*

  • orijinal ismiyle, lezioni americane, tam adıyla amerika dersleri-gelecek binyıl için altı öneri. italo calvino'nun harvard üniversitesi'nde vereceği dersler için hazırlamaya başladığı, ancak ölümüyle yarım kalan ders notları, denemeleri, belki de edebiyat eleştirilerinin derlenmesiyle oluşmuş kitabı. konu başlıkları, hafiflik, hızlılık, kesinlik, görünürlük, çokluk ve tutarlılıktır. tamamlanamayan kısım ise sadece altıncı başlık olar tutarlılık. geleceğin yazarları ve yazını için, geçmişin örneklerini eleştiren, ama bunu çok insancıl bir bakış açısıyla ve sahip çıkılması, unutulmaması gereken ufuk açıcı veya ufku açık yol ve yöntemleri işaretleyerek ilerleyen harika notlardır. şöyle başlıyor calvino;
    "edebiyatın geleceğine olan güvenim, kendisine özgü araçlarıyla ancak edebiyatın verebileceği şeyler olduğunu bilmemden kaynaklanıyor. o nedenle bu konferansımı, edebiyatın öncelikle önemli bulduğum bazı değerlerine, niteliklerine ya da kendine özgü özelliklerine ayırmak, bu değerleri yeni bin yıl açısından değerlendirmek istiyorum."
  • kitabın can yayınları çevirisinden alıntı:

    "günümüzde bilimin her dalı sanki bize dünyanın son derece ince oluşlara dayandığını göstermek istiyor: dna'nın bildirileri; nöronların itkileri, kuarklar, zamanın başlangıcından bu yana uzayda gezinen nötrinolar gibi...
    sonra, bilgisayar bilimi. yazılımın, hafifliğinin güçlerini, ancak donanımın ağırlığı dolayımıyla edime dönüştürebildiği bir gerçek; bununla birlikte komutları verenin, dış dünya ile makineler üzerinde doğrudan etkiyenin yazılım olduğu da bir gerçek, makineler ancak yazılımın işlevine bağlı olarak varlıklarını sürdürüyor, her geçen gün daha karmaşık programlar üretecek tarzda gelişmeler gösteriyorlar. ikinci endüstri devrimi ilki gibi ezici imgelerle (sac levha presleri ve celik eritme kazanları gibi) çıkmıyor ortaya, elektronik itkiler şeklinde devrelerden geçip giden bir bilgi akışının bit'leri olarak kendini gösteriyor. demirden makineler günümüzde de var, ama ağırlıksız bit'lere bağımlı bu makineler."
  • "demirden makineler günümüzde de var, ama ağırlıksız bit'lere bağımlı bu makineler"

    kitabın konu başlıkları olan hafiflik, hızlılık, kesinlik, görünürlük, çokluk ve tutarlılıkbugün bilgi teknolojileri ile etkileşim halinde bulunan tüm bireylerin hayatının ayrılmaz bir parçasıdır.
    calvino, bu öğelerin edebiyatımızı şekillendireceğini 1980'lerin ilk yarısında görmüş ve bu eserinde paylaşmıştır.

    bu öğelerin sadece edebiyatta değil tüm sanat dallarında ve "medeni" yaşama biçimlerinde de kendini gösterdiğini düşünmek mümkündür.
  • bana göre 'yazmak' eylemine ucundan kıyısından bulaşmış, daha önemlisi yazmaya devam etmek isteyen, yazmayı iş edinen her insanın bir zaman okuması gereken kitap.
  • 1984 yılında italo calvino harvard üniversitesinde altı konferans yapmak üzere davet edildi. bu konferans dizisini yapmak üzere davet edildiğinde 62 yaşında olan calvino bu çalışmayı, bilgi birikimini “edebiyatta kalite” üzerindeki düşüncelerini toplamak üzere kullanmayı düşünmüştü. alegorik olarak düzenlenen notlar, her tür çalışmanın, evrensel niteliklerini irdelemeyi amaçlıyordu. felsefe tarihini göz önünde bulundurarak kendi çalışmalarını ve diğer başarılı bir çalışmaların altı temel nitelik taşıması gerektiğini açıklıyordu.: hafiflik, hızlılık, kesinlik, görünürlük, çoğulluk ve tutarlılık .

    hafiflik : hafiflik güzel söz söyleme sanatının, yazının üslûbundan, ya da kendi içeriğinden bağımsız olarak kaynaklanır, düşüncenin hafifliği – kendini dünyanın ağırlığının üzerine çıkararak bütün ağırbaşlılığına rağmen hafiflik sırrına vakıf olduğunu göstermek. software ve hardware ve mitoloji ile fiziksel dünyayı düşünün.

    calvino iki eğilim üzerinde durur birincisi dili ağırlıktan yoksun olan bir element olarak görmek, ikincisi ise dile ağırlık, yoğunluk ve sağlamlık kazandırmak. dil üst düzey hafifliktedir, hareket halindedir ve bilgi kaynağıdır. hafiflik, kesinlik ve kararlılık ile ele ele hareket etmelidir bulanıklık ve gelişigüzellik ile değil paul valery’nin dediği gibi “kuş gibi olmalı, tüy gibi değil.”

    çabukluk calvino burada gerçek fiziksel hız ile aklın hızının ilişkisini. irdeler. hızlılık terimini günümüz dünyasında bilginin inanılmaz hızlarla edinilebildiği bir ortamda, şeylerin arasındakı farklılıkları bulanıklaştırmadan nasıl netleştirebileceğimiz üzerinde durur. ekonomik anlatım zamanı uzatır ya da kısaltır. masalların zamanında birkaç cümle içinde asırlar yaşanabilir. hızlı, kısa ve özlü bir üslup insanı eşzamanlı fikir ve düşünce sağnağına tabi tutar. şiirin başarısı bu hızlı eşzamanlı imgeler sağanağındadır. “bir epigramın boyutlarına sığdırılabilecek kozmolojiler, sagalar, destanlar düşlüyorum. bizi bekleyen daha kalabalık daha hızlı çağlarda edebiyat, şiirin ve düşüncenin en üst düzeydeki yoğunlaşmasını hedef edinmek zorundadır.”

    kesinlik : zaman zaman dil kullanımını bir veba salgını etkisi altına alıyor. bilme olgusunda doğrudanlığın yitimi, ifadeyi en genel, en anonim, en soyut formüllere dönüştürme, anlamların yoğunluğunu seyreltmek, ifade zenginliğini köreltmek, yeni durumlarda ortaya çıkabilecek kıvılcımları söndürme biçiminde kendini gösteriyor.

    calvino’ya göre bu vebadan etkilenen yalnızca dil değil, imgeler de. “kesintisiz imgeler sağanağı altında yaşıyoruz. en güçlü iletişim araçlarının yaptığı tek şey dünyayı imgelere dönüştürmek ve aynalar oyununun yarattığı görüntü oyunu aracılığı ile dünyayı çoğaltmak. ...bu imgeler bulutunun büyük bir bölümü belleğimizde bir iz bırakmayan düşler gibi çözülüp dağılıyor. “

    görünürlük : iki çeşit imgelem sürecinden söz edebiliriz sözden yola çıkarak imgeye, imgeden yola çıkarak sözel ifadeye uzanan süreç ilk süreçte,okuduğumuz bir şey, bir “zihinsel sinemada” içsel bir görüşle aklımızda canlanır. ikinci durumda yazara “yağan” imgelerin kaynağı nereden gelir ? “bireysel ya da kollektif bilinçaltı gibi, yitirilmiş zamandan bir kez daha filizlenen duyumlarla yeniden kazanılmış zaman gibi, “epifaniler” anlık yoğunlaşmalar gibi.”

    calvino öykülerine bir imge ile başladığını söyler, ikiye ayrılmış vikont, ağaca tüneyen baron gibi. imge netlik kazandığı anda öyküye, yani görsel öge, yazıya dönüşmeye başlar. öykü sonra yan imgelerini üretir ve öykü yazılarak tamamlanır.

    “imge uygarlığı” dediğimiz günümüzde insanımız giderek artan öçüde hazır imgelerin sağanağı altında. toplumlar kendi imgelerini yaratmayı sürdürebilecekler mi? “ gözlerimiz kapalı belli görüntüleri zihnimizde canlandırabilme, beyaz kağıt üzerindeki siyah harflerin oluşturduğu satırlardan renkleri biçimleri göz önüne getirebilme, imgeler yoluyla düşünebilme gücünün yitirilmesinden söz ediyorum. bizi içsel görümüzü onun geçici düşlere sapmasına izin vermeden denetlemeye alıştırmak eğitimini düşlüyorum. “

    çoğulculuk: neden yerine nedenleri koymak, calvino’nun hayranlıkla söz ettiği yazar gadda, dünyayı bir sistemler sistemi olarak görmek gerektiğini söylemiş, calvino’ya göre gadda “dünyanın, çözülmesi olanaksız karmaşıklığını, daha doğrusu her olayı belirleyecek tarzda bir araya gelen son derece ayrışık ögelerin eşzamanlı birlikteliğini hiçbir biçimde azaltmadan temsil etmeye” çalışmıştır. her şeyi birbirine bağlayan ağ proust’u da etkilemiştir. proust’a göre bu ağ “her varlığın birbiri ardısıra işgal ettiği uzamsal-zamansal noktalardan kurulmuştur bu da uzam ve zamanın boyutlarının sonsuz çoğaltılması sonucunu getirir.”

