• son osmanlı sadrazamıdır.
    (bkz: osmanlı sadrazamları)

    kırım hanlarının soyundan geliyordu, istanbul'da 1843'te doğdu, çok uzun bir ömür sürdü ve hayata 93 yaşındayken 1936'nın 6 ekim'inde yine istanbul'da veda etti.

    devlet hizmetine çok genç yaşta girdi, meslek olarak diplomatlığı seçti, zamanla yükseldi, büyükelçi ve derken hariciye nazırı yani dışişleri bakanı oldu, sonra o zamanın başbakanlık makamı olan sadrazamlığa getirildi ve bu koltuğa dört defa oturdu.

    son sadrazamlığı sırasında ankara meclisi 1922 sonbaharında saltanatı ilga edince, tevfik paşa hükümetsiz kaldı. dünürü olan son padişah türkiye'den zaten daha önce ayrılmıştı ve paşa istifasını verecek bir makam bulamadı. makanmından çıkıp konağına gitti, siyasetle bütün alákasını kesti ve hayatının sonuna kadar münzevi bir hayat yaşadı. 6 ekim 1936 günü hayata veda ettiğinde genç cumhuriyet bu fedakár ve kıdemli devlet adamını unutmadı, cenaze törenine bir selám kıt'ası gönderdi.

    tevfik paşa hayata çok geç yaşta veda etmesine rağmen, önceki asırlarda yaşamış bazı meslekdaşlarının aksine aklı hep başındaydı ve son anına kadar bunamadı.
    (kaynak:7 ekim 2001 hürriyet gazetesi, murat bardakçı'nın köşesi)
  • osmanlı imparatorluğunun cenazesini kaldıran sadrazam.
  • orta okulda , lisede okutulan ders kitaplarında tevfik paşa'nın 1921 londra konferansı'nda istanbul hükümetini temsil ederken , ankara hükümetinin temsilcilerini göstererek '' sözü milletin hakiki ve meşru temsilcilerine bırakıyorum'' dediği belirtilmekteydi , benim de aklımda bu şekilde kalmıştı. meğer işin aslı öyle değilmiş.

    londra konferansı'nda yukarıdaki gibi bir çıkış yaptığı söylentisi yaygın bir söylentidir. bu nedenle de tevfik paşa yurtsever diye anılır. bu söylentinin gerçekle ilgisi yoktur. doğrusu şu: tevfik paşa konferansta , istanbul hükümetinin görüşlerini açıklamış , sözünü ankara'nın da çağrılmasından şikayet kokusu taşıyan şu cümle ile bitirmiştir: '' ankara millet meclisi tarafından seçilmiş ve o meclis adına söz söylemeye yetkili temsilcileri davet ettiniz ; size sunacakları önerileri açıklamaları için sözü kendilerine bırakıyorum. '' (konferans tutanağı , ali türkgeldi , mondros ve mudanya mütarakeleri tarihi , syf: 137 ; bekir sami bey'in raporu , atatürk'ün dış politikası 1.c , syf: 239

    o konferansa katılan ankara temsilcilerinden biri de mahmut esat bozkurt'tur. m. esat bozkurt şöyle yazıyor: '' milli heyet içinde bulunuyordum , izmir mebusu sıfatıyla. tevfik paşa sözü milli heyete bırakmadı. o ihtiyar haliyle uzun uzun söyledi ve yalnız hilafet ve saltanat haklarını müdafaaya çalıştı. (...) tevfik paşa'nın esasen sözü ankara'ya verdirmiş olması söz konusu edilemezdi. çünkü konferans ankara'yı devletler davet ediyordu. ankara oraya söz söylemek için gitmişti. londra konferansı'nda tevfik paşa'ya vatanperverlik hesabına düşen şey , memleketi milleti hakkıyla temsil eden ankara delegelerinin huzurunda sukut ederek çekilip gitmekti. böyle büyük tarihi rolleri yapmak her yiğidin karı değildir. tevfik paşa da yapamadı. '' (türk ihtilalinde vatan müdafaası syf: 45)

    işte masalın aslı bu. tevfik paşaların görevleri ve ödevleri , millet haklarını değil saltanat haklarını korumak , isteklerini yapmaktır. tersi hiç olmamıştır. çünkü kendilerini milletin değil padişahın hizmetinde görüyorlardı. ortaçağ sistemi budur.

    kaynak: cumhuriyet türk mucizesi - turgut özakman syf: 372/ 102. madde
  • milli mücadele yılları işbirlikçilerinin önde gidenlerindendir :

    - yüksek komiser amiral calt horpe’un 06.06.1919 tarihli raporundan : “tevfik paşa ingiltere ile gizli bir anlaşmaya varılarak osmanlı devleti’nin ingiltere’ye bağlılığının sağlanmasını istedi.”

    - 04.11.1920 tarihinde a.izzet paşa kuruluna verdiği talimattan : “ankara serv antlaşmasını kabul etmelidir.”

    - 19.09.1921 tarihinde bakanlar kurulundaki konuşmasından : “anadolu’yu boşaltmaları karşılığında, trakya yunanlılara bırakılabilir.”
  • cumhuriyet’e geçiş 4 kasım 1922 - ilber ortaylı

    ahmet tevfik paşa son devrin en ilginç sadrazamıdır. bu memlekette öğrendiği fransızcayla yüzbaşılığın eşiğinde hariciyeye geçmeye karar verdi ve kademe kademe büyükelçiliğe kadar yükseldi. zekası ve çalışmasıyla diplomasi sanatı ve devletler hukukunu iyi öğrendi

    çağımızın cumhuriyeti denen ve vatandaşlık esasına dayanan rejimlerin tarihi içinde şüphesiz en ilginci türkiye cumhuriyeti’dir. oluşumu özgündür. o tarihte avrupa’nın en uzun ömürlü monarşisinin askerî ve mülkî kadroları, o saltanata bağlı din adamları, modern dünya ile anayasal monarşinin arasında bocalayan aydınların yer aldığı bir hareketle yeni türkiye
    ve halkı saltanattan cumhuriyete geçmişti. kadroların içinde cumhuriyetçi, devrimci kısvetiyle çıkanlar pek göze çarpmaz. bizzat 1920’nin 23 nisan’ında meclis hükümetini kuran, tbmm’yi temsil eden öncü kadronun bile böyle bir söylemi yoktu. ama tbmm’de çok etkili olmasalar da sosyalist mebuslar dahi vardı. eski tbmm başkan vekillerinden mustafa kemal palaoğlu’nun doktora tezindeki bir yorumu hatırlamamak mümkün değil; 1922 zaferin yaklaşıldığı erken günlerde dahi saltanatın akıbeti üzerinde tartışmalar ve şüpheler başlamıştı.
    1 kasım 1922’de tbmm saltanatı lağvetti. bu eylemde istanbul’daki rejimin ankara’yla uzlaşmaktaki gecikmesi, daha doğrusu uzlaşmama inadının rol oynadığı açıktır. lağvedilen saltanatın yerine geçen rejimin ne olduğu belliydi. adının konması için bir yıl daha geçecektir. hiç şüphesiz ki lağvedilen saltanatın başındaki padişah henüz istanbul’daydı. idarede ve orduda taraftarları vardı, muhalifler de vardı. hatta bizzat kabinenin içinde bile genel bir tavır söz konusu değildi. osmanlı imparatorluğu’nun son sadrazamı ahmet tevfik paşa 4 kasım günü yani bundan tam 90 yıl önce kabinenin istifasını verdi. ankara’nın kararı üzerine istanbul’daki hükümet de böylece tavrını ortaya koymuştu ve osmanlı monarşisi sona ermişti. bundan sonra yapılan tek şey son padişahın memleketi terk etmesi olmuştur.

    ilk sadrazamlığı 31 mart ayaklanması sırasındadır
    ahmet tevfik paşa 11 şubat 1845 doğumludur. rumeli ordusu komutanlarından ismail hakkı paşa’nın oğludur, kırım hanzadesi’dir. arslan giray’ın soyundan gelir. osmanlı devleti’nin son sadrazamı ki kırımlı tevfik paşa olarak bilinir, giraylar soyundan olması da tarihin bir cilvesidir. tevfik paşa son asır osmanlı muhiti içinde yetişen çağdaş bir diplomattı. fransızcayı burada öğrenmiştir. isviçreli bir hanımla evliydi.
    iki oğlundan birisi ismail hakkı (okday) ileride son padişahın kızı ulviye sultan’la evlenip anadolu mücadelesine katılmak üzere ankara’ya iltica edince boşanacaklardır. boşanma nedeninin ulviye sultan’la siyasi ayrılık farkından olduğu şüphelidir. zira sabiha sultan’ın da (şehzade ömer faruk’un eşi), ulviye sultan’ın da anadolu mücadelesine kendi çaplarında yardımcı oldukları bilinir. son sadrazamın torunu ismail hakkı okday beyin kızı hümeyra (özbaş) hanım sultan’dır.
    tevfik paşa bu memlekette öğrendiği fransızcayla yüzbaşılığın eşiğinde hariciyeye geçmeye karar verdi ve kademe kademe büyükelçiliğe kadar yükseldi. zekâsı ve çalışmasıyla diplomasi sanatı ve devletler hukukunu iyi öğrendi.
    ii. abdülhamid han’ın dikkatini çekerek 1895’te hariciye nazırı oldu. ilk sadrazamlığı
    31 mart ayaklanması sırasındadır. hareket ordusu’nun istanbul’a girişi sırasında istifa etti. londra sefareti’ne tayin edildi. 13 ocak 1919’da mütareke devri sadrazamlarından biri oldu fakat çabuk istifa etti. 21 ekim 1920’de damat ferit paşa’dan sonra sadrazamlığa getirildi ve ankara hükümeti ile ilişki kurdu. londra konferansı sırasında (12 mart 1921) istanbul hükümetini temsil ediyordu ve fakat söz almayı reddedip sözcülüğü ankara hükümeti’ne vermesiyle tanındı. bekir sami bey’in kendisine bırakılan bu sözcülüğü yeterince etkin bir şekilde yerine getirememesi de biliniyor. tevfik paşa ankara’daki mücadeleye saygı duyan politikaları yüzünden cumhuriyetçilerin de saygısını kazanmıştı.

    çatışmadan anlayış havası getirmeye çalışmıştır
    tevfik paşa kendisine ii. abdülhamid’in hediye ettiği gümüşsuyu’ndaki konağı cumhuriyet döneminde park otel’e çevirmiştir. bu anlamda torunu hümeyra hanım sultan’ın kuşadası kısmet oteli’ni de dikkate alırsak türk hayatına avrupa’da dahi ünlenen iki otelin işletmeciliğini hediye ettikleri söylenebilir. şüphesiz tevfik paşa için söylenecek söz bu değildir. mütarekenin tatsız günlerinde ordunun bilhassa mülki idare mensuplarının kararsızlık zamanlarında iki kanaat sahibi grup arasında çatışma ve yabancılaşmadan çok bir anlayış havası getirmeye çalışmıştır. bu hava zaman zaman işbirliğine kadar gelmiştir. bu anlamda damat ferit
    ve taraftarlarının hırçın ve partizan tavrının yarattığı tahribatı ve zararı kısmen önleyebilmiştir. küçük bir örnek; merhum büyükelçi ismail soysal’ın bir makalesinde de belirttiği gibi ankara antlaşması’ndan sonra paris’te istanbul’un yolladığı büyükelçi muhtar bey’in yanında ankara hükümeti’ni de ferit tek bey temsil ediyordu ve iki elçilik arasındaki ilişkiler bazı halde imkânları sınırlı, ankaralı sefir ferit bey’in istanbul temsilcisi muhtar bey’den diplomatlara verdiği ziyafetlerde mobilya ve sofra takımlarını ödünç almasına kadar varabiliyormuş.
    türkiye cumhuriyeti’nin zaman itibariyle saltanatın lağvı ve cumhuriyet’in ilanı arasındaki bir yılı mümkün mertebe faciaya yol açmadan geçişi sağlayabilmesi, istemediği kadroları, hadisesizce tasfiye edip imparatorluğun kanuni mevzuatını, örgütünü ve hatta bürokratik kadrolarını devredebilmesi pek alışılmamış bir devlet olgunluğuna ve ananenin varlığına dayanır.
    ahmet tevfik paşa son devrin en ilginç sadrazamıdır. hakkında okuma yapmak isteyenlerin oğlu şefik okday’ın hazırladığı “büyük babam son sadrazam ahmet tevfik paşa” ve tabii ünlü tarihçimiz, hadiseleri bizzat gözleyen ve geniş belge fonu kullanan ibnülemin mahmud kemal inal’ın “son sadrazamlar” kitabındaki bölüme başvuruları tavsiye olunur.

