bağ
-
bahçenin özgün farsça kökeni bağça sözcüğüymüş. daha dibinde bağ varmış; yani "bağ yeri". türkçe bahça bir ara form oluyor.
"babası bağ bağışlamış, oğlu babasından bir cıngıl üzümü sakınmış..."
belki de seks yani sevişme bir sohbet olduğu ölçüde yola (tarikat) sokucu. orgazm, yani kendinden geçmek daha yüksek olasılıkla yoldan çıkarıcı, bağları bağlantıları koparıcı ve özgürleştirici*, hiçleştirici*. yalnız bilge bedenlerde bundan başka olanakları da var görünüyor, yani illa zındıklaştırıcı olmak zorunda değil.
"din, latince bağlamak anlamındaki "religare" sözcüğünden gelir. şu halde, din sözcüğünün ilk anlamı bağdır. bundan ötürü insanlar arasındaki her bağ, bir dindir." ludwig feuerbach
"meğer polis dairesine kapatmışlar. şimdi kerhaneye atmışlar. rum kızı 'ben yerimi buldum. bağlarda baskın korkusuna gezmektense işte burada namusumla iş yaparım***,' diyormuş." kemal tahir - karılar koğuşu
"ilişkilerini kesme konusunda anlaşmaya vardılar: her bağ bir acı bağı haline gelir, diyordu mr. duffy." james joyce - dubliners (üzücü bir olay*)
(ilk giri tarihi: 3.8.2016)
(bkz: bağlar)
(bkz: üzüm), üzümbağı, asma
(bkz: bağ bıçağı)
(bkz: bağ makası)
(bkz: bağlantı/@ibisile)
(bkz: bağ arası/@ibisile)
(bkz: bağlık bahçelik)
(bkz: palatır)
(bkz: omca)
(bkz: boğum)
(bkz: doğuş)
(bkz: ballık), külleme, yaprak biti, kükürt
(bkz: pornos)
(bkz: naboth)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap