• gözünün üstünde neyin olduğunu arayarak girişmek için zemin yaratmak

    (bkz: bahane bulmak)
  • (ara: bahane)
  • hayır demeyi beceremeyen insanların en büyük meşgalesi...
  • en yaygını işe geç kalındığı zaman yapılandır. bunun dışında sevimsiz bir ortamdan sıvışmak, sevmediğin bir insanı atlatmak için de yapıldığı görülür. ama en fenası ortada hiç seper yokken, aslında konuşmadığın, konuşmaman gereken bir insanla konuşmak için bunu kullanmak. hayır sonra pişman olunuyor ben uyarayım da.
  • bahane nasil aranir anlatayim. ılginc bir hikaye:

    12 yildir tanidigim son yillarda da öncekinden daha yakin oldugun bir arkadasim vardi, üniversiteden tanisiyorduk. severdim gercekten, sempatik bulmusumdur hep. sempatik, iyi niyetli ve herkes icin iyi niyetli görürdüm. yalanci, antipatik davrandigina rastlamadim. bana kirici bisey söyledigi de olmazdi. konusabiliyorduk. ayni bölümdeydik, derslerle ilgili konusucak seyler oluyordu zaten.
    ıs hayatimiz baslayinca bir sekilde gün icinde maillesmeye basladik. gittikce daha sik maillestik. o isten ayrilinca maillesemiyorduk, haberlesmiyor ve görüsmüyorduk da. sonra yeni isle beraber yine görüsmeye basliyorduk. her gün bir kac mail, carsaf carsaf yazilar. ne derdimiz vardi ki o kadar konusacak? kisa bir isten kacis oluyordu yazismak. ıs ortami disindan biri ile konusmak oluyordu. bu kadar yazismaya karsin yilda bir kac kez ancak bir araya gelip biseyler yiyip iciyorduk. sonra herkes yine evine. bir kez bir tur sirketiyle abant'a gittigimizi bilirim. hayatinda sevgilisi olmadigi tek zaman dilimine denk gelir. ne konsere gittik beraber, ne sarki söyledik, eglendik. hep ama hep bir yazismali sohbetimiz vardi. ınsan zamanla güveniyor, alisiyor, sevgisi de artiyor.
    baska arkadaslarimla bir sürü aktivite yaparken, gezer dolasirken, birbirimize birlikte olalim yeter diye zaman uydudurken, bu arkadasimla bir türlü zaman konusunda uyusamiyorduk. hep bir takim isleri cikiyor bir bahanesi oluyordu. zaten kendisinin birsey organize etme, birsey dusunme huyu yoktur. bana diil baskalarina karsi da. su kisinin dogumgününde bir hediye alip kapisini caliyim diye birsey düsünmez. hep kendisine sevgi bekler.
    bu kadar alismisim konusmaya, bir kac ay önce diger arkadaslarimin birinin isle ilgili yaptigi yorumu sacma buldugumu, o andaki durumun beni siktigini söyledim. halbuki kendisi de söylerdi, is konusmak istemiyorum diye. benimki onu onaylamakti. diger arkadasima laflar etti, savundum öyle dusunmuyorum dedim. arkadasimin karisi icin sacinin renginden tirnagina kadar demedigi kalmadi. ben de benim icin önemli degil dedim sac rengi. o kadin da öyledir. benim icin arkadasim önemli. efendim böyle söyledigim iki söz gün geldi sonunda bana "sen arkadaslarinin arkasindan konusuyorsun" "sevmedigin insanlarla arkadaslik ediyorsun" "arkadaslarin arasinda seni en cok seven benim, görmüyorsun, digerleri ile arkadasligini sürdürmek icin hep sen ugrasiyorsun" formatlarinda bana geri döndü. ve benim baskalari ile ilgili, iceriginde hic bir yalan olmayan, "sevmiyorum" imasinda bulunmadigim arkadaslarimla iliskilerim yalan iliski oldu. ve bundan dolayi beni "dedikoducu" ilan edip demedigini birakmadi. arkadasligimiz da böyle bitti.
    kendisinin kocasi, kaynanasi, yakin arkadaslari hakkinda yaptigi yorumlari anlattiklarini ben biliyorum. kirk yil dusunsem benim aklima gelmez esinden bosanan arkadasimizin hatalarini o denli elestirmek. madem ben sucluyum, baskalarini anlatiyorum, o neden bana anlatti diger arkadasimizin yasadiklarini ben hic bilmedigim halde? bana güvendigi icin. ben de ona güvendim, beni rahatsiz eden bir durumu söyledim.
    kimsenin hayatinda var mi karsindaki ile hic anlasamamazlik yasamadigi durum? yok. farkli fikirler olmuyor m? zaman zaman en sevdigimiz canimizi sikmiyor mu? sikiyor. benim de hatam böyle bir zamanda diger arkadaslarimin bana verdigi histen ona bahsetmekmis. bu yüzden dedikoducu olmusum.
    bizim arkadasligimiz zaten kalpte bitmis ki, ona anlattigim seyleri "dedikodu" diye dinlemeye baslamis.
    ıste böyle arkadaslik bitirmeye bahane aramak denir. karsindakini karalamak denir.
    arkadasligimizin bitecegi belliydi. ya o sebepten ya bu sebepten biticekti. sadece vicdan rahatlatici bir sebep sürülemiyordu ortaya. sonunda vicdanini rahat tutucak bahane bulundu.
    cok yakinim, cok severim dedigi arkadaslarindan biri halbuki arkasindan uluorta atip tuttugu kizin dugunune kosa kosa gitmis biri. sevmedigi, sürekli tartistigi, benim gözümün önünde "asla onunla evlenmeyi düsünmüyorum" diyip sonunda yine hakkinda bunlari söyledigi kadinla evlenmis biri. bu insan daha önce laf yetistirmek sureti ile bana da zarar vermistir. onun yanlis davrandigini da konusmusuzdir ama onunla iliskisi suan cok güzel sürüyor, cok mutlu onunla, dügününe uca uca gidiyor, sonra gelip bana sen dedikoducusun diyebiliyor. muhakeme yetenegimi kaybetsem, kendimi, kendi niyetimi bilmesem inanabilirdim.
  • allah'a yaklaşmak için en önemli meselelerden birisidir. hayır yapmaya, gönül almaya, infak etmeye bahane arayan insan, zamanla allah'a yaklaşır. veli olanlar, işte bahane araya araya veli olmuşlardır. münir derman'ın bu konuda bir ses kaydı vardır ki, mutlaka dinlenilmesi gerekir. youtube'a "münir derman bahane arayın" yazıp dinleyebilirsiniz. insanın içini temizleyen ve insanı saflaştıran şey, bahane aramasıdır. zaten veliler de çok amel sahibi oldukları için değil, içlerini temizledikleri için veli olmuşlardır. tatlıcı ali öztaylan vardır mesela yakın dönem allah dostlarından. onunla ilgili yazılanları okursanız bahane aramanın ne demek olduğunu görebilirsiniz.
  • bahane aramayın; açıkca ne istediğinizi söyleyin.

    böylece, çevrenizde sadece gerçekten sizi anlayanlar ve dostlarınız kalacaktır.

    sonuç huzur.
  • asıl amaca ulaşmak için var olmayan şeyleri varmış gibi gösterme durumudur. bunu yapan kişiye teşekkür ediniz zira hayatınızdan çıkartmanız gerektiğini anlamanız için size kendini açık etmiştir.
hesabın var mı? giriş yap