    kaynak: http://www.milliyet.com.tr/…012/1621501/default.htm
  • londra konferansında tevfik paşa'nın "sözü türk ulusunun gerçek temsilcisi bekir sami bey'e bırakıyorum" dediği iddiası tarih kitaplarında anlatılan yalanlardan biridir. yoktur böyle bir şey. adam orada bekir sami bey'in de davet edildiğini görünce şaşırıyor, kızıyor masadan kalkıp çekip gidiyor. sonra geliyor istanbul'a ne oldu diyorlar? anlatıyor tevfik paşa böyle böyle oldu diye. onlar da iyi yapmışın diyorlar hatta ödül olarak sadrazamlık veriyorlar.
  • sevr antlaşmasındaki şartları duyduktan sonra mekanı terkederken kendisi de osmanlı gibi çökmüştür.

    antlaşmadaki maddeleri duyup arabaya bindikten sonra düşünceli ve yorgun bir biçimde yola dalıp gitmesi üzmüştür.

    kaynak: https://mirc.sc.edu/islandora/object/usc:24458
  • hariciye nâzırı ve son osmanlı sadrazamı.

    üsküdar’da doğdu; kırım hanzâdelerine mensup soylu ve zengin bir ailedendir. ilk tahsilinden sonra askerî okula devam etti. süvari mülâzımı iken askerlik mesleğinden ayrılarak bâbıâli tercüme odası’na girdi. liyakat, sebat ve çalışkanlığı sayesinde kısa zamanda yükseldi. 1872’den hariciye nezâreti’ne getirildiği 1895’e kadar roma, viyana, berlin, atina ve petersburg elçiliklerinde ikinci kâtiplik ve maslahatgüzarlık yaptı. on dört yıl gibi uzun bir süre hariciye nâzırı olarak hizmet eden tevfik paşa, sultan ii. abdülhamid’in de güven ve takdirini kazanmıştır. nitekim 1908’de kendisine nâzırlıkla birlikte meclis-i âyan üyeliği de verildi; ancak 1909 şubatında kıbrıslı kâmil paşa’nın istifası ve hükümetin dağılması üzerine o da görevinden ayrıldı. kısa bir süre sonra londra elçiliğine tayin edildi ise de 31 mart hadiseleri sebebiyle ortaya çıkan hükümet buhranı üzerine, doğru ve tarafsız, hiçbir partiye mensup olmayan, herkesin güvenini kazanmış bir şahsiyet olarak yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi (14 nisan 1909).