    borges’in zaman üzerindeki en baş döndürücü denemesi olan yolları çatallanan bahçe’de asırlar, asırlarca sonsuz şimdide oluşan, geleceği içinde barındıran çoğul ve dallanıp budaklanmış bir zaman içinde, her biri farklı sonuçlara götürecek olan çatallı yollar... o kadar ki bir çatal yolun sonunda katil olan adam, bir başka çatal sonunda onun dostu olacaktır.

    calvino çoğulculuk üzerine yaptığı konferansını şöyle bitirir. “kimiz biz, deneyimlerin, bilgilerin okunmuş metinlerin, imgelerin oluşturduğu bir bileşke değilsek neyiz her birimiz? her yaşam her şeyin akla gelebilecek her şekilde yeniden karıştırılıp yeniden düzenlendiği bir ansiklopedi bir kitaplık, bir nesneler envanteri, bir üsluplar dizisidir.

    ama belki de yüreğimin en derinliklerindeki yanıt bir başkası: keşke benlik dışında tasarlanmış, bireysel benin sınırlı bakış açısında çıkmamızı sağlayacak bir yapıt mümkün olsaydı. yanlızca bize benzeyen başka benlere girmek için değil, dili olmayanları konuşturmak için. oluğun üzerine konan kuşu, ilkbahardaki ağaç ile sonbahardaki ağacı, taşı, çimentoyu, plastiği.”

    calvino 1985 yılında harvard universitesinde bu konferansları vermek üzere yola çıktığında konakladığı otel odasında kalp krizinden öldü. son derece titiz çalışan calvino’nun bu beş konferansı hiç düzeltilmeden, olduğu gibi amerika dersleri olarak yayımlandı.

    böylesine titizlikle çalışan calvino’nun altıncı konferans olan tutarlılık bölümü ise yola çıkmak üzere hazırladığı çantasındak, dosyalar arasında bulunamadı.

    derleyen: eren arcan
    kaynak: http://dipnotkitap.net/roman/calvino.htm
  • bir kaç senedir vardı bende, kenarda duruyordu. okumadım. daha sonra orhan pamuk'un kitabı geçti elime, bir kaç günde bitirdim onu. ne düşündüğümü gelip yazdım buraya*. sonra buna sahip olduğumu yeniden hatırladım. okuyorum şu an. aklıma orhan pamuk geliyor mütemadiyen, ister istemez karşılaştırıyorum. anlattıkları farklı şeyler ama yine de üzülüyorum biraz. hafif bir içim buruluyor orhan pamuk'u düşününce. tabii orhan pamuk da üzülüyordur şimdi: "eec benim gibi bir adama denir mi bu, nobel'i boşuna mi aldık olm*", diyordur kesin.

    aradaki en büyük fark, sanırım, entelektüel seviyelerden kaynaklanıyor. orhan pamuk romanı bilen biri ve iyi bir kurgucu. bu konuda tartışacak çok bir şey yok. italo calvino da benim için önemli bir romancı ama açık açık orhan pamuk'tan iyi diyemem (ki bu tartışılabilecek bir şey). yalnız amerika dersleri ve saf ve düşünceli romancı arasındaki fark yazarları arasındaki belli farkları ortaya koyuyor. biri * orhan pamuk'unki için bu kitap gibi değil demiş*. haklı, hem de çok.

    karşılaştırmayı bırakıp kitabın kendisine gelirsek, calvino iyi romanın özünü bulmaya çalışmış (belki de bulmuştur). sonra da bunları desteklemeye çalışmış. bu sırada ortaya kısaca koyduğu roman bilgisi ve portre inanılmaz. insan kitabı okumadan sadece adı geçen eserleri okusa çok şey katar kendine. bu eserleri böyle bir bağlamda bir arada görmek de çok güzel. kitabın özetini isteyenler burada da ingilizce olarak internette de bulabilirler ondan bir daha yazmayacağım. kitap roman okuyucusu için bir farkındalık, yazarlar için bu farkındalığın yanında bir de öneriler veriyor. insanlar bazılarına karşı çıkabilir. sonuçta kesin çerçevelerin çizilmesinin zor olduğu bir alanda kesin olmaya çalışmış calvino. en azından ne demek istediğini de anlatabilmiş. karşı da olsanız, hak da verseniz, bir fikriniz de olmasa önerileri ve anlatımı kitabı bu alandaki eserler arasında farklı bir yere koyuyor*
hesabın var mı? giriş yap