• osmanlı'da, yüksek devlet görevlisi ermenilere verilen ünvan.
  • "l"si düşmüş amiral.
  • anne nahabedian tarafından canlandırılmıştır.
  • rumlar için phanariotlar neyse ermeniler için de amiralar oydu diyebiliriz bence.
  • ekseriyeti hasköy'de ikamet ederlerdi. kelimenin kökü arapça "emir" den geliyor.
  • alman kamera ve ışık ekipmanları ürecitisi arri'nin alexa serisinin devamı niteliğinde en yeni dijital kamerası.

    http://www.oktotech.com/arri-amira/
  • 3d goruntuleme ve analizde kullanilan bir program. bu program sayesinde cekilen mrı ve ct ler uzerinde iyilestirme zoom in- out, modelleme gibi oynamalar yapilabilmekte, simdilik programa dair bildiklerim bu kadar.. bakalim daha ne marifetleri varmis
  • minassian, ermeni kültürü ve modernleşme, s. 95-96.
    -------------------
    1750'den 1860'a, istanbul'daki ermeni cemaati içinde amira denen zengin kişiler bulunur. bu terim sarrafları ifade eder. fakat sarrafların bütününü nitelemez, zira rum ve yahudi sarraflar da vardır, ayrıca sarrafların servetinde farklı seviyeler görülür. arapça emir kelimesinden türeyen amira unvanı, osmanlı idari veya siyasi hiyerarşisindeki bir rütbeyi, bir yüksek mevkii gösteren resmî bir unvan değil, "ermeni halkı tarafından," 18. yüzyıldan itibaren ve yazılı olmayan kurallara göre, çok büyük birkaç ermeni para babasına verilmiş bir unvandır. sultanların, vezirlerin ve paşaların sermayedarı, mültezimi, valide sultanların güvenilir adamı olan amiralar, osmanlı maliyesinde gerçek bir tekel sahibidirler.

    fakat düzyanlar gibi veya tıngırlar gibi, olağanüstü servetleri kıskançlık ve nefret uyandıran, mevkileri hiçbir zaman sağlam olmayan ve düşüşleri çoğu zaman korkunç olan "bankacı-amiralar"ın yanı sıra, balyanlar gibi "imparatorluk mimarı-amiralar", dadyanlar gibi osmanlı imalathanelerinin müdürleri olan "sanayici-amiralar" vardır, ancak servetlerinin büyüklüğü birincilerinkiyle yarışamaz.

    bu şekilde amiralar osmanlı devleti'nin hizmetinde zenginleşirler. servetleri ve itibarları sayesinde, ermeni cemaatini, en azından istanbul'daki cemaati, yönetirler. ermeni patriklerini seçtirir ve denetlerler ve bu anlamda, ama sadece bu anlamda, siyasi bir iktidara sahiptirler. genel olarak bakıldığında, katolik ve protestan misyonerlerine karşı ermeni kilisesi'nin inançlı savunucularıdırlar, ayrıca cemaatlerine karşı servetlerini ortaya koyan ve dindarlıklarına tercüman olan ödevlerini yerine getirirler: dinî vakıflar (kiliseler, düşkünler yurtları, hastaneler, çeşmeler, mezarlıklar), bilim ve sanat hamiliği (okullar, avrupa'ya gönderilmiş ermeni öğrenciler için burslar, kitap yayımlama) , insanseverlik.

    kırım savaşı'ndan ve tanzimat uygulamalarının yürürlüğe konmasından sonra, iktisadi ve siyasi iktidarlarını aynı anda kaybederler. osmanlı bankası'nın kurulması (1863), gerilemelerinin habercisidir, bu da ingiliz ve fransız para babalarının çıkarına olacaktır. aynı yıl, ermeni milletinin kurumlarını düzenleyen 1863 millî anayasası sultan abdülaziz tarafından onaylanır. bu da patriklerin gücüyle amiraların rolünü ve etkisini önemli ölçüde azaltır.
    -------------------
  • 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar istanbul'daki ermeni toplumunun liderliğini üstlenen, varlıklı ve çoğunlukla sarraf olan, devlet yöneticileriyle sıkı ilişkileri bulunan hatta devletin ekonomi politikalarının idaresinde söz sahibi dahi olan kişilere verilen ünvan, aslına bakılacak olursa resmi bir ünvan değildir. işlevleri ortadan kalkana kadar istanbul ermenileri içindeki en prestijli ve en söz sahibi insanlar olduklarını söyleyebiliriz. sayıca çok da fazla değillerdir aslında ortada öyle bir sınıf falan da yoktur. genelde devlet adamlarına borç verirler. tek başına sarraf olmak ya da zengin olmak da yeterli değildir, ermenilerin içinde nüfuz sahibi olmak da gerekir. benim anladığım kadarıyla gözden düşmelerinin ve yok olmalarının tanzimat fermanı ve kırım savaşı sonrası avrupalı bankerlere teslim olan hükümet dışında iki toplumsal sebebi daha var, birincisi malum yaşadıkları yerleşik toplumun alışık olduğu gelir kaynağı esnaflık, işçilik, devlet memurluğu ya da tarımcılık gibi sizi bir anda servet sahibi yapmaktan uzak mesleklerdi, dolayısıyla bu bir nevi modern dönem öncesinin bankerlerinin kısa sürede artan servetleri toplum içinde bir antipati uyandırıyordu, hem devlet hem de toplum nezdinde, ikincisi de değişen dönem ile ermeni toplumunun ve devletin ihtiyaçlarına karşılık veremez oldular. yine de böylesine önemli bir konuda bu denli az kaynak olması, romanlarda falan neredeyse hiç işlenmemesi garip gelmiştir bana.

    (bkz: #99051587)
hesabın var mı? giriş yap