aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • iggy pop'tan the passanger'ı güzel coverlayan grup
  • bauhaus 1978'de northhampton'da kurulmus post punk, ve gothic rock diye sınıflandırabilecegimiz müzik icra eden harika bir grup. isimlerini alman sanatı olan bauhaus'dan almışlar, ayrıca albüm kapaklarında bu sanatın orneklerini kullanmışlar. grup üyeleri vokal'de peter murphy, klavye, saksafon ve gitarda david ash, bas gitar ve klavyede david j , davulda ise kevin haskins'den olusmakta.
    ayrıca bauhaus 1919 diye bir grup daha var bu isimle hatta bauhaus da isimlerini ondan almışlar ama içlerinde en sürekli ve etkili olanları 1978 cıkıslı, leziz bauhaus grubu.
    grubun kurulusu üyelerinin arkadaslıklarına dayanıyor, her biri farklı bir grupta uzun süreli olmayan işler yapıyorlar ve sonra aralarına dısarıdan peter murphy'nin (esas adam) katılmasıyla bela lugosi is dead adlı müthiş şarkıyı ortaya cıkarıyorlar. sarkı uk chart'larına giremese de ara ara sallıyor ve bauhaus'un adını duyurabiliyor. bence grubun bu kadar yer altında kalması sanssızlık. zira television'ın yere göğe sıgrılamayan, bir devrim sayılan marquee moon'unu alıp bas üstüne koyarken, stranglers'dan golden brown'ı eskitirken bauhaus'un all we ever wanted'ını, passion of lovers'ını, bela lugosi'sini marş yapmamak haksızlık. yine de sansızlık diyip gecelim buraları.
    grup beraberken dort albüm cıkarmış. 1980 yılında 4ad'den (pixies'in muzik sirketi), in the flat field, 1981'de mask, 1982'de beggars banquet'den the sky's gone out, 1983'de burning from the inside albümlerini cıkarmışlar.

    sahsı fikrimce bauhaus'a gothic rock tarzını yakıstırmak biraz fazla kasvetli geldi, post punk demek ise cok havalı durur, zira müzikleri daha vintage. joy division sevemeyen bir insan olarak orada aradıgım kasveti bauhaus'da bulmusken wire'in midi'lerine 5 sarkıdan fazla tahammul edemezken bauhaus'un yerli yerince kullanılmış midi'lerinde, dub'larında huzur buldum diyebilirim. karanlık, melodik, kaliteli, naif bir müzikleri var.
    özetle stranglers, wire ve joy division'dan ortaya karısık diyebiliriz bu northampton'lu mükemmel gruba.
  • öyle şarkıları vardır ki bu grubun bir motor çalışıyor hissiyatı yaratır. motor melodik melodik çalışır durur, o mekaniklik kendini öylesine ortaya çıkarır ki organik olmanın tadına varırsınız**.. canlı olmak, otonom olmamak hoşa gider, bu bakımdan mekaniği vital olandan ayırır bu grub kati surette.

    press the eject and give me the tape ve crackle albümleri*bi takım ortak şarkıları içerse de özünü verir bauhaus grubunun dinleyene. bauhaus ruhunu yaşarsınız bu albümler biterse.

    iş makinalarının o dolu dolu ritmini düşünün, asfalt delen makinaları ya da greyderleri falan . ne kadar korkunç, ürkütücü şekilleri vardır mesela bunların , çıkardıkları sesler de keza, sabah sabah hiç çekilmeyen seslerdendir .. bauhaus bu sesleri alıp şekil veriyor sanki, kompoze ediyor türlü çeşitli makina seslerini . perküsyon her daim hakim arka planda hatta çoğu zaman önplanda .. peter ın sesi çok derinden, makineleri bastımak istercesine, insan gücünü, tahakkümnünü hatırlatırcasına girer, ve bastırır da bazen .. ama bastırsa da bastırmasa da o cansızlık ve otomatiklik - seri üretim halini - hissetmemek mümkün değil .. asıl bauhaus la bağlantıda da burdan kaynaklanıyor .. bauhaus un üretim şeklinin müzik endüstrisine uyarlanmış halidir bauhaus.. çok önemlli bi gruptur taparım şahsen ..

    mesela çok belirgin motiflerinden biri şarkılarının bozulmasıdır .. yavaş yavaş ısınan ve gittikçe daha hızlı çalışan makina çok ısınır şarkının sonunda, ve gıcırtılar-vıyıltılar eşliğinde tekleyerek söner .. ve aynı anda hem trans halinden çıkarsınız hem de sanki özgür kalırsınız üç beş saniye.. tabi şarkıyı bi daha açmamak eğer yapıcak bi işiniz yoksa pek bi zordur.. double dare i 7 8 defa ardarda dinlediğimi hatırlıyorum ve bıkmadığımı halen .. bi stygmata martyn ve bela lugosi s dead ya da passion of flowers ve niceleri de aynı kategoridedir , fakatlakin yavaş çalışan makina örneği olarak hollow hills i verebilirim pekala ya da yine kategoridışı tuttuğum mask de güldürür insanın yüzünü..

    aman eksik olmasın p.listlerden bauhaus unuz diyerek giriyorum "şantiye" ye gecegece..
  • bela lugosi's dead'i yapmış adamlar. ancak bauhaus ile ilk bağlantınız bu değilse, grubun ilk single'ı olması ve goth rock'ı oluşturması dışında, aslında daha tutulacakları bulunduğundan çok dinlenilen olmayabilir.

    in the flat field tek başına, bir debut albüm olarak bile yeterliyken, mask de diğerleri de işi sağlama almıştır sanki.

    peter murphy'nin biraz ölüce sesi, o soğuk hali, arkada sanat hissettiren garip ses geçişleri, gerilimi... ve evet, o gerilimi... gerilimin müziği derken. goth rock olarak anılmasından bağımsızca, post punk olarak adlandırılanlar arasında belki de en deneysel grup gelir bauhaus.

    ister istemez saygı duyulur.
  • bauhaus adını 1920'lerdeki alman bauhaus sanat akımından almış bir proto-goth grubuduydu.80'lerde kurulmuş,hollow hills ve bela lugosi's dead şarkılarıyla ünlü bauhaus'un zamanlarının çok ötesinde bir sound'ları vardı.yaptıkları müzik çok yavaş ve gergin olabiliyordu.bazen dinlenildiğinde insana ölümün soğukluğunu,toprağın üzerindeki yoğun sisi hissettiren;ağaçların sonbahardan sararmış yapraklarının hışırtısını duymanızı sağlayabilen bir gruptu bauhaus.
    (bkz: she's in parties)
  • sadece (bkz: mirror remains) adlı inanılmaz parçayı bize verdikleri için bile saygıyı ve gönülden bir sevgiyi hakederler.

    ayrıca bir (bkz: joe strummer was born in ankara) durumu da vardır, çünkü grubun vokalisti (bkz: peter murphy), 1982 senesinde istanbul'lu koreograf (bkz: beyhan murphy) ile evlenmiştir ve hurihan ile adem adlarında iki çocukları vardır.
  • post punk aleminin bence en iyi basçısı david j sayesinde kim bilir benim gibi nicelerini bas çalmaya başlatmış gruptur. basının sesini nerde duysam tanırım. genelde fretless precision baslar çalar. kendisinin wannabe'siyim.

    hangi pedalları kullandığını çok araştırmıştım. pek bir bilgiye ulaşamadım, ayrıntısını bilen varsa mesajınızı beklerim.
hesabın var mı? giriş yap