    ancak ii. abdülhamid’in tahttan indirilmesi ve v. mehmed’in padişah olması üzerine 6 mayıs’ta sadâretten ayrılarak londra elçiliğiyle tekrar ingiltere’ye gitti. 1914’te i. dünya savaşı’nın başlamasına kadar bu görevde kaldı. savaş sonunda talat paşa’nın yerine hükümeti kurmakla görevlendirildi, ancak ittihat ve terakkî fırkası’nın devam eden müdahaleleri yüzünden görevi kabul etmedi. buna karşılık yeni padişah vahdeddin tarafından, mondros mütarekesi’nin imzalanmasından sonra istifa eden izzet paşa’nın yerine sadârete tayin edildi (11 kasım 1918). tevfik paşa’nın sadrazam oluşunun ikinci günü itilâf devletleri donanması istanbul’a girerek şehri işgal etti. padişah ise çeşitli sebepler ve müttefiklerin ısrarı karşısında meclisi feshetti. tevfik paşa da kabinede yapmayı tasarladığı değişiklikler dolayısıyla bir müddet sonra görevden ayrıldıysa da ardından yeniden hükümeti kurmakla vazifelendirildi. ancak, kabineyi istediği gibi kurmasına rağmen hiçbir iş göremeyerek istifaya mecbur oldu ve yerini damad ferid paşa’ya bıraktı (12 ocak 1919). bundan sonra iki yıl âyan reisliği ve paris’te toplanan barış konferansında murahhaslık yaptı. daha sonra sadâretten çekilen damad ferid paşa’nın yerine 21 ekim 1920’de osmanlı devleti’nin son kabinesini kurdu.

    anadolu’da sürdürülen millî mücadele’nin zafere ulaşması üzerine 27 şubat - 12 mart 1921 tarihleri arasında londra’da toplanan konferansa, ankara hükümetinin yanı sıra istanbul hükümetini temsilen katıldı. toplantı salonuna, oldukça yaşlı ve hasta olması sebebiyle koluna girilerek getirilen tevfik paşa, kendisine söz hakkı verildiğinde, “söz asıl millet vekillerine aittir, binaenaleyh anadolu heyetine söz verilmesini teklif ve rica ederim” diyerek yerini ankara temsilcilerine bıraktı. millî mücadele’nin son ve kesin zaferi ve düşmanın denize dökülmesi üzerine saltanat resmen ilga edilince (1 kasım 1922), tevfik paşa aynı gün istifa ederek idareyi ankara hükümetinin temsilcisi refet paşa’ya teslim etti.

    kısa aralıklarla dört defa sadrazam olan tevfik paşa, toplam olarak iki buçuk yıl kadar bu makamda kaldı. 8 ekim 1936’da öldü. yirmi bir gün süren ilk sadâretinin sultan ii. abdülhamid’in tahttan indirilmesi hadisesine, ikinci sadâretinin düşman donanmasının istanbul’u işgaline ve son sadâretinin de devletin çöküşü ve saltanatın kaldırılmasına rastlaması, çeşitli çevrelerce kendisinin “bahtsızlığına” veya “uğursuzluğuna” yorulmuştur. tevfik paşa namuslu, memuriyet hayatında son derece dürüst, muamelede sabırlı, açık sözlü ve doğru bir kimse idi. herkes tarafından sayılır ve kendisine güvenilirdi. en kritik anlarda sadârete getirilmiş olması bu meziyetleri dolayısıyladır. hâtıratı, torunu a. şefik okday tarafından, hayatı hakkında geniş bir incelemeyle birlikte büyükbabam son sadrazam ahmet tevfik paşa adıyla yayımlanmıştır (istanbul 1986).

    müellif: kemal beydilli
    tdv islam ansiklopedisi
    kaynak

    ayrıca bakınız:

    son sadrazam ahmet tevfik paşa - nurten çetin (atatürk araştırma merkezi)

    osmanlı devrinde son sadrazamlar 12. cilt - ibnülemin mahmud kemal inal
  • erken cumhuriyet döneminde saygı duyulan bir kişidir. anlattığına göre padişah sevr anlaşmasını hiçbir zaman imzalamamış, ferit paşa hükümeti de anlaşmayı imzalamanın hemen akabinde istifayı basmıştır böylece anlaşmayı bir nevi havada bırakmışlartır. kendisiyle yapılan röportaj için şuradan.
hesabın var mı? giriş yap