• filmin adını aldığı şarkı ishida ayumi tarafından söylenen aruitemo aruitemo daha filmi izlerken aklımda yer etmiştir, uzun uğraşlar sonucunda şarkıyı ve söyleyen kişiyi bulmak fazlasıyla sevindirmiştir. buradan dinlenebilir :
    http://www.youtube.com/watch?v=6dppwvtr4om
  • 45. antalya altın portakal film festivalinde uluslararası bölümde* en iyi yönetmen ödülünü kazanmış filmdir ayrıca.

    (bkz: hirokazu koreeda)
  • 28. uluslararası istanbul film festivali'nde 'bitmeyen yürüyüş' adıyla gösterilmiş film.
  • blue light yokohama ile ilgili trivia'lara bakarken adini sanini ogrendigim film. daha ilk dakikasindan sicak atmosferi icerisine cekiyor. basit ama guclu bir anlatima sahip. film degil sanki gercek insanlarin gunluk hayatlarindan bir kesit izliyorsunuz gibi hissettiriyor. ben de bir iki trivia vereyim filmle ilgili simdi:

    --- spoiler ---

    1) filmde bahsi gecen sari kelebek muhabbeti japon folklorunda bol bulunan bir muhabbet gibi gozukuyor, misal: http://en.wikipedia.org/…iki/the_dream_of_akinosuke
    bu tip masallar uzerine soyle bir kitap var ilgilenenler olursa: http://www.amazon.com/…-japanese-folk/dp/025336812x

    2) sevgililer gununde cikolata verme adetini japon kulturuylu bir miktar ilgilenmis bunyeler zaten bilirler. benim su zamana kadar okudugum bildigim kadariyla, batinin sevgililer gunu anlayisindan biraz daha samimi. kizlar sevgililerine veya hoslandiklari erkeklere hediye falan veriyorlar, bir ay sonra "beyaz gun" dedikleri gunde de erkekler geri hediye veriyorlar hoslaniyorlarsa veya adetten. bir nevi "benim gonlum sende" pasla$masi. bu kismin detayini tam bilmiyorum simdi, geri hediye vermezsen kabalik olarak yorumlanir mi tam arastirmadim. filmde bir sahne var; sushi getiren elemanin karisi taziye yollamis, "aa bu ne almiyoruz taziye artik?" dediklerinde "esim okulda sizin oglanin arka sirasinda otururmus, sevgililer gununde ona cikolata vermis" diyor. yani bu oyle cikolata verdim bitti gitti degil de, "vaktinde sizin oglandan hoslanirmis ama iste kismet" tipi bir durum. orada aslinda gizli sakli bir "oglum yasasaydi neler neler farkli olurdu simdi" tipi bir duygusal katman var.

    --- spoiler ---
  • bu filmde sessiz sakin ilerlerken derin darbeler almak mümkündür.

    seppuku neslinin çocuklarından da bu beklenirdi. aslında japonlar 'duygusuz' değildir. muhtemelen gelenek içinde duygularını gizlemeleri öğütlendiği için bugün hala duygularını gösterirken orantısız kalırlar, o kadar. ne ki bizim için bir açıdan japonların elinden çıkma işlerin çekiciliği, vuruculuğu da buradadır.
  • sari kelebek ile kendini iyiden iyiye hissettiren, hurafelerin, kulturlere ozgu efsanelerin, dilden dile dolasan, derinliklerde beslenen, disa vuruldugunda yalan oldugunu bildigimiz inanclarin nesilden nesile aktariminin etkileyici bir misalinin islendigi japonya yapimi film.

    filmin ingilizce cevirisi olan still walking, nesilden nesile yurumeye devam eden ve inandiriciligini yitirse de vazgecemedigimiz hurafe umutlarin tasvirine isaret ediyor. sayica ufak bir japon ailesinin anlatimi bizi once tokyo, daha sonra japonya ve en sonunda ise dunya insani genellemesine ulastiriyor.
  • uzun zamandır izlemek istediğim; ancak yeni nasiplenebildiğim kore-eda eseri ve kore-eda'nın izlediğim ilk filmi oldu kendileri.

    kendisine birçok festivalden en iyi yönetmen ödülünü getirmiş, babanne hanıma da en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırmış.

