• mehmet rauf'un 1910'da yayınlanmış romanı.
    konusu şöyle imiş; roman kahramanı birlikte yaşadığı zambak adındaki kadının daha önce sevişme teklifini geri çeviren erkek düşmanı naciye adlı kadının dostu olduğunu öğrenince, bir tuzak hazırlayıp ona sahip olmayı düşünür ve zambak'ın yardımıyla bunu başarır.
  • aslı "bir zambakın hikayesi" değil, "bir zanbağın hikâyesi" olan, zamanında imzasız yayımlanmış erotik/pornografik hikaye. tarih ve toplum dergisinin 2001 nisan sayında bu hikayenin bir transkripsiyonu, yavuz selim karakışla'nın hikayenin önüne yazdığı "osmanlı imparatorluğu'nda müstehcenlik tartışmaları ve bir zanbağın hikâyesi" başlıklı kısa makaleyle birlikte yayımlanmıştır. yavuz selim karakışla'nın dediğine göre zanbak, kadın cinsel organını çağrıştırdığı için mehmet raûf kitabına bu adı koymuştur. kitap, zamanında iki baskı yapar ama yayımlanmasından kısa bir süre sonra meclis-i vükelâ tarafından matbuat ve matbaalar kanunu hükümleri gereği ahlaka aykırı bulunarak toplatılır. mehmet raûf divan-ı harb-i örfi'ye çıkartılır ve sekiz ay hapse mahkum olur, askerlikten de çıkartılır.
  • sel yayıncılık ın cin'sel' kitaplar serisinin 1 no lu kitabıdır.
    "başlamadan evvel" bölümünde yazar bu kitabı hayatı hakkıyla yaşamış, sevmiş sevilmiş adamlara yazdığını itiraf etmiştir. "sevme ve sevilme"den kastın ise tinsel aşktan ziyade cinsel aşk olduğu birkaç sayfa içinde anlaşılmaktadır. bu nedenle yazarın genç kızlara, aile validelerine ve "kadınlar kadar namus paranoyasına ve fanatikliğine sahip olanlara" tavsiyesi şayet yanlışlıkla kitap ellerine geçerse okumamalarıdır. bu açıklamalara rağmen okuyacak kadar merak delisi olanların ise şikayete hakkı olmadığı uyarısını yaparak bir nevi "kaybolan eşyalarınızdan müessesemiz sorumlu değildir" kaydını koymuştur.

    edebi açıdan özellikli olduğu söylenemese de, döneminde "yarı pornografik" nitelemesiyle mehmet rauf un başını yakan kitabın bugün de bir kısım zevat tarafından yarı hatta tam pornografik olarak nitelenebileceği görülmektedir. zira yazar kelimelerini sakınmamıştır. bu durum da, kitabın mehmet rauf un biyografilerinde eserleri içinde sayılmamasının "haksız" bir gerekçesi olsa gerektir.

    "zambak"ina bekaret in ne olduğunu öğrettiği bölümde ilkel komünal toplumlara kadar inerek "...erkekler güçlü olduklarından, 'hakimiyet güçlü olanındır' maddesinin mecburiyetle kadınlar da esarete katlandılar... genç kızlara istese de istemese de dayatılan kanun bekaret kanunu, kadınlara dayatılan kanun ise sadakat kanunu oldu. yani o zamanın erkekleri kadınları istedikleri gibi kullanmak için genç kızları bakir ve kadınları sadık kalmaya mecbur ettiler. erkekler kadınlara bu kanunları telkin ederken kendi bencilliklerinin bir neticesi olarak, kendi ihtiraslarını özgürce doyuma ulaştırma hakkını istedikleri gibi korumuslardı; fakat düşünmemişlerdi ki böyle yaparken, yani kendi ihtiraslarını serbestçe doyuma ulaştırırken, kadınları da onlar için belirlenmiş olan vazifeden harice çıkaracaklar. işte, kendi selametlerini unutarak erkekleri mutlu etmeye kalkan kadınlar gayet acı bir ders olmak üzere, utançtan başka bir şey bulamadılar" açıklamasıyla son derece feminist bir tavir sergilemistir. ve fakat öyküsünün final kısmında da erkeklerden nefret eden bir "sevici"ye kadın bedeninden ne kadar zevk alırsa alsın eksik kalacağını da kendine yalvarta yalvarta öğretmiştir!.

    öykünün mehmet rauf un özel hayatına da ilginç etkileri olmuştur. şöyle ki, cezaevinde yatsa ve meslekten ihraç edilse de zamanında çok satan zambak hikayesi sayesinde hayli para kazanmıştır. hatta, mehmet rauf un bu kitabini okuyan izmirli bir hanim mektup yazmak suretiyle yazara ulasmis ve tanisip evlenmislerdir. ancak, kitapta okuduklarindan sonra muhayyilesinin de etkisiyle olsa gerek, beklentisi yuksek olan hanimefendi, evliliginde bekledigini bulamamis olacak ki bu birliktelik fazla uzun surmemis ve bosanma ile noktalanmistir.` : yakup kadri karaosmanoğlu`` : gençlik ve edebiyat hatıraları`
  • mehmet rauf'un deyimiyle tercüme ve telif bir eserdir. kitabın kimin eserinden uyarlandığına yönelik tartışmalar vardır. ömer türkeş oscar wilde'ın lady violette'in aşığı adlı eserden uyarlandığını söyler. senem timuroğlu ise kitabın 1883'de yayınlanan alexandre dumas-pére' e ve belçikalı bir kadın yazar olan marquise mannoury d'ector'a ait olduğunu söyler.
    bütün bunlar ve daha fazlası ise pasaj'ın son sayısında öykü terzioğlu'nun " bir zanbağın hikayesi ve le roman de violette'de cinsel kimlik ve ilişkilerin kurgulanışı" adlı yazısında.
  • (bkz: kaymak tabagi)
  • (bkz: adult content)
  • (bkz: konulu porno)
  • kitabın 231 adetlik özel bir basımı da mevcut. bildiğim kadarıyla sel yayıncılık kitabı bu özel baskıdan sonra yayınladı.
  • ilk kez bu tarz ile karşılaşan şahsımı oldukça derin düşüncelere sevk eden ve 'fazlasıyla' erotik betimlemeler içeren eserdir.
  • mehmet rauf’un hayal gücüne (?) şaşırmamı sağlayan öyküsüdür. kitabın sonunda aklıma uğur gürsoy’un dünyadaki tüm olasılıkların toplamı karikatürü gelmiştir.
hesabın var mı? giriş yap