• evrene makromozmos diyen islam felsefesi insana da mikrokozmos demiştir. evrende bulunan ateş, su, hava, toprak, insan da ahlat ı erbaa olarak bulunur
    kan
    balgam
    sevda
    safra
    insanda yenilen, içilen gıdalar da bu dört ana maddeye dönüşürdü, yine eskilerin inancına göre ilkbahar kanı, yaz safrayı, sonbahar sevdayı, kış ise balgamı harekete geçirirdi. sağlık, bu dört unsur arasında bir dengenin bulunmasıyla mümkündü. hastalıklar ise bunlar arasında dengenin çeşitli şekillerde bozulmasının sonucu idi. mizaçlar “temperements” bu unsurların o insandaki oranına bağlıydı. böylece insanlar “balgami”, “demevi”, “safravi" ve melankolik tiplere ayrılmış oluyordu.
  • bu saçmalık uyarınca hekimler veba hastalarının atardamarını açıp kanını akıtırlardı mesela, dengeyi tutturacağız diye. pehh.
  • eski tıp alimlerine göre vücutta dört sıvı vardır: kan, balgam, safra ve sevda. bu dört sıvının vücutta dengeli miktarda olmasından sağlık doğar. bunlar bleşik kaplar gibi birbirleriyle dengelidirler. birinin artması veya azalması durumunda, vücutta hastalık kendini gösterir. bedenin hastalıkları da bu dört sıvıya göre ayrılır. mesela sevda akıl hastalıklarına ve psikolojik rahatsızlıklara sebep olur. kalple ,ilgili rahatsızlıklar kalbin içinde bulunan ve (bkz: süveyda) adı verilen kara noktada ortaya çıkar. safra karaciğerde bulunur, safranın çokluğu halinde karaciğer böbrek gibi organlarda rahatsızlık olur. safranın yanmasından sevda oluşur.
    eskiden bedendeki bu sıvıların insanların karakterlerine etki ettiğine inanılırdı. böylece insanların karakterleri de safravi, sevdavi, demevi ve balgami diye dörde ayrılırdı.
  • "encümen-i şuarâ toplantıları, yüzelli yıl evvelki edebiyatımızın en zarif ve bilge seviyede görüşülüp konuşulduğu muhitlerden biri imiş. orada sohbetin çıtası çok yüksektir ve söz üst perdeden ve ariflere söylenir, cahil cühela takımı da buraya asla gelemezmiş. anlatırlar ki böyle bir toplantıda söz dönüp dolaşıp insan anatomisinin edebiyata yansımasına gelmiş. herkes meselenin ayrı bir veçhesini anlatıp fikirlerini açıklamış. bir ara namık kemal, ahlat-ı erbaanın edebiyat yönünü anlatan ateşli bir konuşmaya başlamış ki herkes lâl kesilip can kulağıyla dinlemekte. o sırada dinleyenlerden biri heyecanla elini kaldırıp kemal bey'in sözünü kesmez mi?

    - kemal bey, kemal bey!..

    bütün başlar o adama çevrilmiş, herkes meselenin yeni bir açılımını dinlemeyi ummakta:

    - kuzum kemal bey, ahlât-ı erbaa ne demek?

    sözünün böyle münasebetsizce kesilmesine kızan namık kemal, büyük bir ciddiyetle cevaplamış:

    - dört kere halt etmek demektir, azizim."

    iskender pala
  • eski tıp alimlerinin, vücutta bulunan dört adet sıvının**** insan bedeninin sağlık dengesini düzenlediği ve hastalıkların ya da tedavilerin, bu dört adet sıvının vücutta azalıp artmasıyla alakalı olduğunu öne sürdükleri tuhaf teori.

    dört hayati sıvıya beşinci bir ek:

    (bkz: çay)
  • humoral patoloji teorisi olarak da bilinen hede.
  • çar anasırla da ilgisi olan bu 4 sıvı (hılt) şu şekilde:

    1) kan (dem haima, blood),
    2) sarı safra (safra, chole, yellow bile),
    3) kara safra (sevdâ, melan chole, black bile),
    4) balgam (phlegma, phlegm)
  • hacamatın buradan gelip gelmediğini merak ettiğim
    (humoral patoloji teorisi)
    aristo aklına neler geliyor..
    kalıtım üzerindeki fikirlerin de çok güzelmiş en azından pisagor gibi
    insanı semen oluşturur*dememişsin
  • bizim kan dediğimiz damarların içindeki sıvıyı eskiler kan balgam safra ve sevda olarak dörde bölerler. sevda çoksa bizim kan dediğimiz sıvı siyahlaşır tenimiz de aynı şekilde. safra ise sarartır. her besinin bunlardan en az birine dönüştüğü varsayılır. aynı zamanda doğuştan herkeste bu 4 oran farklıdır. beslenmede 3 esas vardır. sadece mutedil gıdaları ye (ekmek tereyağı et ve yumurta), mizacına göre ye (safrası fazla olanın zıddı olan balgam için yoğurt yemesi gerektiği gibi) ve mevsimine göre ye (kışın balgam artar bu nedenle zıddı olan baharatlı beslenme) gibi...
  • (bkz: humorism)
hesabın var mı? giriş yap