• şiirinin dizeleri şöyledir

    adını funda oteli koy
    aklından gelip geçen bir yazın
    ve akşam güneşlerinde orda burda
    bir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıda
    ince ince gezinen turuncu adamların.

    adını funda oteli koy
    sevdamızın da adını
    ayakları dibinde gün batımının.
    ve ağzında binlerce güneşin tadı
    dilinin ucunda yalnızca kendi adın.

    çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın.

    (bkz: edip cansever)
  • tablo gibi şiirdir.
  • aslında 2024'te gelip buraya yazacaktım. 2004 ve 2014'te girilen iki entry'den sonra bu şiirin sözlük'teki üçüncü on yıl sene-i devriyesini kutlayan ben olacaktım ama dayanamadım. dün gece eskiden blog'ta yazdığım bir yazıda aniden karşıma çıkınca buraya düşmek farz oldu.

    edip cansever'in o hayatın verdiğine kanaatkar, yumuşak başlı şiirinin imzası gibidir kapanıştaki "çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın" dizesi. kendini hep "sen"le var eden, bitmek bilmeyen bir "ben"sizlik hâli.

    belki de tomris uyar'a "edip cansever’i severim, turgut uyar’ı severim ama edip cansever’i daha çok severim." dedirten de budur. turgut "ikimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım" diyor. ondaki kendini var etme çabası sönmemiş, "ben"i hasıraltı etmiyor. edip cansever'in sonsuz bir teslimiyeti var, o yüzden daha çok sevme, belki biraz da koruma & kollama isteği uyandırıyor. bu tavrı bana ezelden beri biraz fazla "yoğun" ve belki bazen de aşırı geliyor.

    tomris ile aynı fikirde olamayacağımızı derhal anlıyorum. çünkü hemen ardından "mesela cemal süreya’yı şair olarak çok fazla sevmem." diye ekliyor.

    bense cemal'in safını tutuyorum ebediyen: "her şeyin fazlası zararlıdır ya, fazla şiirden öldü edip cansever."
  • tüm sevmeler biraz da kendini sevmedir, dedirten o şiir.

    --- spoiler ---

    çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap