• ludwig mies van der rohe tarafindan design'i yapilmistir.
    (bkz: x based frniture)
  • (bkz: mies van der rohe)
    (bkz: bauhaus)
    (bkz: less is more)*

    yukarıdaki bakalımlar, dönemin zeitgeistına dair bir şeyler kapmamıza yardımcı olduktan sonra, sandalyeyi tarif edelim:
    metal (paslanmaz çelik) bir iskelet üstüne font ve sırt minderinden oluşan bir sandalyedir. "mies van der rohe chair" olarak da bilinir. kolçaksızdır. metal iskelet bir deforme "c" harfi gibidir. bacak olarak çalışan kısmı ile sirt minderini tutan kısmı çapraz olarak geçer.
    yere yakın (alçak) bir sandalyedir. font ve sırt minderlerinde çok ve çeşitli malzemeler (hasır, deri, kumaş) denenmiştir; ancak yanılmıyorsam orijinali beyaz deridir. üretim hakkı vitra'dadır.
  • efendim ürünün ismine sığınarak atıyorum, mies sandalyeyi ünlü barselona pavyonu'nda kullanmıştır ilk olarak.
  • zeitgeistin gazini alip, pratikte tam tersinin uygulandigi bir tasarimdir. zira yapim teknigi olarak -en azindan ilk uretildiginde- x birlesimli celik kismi da, kesilmis kare parcalardan olusan deri kismi da mevcut makinalarla uretilemeyip tek tek elde uretilmistir. bir de kardes ottoman'i vardir.
  • mvdr, sandalyenin zor bir obje olduğunu vurgular, herhangi bir saldalye tasarımında sonsuz olasılık ve birçok problemin ortaya çıkabileceğini belirtir. sandalyenin hafif, sağlam ve bir o kadar da rahat olması gerektiğini bütün bu şartları sağlayan iyi bir sandalyeyi tasarlamanın bazen bir gökdelen tasarlamaktan daha zor bir iş olabileceğini söyler.

    mvdr, mimari tasarım ile mobilya tasarımın birbirine yakın şeyler olduğunu, ana prensiplerin, problemlerin, hatta malzemelerin bir gökdeleninkiyle aynı olduğunu belirtir.

    1929'ta , mvdr, alman hükümeti tarafından, barselona'da yapılacak dünya fuarı* için bir alman pavyonu* tasarlaması için görevlendirilir. mimarlık tarihine geçecek oldukça zarif, strüktürün sağladığı akıcı bir boşluğa şekil vermiş böyle bir binanın gereksinimi duyduğu mobilyalar da daha önce hiç üretilmemiş kendine özgü olmalıydı, mvdr'nin cevabı barcelona chair oldu.

    mvdr, bu zarif, ve önemli sandalyenin*sıradan bir toplantı için kullanılmayacağını aksine, hükümetin, krallar, diktatörler ve büyükelçileri ağırlayacağı bir devlet binasının mobilyası olduğu için görünümün de mükemmel ve zengin olması gerektiğini söyler. tasarlanacak bu sandalyenin adeta, anıtımsı bir havası olması gerektiğini de vurgulayan mvdr, bu koşullar altında herhangi bir mutfak sandalyesinden farklı birşey olması gerektiğine de dikkati çeker.

    sandalyenin başarısı bir bakıma kullanılan malzemelerin seçimine de bağlıydı. mvdr, döşemelerde en iyi kalite oğlak derisini kullanmıştır. barcelona chair'i oluşturan çelik, kayış, deri tercihinin mies van der rohe'nin kendisi, hatalı bir tercih olduğunu belirtir, ve devam eder. ''benim fikrim'' der mvdr, ''çeliğin elastisitesini kullanıp üzerine oturan kişinin ağırlığı arttıkça ayaklarının arasının açılmasını ve sırt dayanağının daha da geriye gitmesini sağlayarak oturulan kısmın yaylanıp alçalmasını sağlamaktı.'' ''fakat konstrüksiyonu çelikten yaptığımızda, öngördüğümüz yaylanma gerçekleşmedi. tasarımın gereklerine cevap veremeyecek kadar rijitti.'' ''bütün bu olumsuzluklara rağmen, krom kaplama çelik konstrüksiyon deri minder altına en iyi giden çözüm olduğuna gördük.'' der mvdr

    müşterilerin, binalarıyla uyumlu mobilyalar talep etmeleri, şimdiye kadar başkasında olmayan sandalyeler istemeleri, mvdr'nin mobilya tasarımıyla yakından ilgilenmesine neden olmuş

    mvdr, 1950 yılında sandalyenin orijinal halini iyileştirme kararı aldı. çelik endüstrisinin gelişmesiyle, sandalyenin konstrüksiyonunda paslanmaz çelik kullanıp, kaynakla birleştirilmiş yekpare paslanmaz çelik çerçeveyi, bir önceki çelik kontrüksiyonla değiştirdi. ve 20 yıl önce hayalini kurduğu esnekliği ve yaylanmayı ve de kusursuz güzelliği aynı anda başarmış oldu. ayakların, kesintisiz akıcı çizgisi, ayrılmayacak kadar mukavemete sahip özel bir çelik alaşımı sayesinde, daha önceki tasarımda kullanılan ek güçlendiricilere ve kaynaklara olan ihtiyacı ortadan kaldırmış. çerçeve elle cilalanıp parlatılarak kusursuz ayna etkisi verilmiş.

