingilizce karşılığı olan conscience ele alınmıştır bu defa. bu kelime de latince con yani with ve bilmek anlamına gelen scire'den türetilmiştir. tam da bilinç anlamına gelmektedir.
    gelgelelim vicdan kardeşimiz bu karşılığı kendini bilmek anlamına gelen şuur'a kaptırmış, dile kullanışlı bir kelime kazandırmıştır.

    vicdan için önerilen üçüncü karşılık ise duyunçtur.*
    bu da vicdan'ın fransızcadan ithal bir diğer ingilizce karşılığı scrupledan türetilmiş olabilir. zira kendisi rahatsız olmak, kendini kötü hissetmek anlamına gelmektedir. hissetmenin karşılığı olan duymak fiilinden bir kelime daha türetilmiş.
    ve evet, bu da tutmamış.
  • (bkz: bilinç)
  • ne korkunç bir kulunç olduğunu ancak yaşayanın anlayabileceği ağır bir yüktür bulunç.
  • kişinin kendi eylemlerini, niyetlerini ahlaki olarak iyi veya kötü bulması, bir yere oturtması ve aynı zamanda iyiyi, doğruyu yapma kıyaslamasında, iyinin öne geçmesi hali. vicdan. bilimine bulunçbilim denir.

    bulunç kavramının, insanın vicdanının, türk mitolojisi'nde sahip olduğu kişi ile konuştuğu görülür.

    bu şekilde konuşan bulunç, artık duyunç adını almıştır. duyulur çünkü... günümüzde vicdanın sesi dediğimiz şey işte budur. vicdan, aranılır, bulunur. kişi doğru yola girer. bu "bulunmak" da bul kökündendir ve bulunan şey yani vicdan olur. aranırsa, bulunur bulunç!

    eski altay dilinde "bul" kökü kazımak anlamı da taşır. kazıya kazıya bulunur bazen vicdan, bulunç... zordur.
  • insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisi...

    rousseau'ya göre bulunç, tanrısal bir içgüdüdür.
  • insanın görgü ve bilgileriyle kendini yargılama yetisi.

    metafizik anlayış, onun doğuştan varolduğunu ileri sürer, diyalektik anlayışa göreyse insanın içinde bulunduğu toplumsal koşullarla belirlenmiş görgü ve bilgisinin sonucudur. sözcüğün etimolojik anlamı bile bulunç’un, bir doğuş ya da tanrı işi değil, bir bilinç işi olduğunu açıklar. fransızca ve italyancada bilinç ve bulunç aynı sözcükle dile getirilir.
  • (bkz: süperego)

    türk halk söyleninde sokratik daimon'a benzeyen ama iki yönlü olduğu nispette ondan ayrılan mitik kavram. öyle ki tanrının istemesi içimizde yankılandığında buna vicdanın sesi deriz (malum oldu ya da vahiy oldu da deriz) ama bizim istememiz (dua, yakarış vs) tanrının içinde yankılandığında buna bir ad vermeyiz. çünkü irade ettiğimiz, murad ettiğimiz ancak erişildiğinde anlam kazanır, murada erdik deriz. tanrı güç kuvvet verdi, dualarımız kabul oldu, deriz. yani vicdanın sesine kulak vermek ihtiyari olarak bizim elimizde iken, duaya karşılık vermek "ötekiyle" ilişkilidir.

    bulmak, kazmak, kazımak da demek. ama freudyen anlamda "öküzün altında buzağı aramak" gibi. yani olmadık şeylerden olmadık sonuçlar çıkarmak ve onları buyruk ya da farz haline getirmek. bir nevi kategorik imperatifleştirmek. belki de tüm yasalılığın/töreliliğin kökeni kendi dilememizin tanrının dilemesine evrilmesinden başka bir şey değildir.
hesabın var mı? giriş yap