    iki baba karakteri üzerinde durulmuş filmde. ilk baba, katılığı ve ketumluğu ile oğlunun da karakteri üzerinde etkisi bulunan ve hala aynı dirayetle, sessizliğini ve katılığını koruyan büyükbaba. diğeri ise, dul ve çocuklu bir kadınla evlenmiş oğul baba. kendi kanından bir çocuğu yok; eşinin oğlunun gönlünü kazanabilmek için, babasından görmediği ve bilmediği bir şey olan sevgiyi göstermeye çalışıyor elinden geldiğince. anne diyor ki, ölenler bir yere gitmezler, senin bir parçan ölen babandan, diğer parçan da benden. çocuk, peki ya ryo, deyiverince, o da zamanla senin bir parçan olacak, diyor; ancak filmde bu öyle bir verilmiş ki, ryo'nun babasını görünce, bu çocuk ne gördü ki ne verecek, diye hüzünlerde debeleniyorsunuz.

    babanne karakteri teyzemizin, iyi ile kötü arasında kıl gibi ince bir çizgide örülmüş.

    kore-eda çok şey anlatmış bu filmde de, biz ne kadarını anlayabildik.

    <<nefret edeceğim biri olmazsa, her şey benim için daha zor olur!>>
  • hersey tekrardan ibarettir. yasam duygular secimler secimsizlikler .... koreeda insanları olayları oldugu gibi anlatmada ustalasmis yonetmendir. diger filmlerinde de oldugu gibi yine hayattan insanlardan bi kesit sunmustur bize. sade huzur verci bi filmdir.
  • hirokazu koreeda'nın kanımca en iyi filmi. nette bulamadığım bir iki filmi dışındaki tüm filmlerini izledim, ki çok fazla filmi yok zaten. en kötü filmi birden canlanan bir şişme bebeği konu edinen air dol. diğerleri ortalama - ortalama üstü filmler. özellikle bu film, still walking, en etkileyici filmi. after the storm'la arka arkaya izleyince bir dizinin yeni bölümünü izlemiş gibi oluyor insan. zira after the storm'daki anne-oğul burada da ana-oğul rollerindeler, ton-atmosfer-müzikler benzer, diyaloglar benzer. ama iki film arasında şöyle bir fark: after the storm'da fazla olay olmazken bu filmin her sahnesinde bir şeyler oluyor. still walking, after the storm'dan daha fazla çatışma içerip aile, ebeveynlik, kültür üzerine daha fazla şey söylüyor.

    merkezde gene bir aile mevcut. her yıl gerçekleştirdikleri reunion'da, yani buluşmada bir araya geliyor aile bireyleri. ortanca oğul üvey oğlu ve eşiyle birlikte ebeveynlerinin evine geliyor. kız kardeşi de çocukları ve eşiyle birlikte katılıyor. her koreeda filmindeki gibi havadan sudan konuşuluyor. fakat havadan sudan sohbetlerin arasına bu ailenin işlevini yitirdiğine dair doneler de veriliyor. mesela dul ve çocuklu bir kadınla evlenen oğlunun bu kararını desteklemeyen babası kadınla aynı masadayken "dul kadınla evlenilmez" gibi bir cümle kuruyor. velhasıl ailede sorun çok. anne-baba en büyük oğullarını yitirmişler ama acıları halen taze, diğer oğluna sevgi gösterilmemiş, seçtiği meslek beğenilmemiş, babasının yüzü film boyunca mahkeme duvarından farksız. bu buluşmada tabii eski defterler açılıyor, zaman zaman mühim tartışmalar yaşanıyor. koreeda aile kurumunu en iyi bu filminde işlemiş.

    film biraz bizim yeşilçam filmlerindeki sıcaklığa da sahip, klasik film cat on a hot tin roof'u da hatırlatmıyor değil. cat on a hot tin roof'ta da aile üyeleri buluşur, ondan sonra eski defterler açılır, aralarında filmin sonuna dek bolca tartışma yaşanırdı. biraz da japon yönetmen y. ozu'nun filmlerini de hatırlatıyor. velhasıl koreeda'nın diğer filmlerinden daha çok sevdim.
hesabın var mı? giriş yap