    artık seri üretime geçen barcelona chair, sadece doğal ve iyi kalitede taba rengi, ve siyah deri kullanıldı. oturulan alt kısım ve sırtın dayandığı deri döşeme, 40 farklı şekilde kesilmiş panel ile desteklenerek şekillerindirilmiş. bu paneller, el dikimiş ince deri kayışlarla sabitlenmiş. içi süngerle doldurulmuş döşeme, kullanılan ince deri şeritler kenar fitilleri ile desteklenmiş.
    1960'lardaki 1000 usd'lik yüksek fiyatına karşın, şatışı rakamı 1956 yilindaki satış rakamının 3 katına ulaşmıştır.

    bu sandalye ya da koltuk, mies'i acımasızca eleştirenler için kullanılıp durdu. öyle ki, dünyanın en ünlü mimarı olarak tanınan biri, o dönemde, mimari eserleri kadar takdir görmeyen bu el yapımı, sandalyenin, mies'in uslubu olan kitlesel üretim, ileri teknoloji kullanımı, ve modüler görünüm ile çeliştiğini belirtiyorlardı. bunu en iyi ortaya koyan da sandalyenin fiyatıydı. mies ise bunlara aldırış etmedi ve bildiği şeyden şaşmadı, barcelona char'in bir statü sembolü haline gelmesini sağladı. akılcı tasarımı, sandalyenin bir oturma fonksiyonu dışında heykelimsi bir şeye bürünmesini, otellerin lobby salonlarında bir çift kauçuk bitkisi ile arzu edilen bir tasarım objesi haline gelmesini sağladı.
    bugün barcelona chair, malzemenin, ustalığın ve tasarımın, büyük bir başarıyla buluşmasını simgeleyen bir nesne olarak dünyanın 30 farklı ülkesinde knoll associates lisans'ıyla üretilmekte.*

    http://member.melbpc.org.au/…kaso/barcelona0001.jpg
  • (bkz: knoll)
  • orijinalinden çok daha güzel bir kopyasına sahip olduğum ve kolçakları sayesinde* koltuk-sandalye olarak kullandığım, bir kış günü* inceden kar yağarken yol kenarında görüp* aldığım, dizaynına kurban sandalye. daha önce bazı mimarlık ofislerinde ve özel muayenehanelerin bekleme salonlarında rastlamıştım kendilerine. kısmetimde böyle bir sandelyeye sahip olmak da varmış arkadaş.

    buralarda* bir adet vardır. ikinci el eşyaların bit pazarlarında* satıldığı gibi, bit pazarına gitmeyenler evlerinin önüne eski eşyaları bırakırlar. bu eşyaların üzerine de "für geschenke" yani hediye için: hediyem olsun size alın bakalım, manasına gelen bir not bırakırlar. özellikle öğrenci nüfusunun yoğun olduğu şehirlerde, bu tür kullanılmış eski eşyaları elden çıkartmalara sıklıkla rastlanır.

    böyle çok eşyaya rast geldim ama bu sandalye gibisi olmaz, olamaz. üzerinde en ufak hasarı bile yoktu. sandalyeyi görmemle birlikte, tüm pencereleri açık olan eve (evin duvarlar boyanmış, koku çıksın diye pencereler açık) şöyle bir göz attım. ooo yeni eşyalar da alınmış. dışarda duran sandalyenin yanında da referans niteliğinde bir dolu daha eşya duruyor. ama onlardan işime yarayan bişey çıkmadı*. sandalyenin üzerine de inceden kar yağıyor*. sandalyeyi kaptığım gibi minicik evimin baş köşesine buyur ettim. o gün bu gündür hiç ayrılmayız.

    büyük bir sevinç ile böye durumlara alışık olmayan arkadaşlara anlattım meseleyi sonradan. hep bir ağızdan bana dedikleri tek şey: "e çalmışsın sen resmen, adamlar sandalyeyi geçici bir süre dışarı koymuşlardır ev dandini diye. sen de kalk götür, çakal seni." diye.

    yok yok olmaz öyle şey. lan yoksa ?! hiç beni alakadar etmez valla. ne cillop bisikletler el değiştiriyor bu yolla bilink mi. hatta mis gibi sütçü modeli bisikletimi vermiştim ben de birine. neyse şüphelerime yenilip durumu anlattığım alman ev arkadaşım ise "bırak düdükler* çok zengin zaten. habire de eşya değiştirirler." oldu.

    wauw yaşasın !
  • trt1 in yeni imajıyla reklam girişlerinde kullandığı sandaliye, ya da koltuk, karar veremedim.
  • mudo'da çakması satılıyor valla. mudo bunu eames lounge chair için de yaptıydı. sitesinde artık yok eames olanı. belki outletlerinde falan.
hesabın var mı? giriş yap