• 59. uluslararası berlin film festivali'nde gümüş ayı* ödülüne layık görülen maren ade filmi.
  • dokuzuncu afm uluslararası bağımsız film festivali'nde "erkeklik halleri" bölümünde görücüye çıkan, 59. uluslararası berlin film festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü de (gümüş ayı) kapan, film. festivalde neden erkeklik halleri bölmünde gösterildi filmi izledikten sonra anlamış değilim. chris ve gitti çiftinin ilişkisini izliyoruz filmde. izliyoruz hatta resmen gözetliyoruz; en mahrem anlarıyla. kamera oyunlarıyla bu bazı bazı o kadar rahatsız ediyor ki, izlediğim seansta izleyicileri sinemadan dahi çıkartıyor. peki ne var gitti ve chris'in ilişkilerinde? her türlü ilişkide varolan; rekabet, ego çatışması ve iletişimsizlik. ne "chris"e ne de "gitti"ye taraf olunabilinen bir ilişki. beyazperdede onların ilişkisinin defolu yerlerini izlerken, kendi ilişkileriniz de film şeridi gibi gözünüzden akıyor, onların hesaplaşmalarında sizinkiler yansıyor beyazperdeye.

    --- spoiler ---
    * filmde bence yardımcı oyuncu olarak "bay zencefil" harikalar yaratıyor.*
    * gitti'nin bikinisi ve chris'in kıçından düşen kotu harikaydı.*
    * hans ve sana kadar sevimsiz bir ikili olmaktansa, yalnız ölürüm daha iyi.
    * belki de filmin en güzel sahnesi, gitti'nin sana'ya mutfakta bıçak çıkarmasıydı.
    * yordu.
    --- spoiler ---
  • almanca dan türkce'ye bütün digerleri olarak cevirilen, fakat türkcede daha cok digerleri olarak kullanilan almanca kelime toplantisi.
  • ckm nin tiyatro salonunu if e ayırmasından kelli bir en azından şahsım için bir negatiflik ile başlayan 2.5 saatlik işkenceye sebep olan film. bi ara salonda -tahminimce- sinirleri bozulan bir kızcağız olmadık bi yerde kahkayı patlattı da koca salondaki gerilim bir anlığına da olsa dağıldı. öfff demek istiyorum bu film için sadece öff.
  • iliskiler hakkinda yapilmis izledigim en iyi filmlerden biri. daha once hic film izlerken bir yandan da kendimi ve iliskilerimi sorguladigim olmamisti, salakladim biraz haliyle. maren ade'nin der wald vor lauter bäumen filmini siraya koydum ama bunu mutlaka (en az) bir kere daha izlemem gerekir diye dusunuyorum.
  • zengin ailenin sanatçı ruhlu (mimar kendisi) oğlu chris ile gitti isimli sevgilisi üzerinden "ilişkiler ve karşılaştığımız sorunlar"ın anlatıldığı film.
    sevgiliniz size "seni seviyorum" dediğinde siz ona her seferinde öpücükle karşılık veriyorsanız (bi çeşit klasik koşullanma?) belki de hata yapıyorsunuzdur, belki de (bkz: ben de seni sevgilim) deseniz daha iyi olacaktır ilişkiniz açısından.
    ya da siz mesleki buhran yaşadığınız bir dönemde canı eğlenmek isteyen sevgili gece gece "beni diskoya götür, kurtlarımızı dökelim" dediğinde ona hiç eğlenecek halinizin olmadığını anlatın en iyisi..
    yoksa bu zaaflar sizi yer bitirir, dirhem dirhem azalarsınız.

    sardunya'nın sıcak ambiyansına tezat olarak hans objesi var bi de filmde...
  • ilişkileri ele alan, "ilişkilerde yalnızlık ve iletişimsizlik" üzerine yorucu bir film. yorucu diyorum, çünkü chris, gitti, hans ve sana üzerinden sürekli kendinizi sorguluyorsunuz.

    --- spoiler ---

    sevişme sahnesi kadar filmi özetleyen bir diğer sahne gitti'nin tek başına şehre inip alışveriş merkezinde dolanmasıydı.

    öte yandan, gitti karakteri tam bir ben buyum diyen sevgiliydi.

    --- spoiler ---

    izleyin, izletin diyemiyorum. ama izlerseniz, bir şey kaybetmeyeceksiniz.
  • kadın, erkek, dolaylı olarak evlilik üzerine diyecekleri olan ama herhangi bir olay örgüsü üzerine değil bir çiftin tatil süresince yaşadıklarına tanıklık yolu seçildiği için izleyiciyi ancak sorun ortaya koyulduktan sonra dahil etmesiyle çekiciliğini yitiren ve ele aldığı konuları çok da derinleştiremeyen bir film. ama sonuçta birebir insan ilişkilerini ele aldığı için izlettiriyor...
    küçük çocukla girilen diyalog çok hoştu...
  • öncelikle filme hayran kaldım diyerek başlayayım.

    film, hali hazırda zaten biten ilişkilerin uzatma evrelerinde yaşanan "herkes gibi" durumları gösteriyor. hayattan ve her şeyden sıkılmış, bıkkın bir adam...
    tahammülsüzlüğü yüksek. ufacık bir değişim talep etmeye bile hali olmayan..bittiğinin farkında olan ama son dakikaya kadar asla vazgeçmeyen kadın prototipi. güçlü kalmayı başaramayıp kurtarmaya çalıştıkça dibe battıkça batan..

    başlangıcı ve sonu verilmese de hepimizin hangi süreçlerle oralara gelindiğini çok iyi bildiğimiz bir film olmuş. ne yalan söyleyeyim film boyunca o kadar darlandım ki insan kendini yine aynı kıskacın içindeymiş gibi hissediyor izlerken.

    neyse tavsiye ederim. filmin adı da ancak bu kadar yerli yerinde olabilirdi. "herkes gibi".
hesabın var mı? giriş yap