• benzerlerinden ayrı olma durumu. öncelik, imtiyaz gibi anlamlara gelebileceği gibi muafiyet anlamı da mevcuttur.
  • (bkz: o ayrı)
  • (bkz: imtiyaz)
  • uskumrudan biraz küçük iki yanında gri desenleri olan bir balıktır. sırt kısmında dikkat edilmesi gereken küçük dikenler vardır. özellikle renklerine aldanıp, dokunmaya çalışanlar açısından tehlikelidir. cilt üstünde çok kalıcı olmayan duyarsızlık yapar. çiftlik üretimine uygun olmayan bir türdür. (bkz: ayrıcalık çiftliği kurma teknikleri)
  • sıradanlığın içinde, sıradanlığa sığınmadan, ayrıcalık yaratmak... zamansallık etkisi ve hakimiyeti.
  • ferdaniyet.

    "aslında ben memur ya da esnaf olarak nitelendirilmek istemiyordum; biz sanatçıydık. ayrıcalı bir durumda olmalıydık." oğuz atay - korkuyu beklerken (demiryolu hikayecileri bir rüya)

    "devamlılık sadece hayvanlara özgüdür fakat başlangıç, insanın ayrıcalığıdır." carl gustav jung - aspects of the feminine

    "farklı birimler arasında devamlı süren savaş da verimlilik için faydalıydı; çünkü herkes kendi ayrıcalıklarına bağlıydı ve diğerlerinin aylaklık edip bir şeyler aşırmasını engellemeye çalışıyordu." george orwell - paris ve londra'da beş parasız

    (bkz: ayrıcalıklı/@ibisile)
    (bkz: su-be-su)
  • başkasına verilmeyip bir kişiye verilen imtiyaz.
  • amerika'da george floyd'un öldürülmesi ve j.k. rowling'in (maalesef) transfobik tweetleri sonrasında tekrardan tartışıldığını gördüğüm kavram.

    ayrıcalık dendiğinde insanların aklına elinde viskisi purosu, sırtında robdöşambrı olan bir tipleme geldiği için kimse kendi ayrıcalığını kabul etmiyor. white privilege, cis privilege filan dendiğinde anlam veremiyorlar ama tüm bunlar ne yazık ki gerçek. ayrıcalıksız olanların her nefesinde, attığı her adımda hissettiği ama ayrıcalıklı olanın asla anlayamadığı bir gerçek.

    ben pek çok konuda ayrıcalıklı ve pek çok konuda da ayrıcalıksızım. ayrıcalığımın olmadığı konuları fark etmem çok kolay olsa da ayrıcalıklı olduğum konuları fark etmem pek çok insan gibi o kadar kolay olmadı.

    ben bir kadın olarak geceleyin sokakta tek başına rahatça yürüyebilen bir erkek karşısında, orta sınıf bir insan olarak istediği şeylerin yüzde doksanını düşünmeden alabilen bir zengin karşısında, müslümanların çoğunlukta olduğu bir ülkede ateist olarak müslümanların karşısında ayrıcalıksızım ama yine aynı ben,

    - hiçbir zaman kira derdi yaşamamış bir orta sınıf üyesi olarak hayatı geçim sıkıntılarıyla boğuşmakla geçmiş bir insan karşısında ayrıcalıklıyım.
    - doğduğu topraklarda annesinden babasından öğrendiği dili istediği şekilde kullanabilmiş, o dilde eğitim görmüş bir türk olarak ayrıcalıklıyım.
    - "ben bir kadınım" dediğinde annesi-babası tarafından "hayır sen erkeksin" diye baskı görmemiş, sapık muamelesi yapılmamış, çalışabileceği tek yer genelev olmayan bir cis olarak ayrıcalıklıyım.
    - eşiyle aile ziyaretlerine rahatlıkla gidebilen, el ele sokakta dolaşabilen bir hetero olarak ayrıcalıklıyım.

    şimdi aklıma gelmeyen kim bilir ne çok şey vardır da bir çırpıda bunlar geldi aklıma. ve şunu söyleyeyim arkadaşlar, ayrıcalıklı olduğunuzu kabul etmek o kadar da zor değil. ne olur sevgili ayrıcalıklılar, ayrıcalıklısınız dendiği zaman "ne ayrıcalığı ya n'alakası var" demeden önce bir düşünün. doğal olarak sahip olduğunuz şeylerin ne kadar çoğunun bir başkasını örselemek için var olduğunu fark ettiğinizde çok daha rasyonel bakıyorsunuz topluma.
  • koşulsuz verileni, bir yerden sonra koşullar artık katlanılmaz olduğunda mecburen bitebilir.
    görsel
  • ötekilik. ayrımcılığın parlak ambalajlısı. insanı özel hissettiriyor ama güzel hissettirmiyor. güzellik kalabalıkta, yeksenaklıkta, sıradanlıkta. ayrıcalık, diğer ucu ayrımcılık gibi yalnızlığı çağrıştırıyor. belki de bu yüzden soğuk bir kavram, mesafeli, ciddi, neşesiz, çoşkusuz. kalabalığı tercih ederim.
hesabın var mı? giriş yap