• (bkz: enis batur)
  • apuleius'un ünlü eserinin kabalcı yayınlarından çıkan çiğdem dürüşken çevirisi. bir zamanlar bir nurullah ataç çevirisi vardı ama bu çeviri çok iyi. özellikle de ülkemizde de yunan ve latin klasiklerinin yaşil/kırmızı diziler olarak karşılıklı basımlarının yapıldığını görmek çok hoş oldu. bu baskı da bu bağlamda harika. apuleius'un zevkle okunan eseri hem dönemin büyü anlayışını hem de gizem dinlerini çok güzel anlatıyor.
  • çiğdem dürüşken, eserin önsözünde, bilhassa 4ncü, 6ncı ve 11nci kitaplara vurgu yapar.
  • öyle böyle değil bir hayli müstehcen hikayeler barındıran bir eserdir apuleius'un başkalaşımları.
  • latin edebiyatının önemli isimlerinden lucius apuleius‘un kuşların hislerini deneyimlemek isterken yanlış büyü sonucu eşek olan kahramanı üzerinden anlattığı hikaye.
  • kendisi de haksız bir davadan yargılanmış olan apuleius'un, eşek bedenindeki lucius'un ağzından hukuk sistemini eleştirdiği bölüm unutulmazlar arasındadır.

    "ey ilkel yaratıklar, hatta mahkeme sürüleri, hatta togalı akbabalar (avukatlar), günümüzde bütün hâkimlerin yargılarını para için satmasına neden şaşırdınız? dünya yaratıldığından beri güzellik, tanrılar ile insanlar arasında alınan kararı bozmadı mı zaten? yüce ıuppiter'in (zeus) kararıyla hakem seçilmiş bir köy çobanı (paris), ilk kararını hem kendisinin hem de tüm ırkının yok oluşu pahasına, şehvetin getireceği kazanca satmadı mı? hercules aşkına, şöhreti dünyaları aşan yunan komutanlar arasında bile, hep aynı ünlü çekişme yaşandı durdu: eğitimi ve bilgisi kimselerle kıyaslanmayan palamedes, haksız suçlamalar yüzünden ihanetten hüküm giydiğinde de, sıradan bir savaşçı olan ulixes (odysseus) savaşta gösterdiği cesaretiyle eşsiz bir adam olan aiax'a (aias) tercih edildiğinde de...
    atinalılar tarafından, yani şu keskin zekâlı yasa yapıcılar, şu her türlü bilginin öğreticileri olanlar tarafından yürütülen yargılama, ne tür bir yargılamaydı? tanrısal bir önseziye sahip olan o yaşlı adam, hani delphi tanrısının (apollon) bilgelikte bütün ölümlülerden üstün tuttuğu adam (socrates), son derece çirkin bir hizipçiliğin dalavereleriyle ve kıskançlığıyla oyuna gelmedi mi gençliği bozuyormuş diye? üstelik onları dizginlemeye çalıştığı halde şu uğursuz otun (baldıran) zehirli suyu içirilerek öldürülmedi mi? ama yurttaşların alınlarına sonsuza değin sürecek bir rezaletin damgasını da vurmuş oldu; çünkü bugün bile en seçkin filozoflar onun kutsal okulunu tercih ediyor, mutluluk arayışlarında heyecan içinde onun adıyla yemin ediyor." (çev. çiğdem dürüşken)

    (bkz: socrates aşkına)
    (bkz: tanrım kötü kullarını)
hesabın var mı? giriş yap