• türkçede "yola çıkacak kimse." anlamına gelen deyim.
  • hincal uluc'un tatil veya is seyahati nedeni ile birkac gun yazilarina ara verecegi durumlarda , okurlarina durumu anlatmak icin kullandigi tabir.
  • yolcu yolunda gerek le aynı yerlerde kullanılabilecek bir kalıp..
    - abi biraz daha kalsaydın oturuyoduk, hem hanım meyvada getireceğdi.. ?
    - yok gocum, abbas yolcu.. herkes kendi yoluna

    öte yandan
    ökkeş dolmuşcu gibi birşey olsa gerek..
    (bkz: okkes), (bkz: muzaffer izgü)
  • müziği jean jaques falaise'e sözleri barış manço'ya ait olan barış manço'nun "24 ayar manço" albümünden bir parça.
  • tas üstüne tas koya koya
    yarattigin dünyanin
    cöktügünü görmek bir yana
    birde altinda kalmak var ya
    sana uzatilan elleri
    görmek istemesen de
    bir gün o eller üstünde
    bu dünyadan göcmek var ya...

    ...dizeleriyle "ne bok yiyoruz lan biz bu gezegende" dedirten barış manço şarkısı.
  • barış manço'nun hakettiği karşılıktan daha az getirisi olacağıı bile bile ne kadar idealist ve iyimser bir şekilde çağdaş dünya müziğini türkçeyle buluşturduğunun somut kanıtı olan şarkıdır*. şarkıdaki progresif** hava, rush tınıları belli ki jean jacques falaise'in marifeti.
  • iki kelime arasına & koyarak hikaye ismi de olmuştur kendisi

    bakınız (gizli değil aşağıda)

    ***
    hep aynı, hep aynı bu günler, günleri fotokopiyle çoğaltıp kim atıyor üstüme, nasıl altında kalıyorum bunca aynı saatin. neyseki bir tanesini daha savdım başımdan. takvimden bir tanesi daha düştü belkide ömrümden eksildi diye bakmalıyım. bunun muhasebesini yapmak için daha çok gencim oysa, başkalarının ağzından bakınca bu tarafa, öyle görünüyor olmalı. hayatımı değiştirmek için ne çok alternatif görünüyordur oradan. halbuki bu açısından bakınca manzaranın, bir fotoğrafın anlamsız kesitinden başka bir şey görülemiyor. perspektif inceliği bu olsa gerek. neden içinde durduğumuzda eksilir boyutları hayatlarımızın ve neden dışarıdan bakınca görülür sadece büyük resim.
    hadi kızım hadi çabuk toparlan servise yetişeceksin daha filozof takılmanın anlamı yok şimdi. asansör beklerken bile ne kadar zaman tüketiyoruz. eeee onlarca katlı gökdelenlere binlerce insanı tıkıştırıp altı tane kutuyla aşağı yukarı inip çıkmalarını sağlar, ama hayatlarında biryere gidememelerine sebep olursan kayıp zamanlara yolaçarsın elbet. hay allahım yine nelere bulaştım. şu kafamın içindeki sesi susturacak bir düğme yok mu?
    - hadi millet iyi akşamlar çıkıyorum ben
    hah çok da umurlarındayım sanki çıkarsan çık, şuradaki yazıcılardan biri ayaklanıp “iyi akşamlar” dese bir akşam o dikkatinizi çeker ama değil mi? ne de olsa artık masadan zımbadan bir farkımız kalmadı burada, hep aynı sözcüklerle konuşuyor, hep aynı ifadelerle bakıyoruz birbirimizin yüzüne. nasıl sıradanlaşmasın ki hayatlarımız.
    - geç kalacağız servise yahu nerde kaldı bu asansör. hah geldi işte
    onüç kişilik asansör. onüç bedenlik çelik kafes. onüç soluk dipdibe, üstelik herkes diken üstünde. tabii samimiyet denen şeyden bihaber yaşayıp birbirinin burnuna böyle mecburen girersen diken üzerine oturursun tabii. voyvoda marka asansörler üretmişler sarılalım kaynaşalım diye.
    ohhh oksijen nihayet. suni tenefüs aralıklarından gelen havadan sonra gözünü sevdiğim karbonmonoksit karışımı. şu kahpe istanbulun trafiğini gün gelip seveceğim aklıma gelmezdi. kendime ayırabildiğim, kitap okumaya zaman bulabildiğim tek zaman dilimini trafiğe borçlu olmam ne enteresan. bir kapının kapanıp bir kapının açılıyor olması bı demekki.
    umarım yine o aptal radyo kanalını açmaz şöför. bu dj’leri zeka seviyesi testinden sonra alıyor olmalılar işe. belli bir seviyenin altındakileri seçerek yani. yok bu akşam da kitap okutmayacaklar. sese bak yarabbi bu nasıl şarkıcı olmuş. kulak tırmalama enstitüsü mezunu mudur? yok yok bu akşam değişik bişey yapmalıyım. bu akşam kitap okunmayacak, müzik dinlenmeyecek serviste başka bambaşka bişey yapmalıyım…

    ***

    - abbas abi, mal hazır abi bagaja yerleştirdim muharrem’le reşat da hazırlar. istersen çıkalım
    - tamam ulan iki dakka konuşturmadınız manitaylan çıkıyoz işte, he gülüm bizim hayırsız erol, he çıkıyoz, he iş var bu akşam, gerdanlık alacam sana gahpe, gülme bah gülme diyom gelir sıyırırım alimallah. oldu çileem oldu behle bu gece, hadi çillerinden öperim.
    gidinin gahpesi aklımı başımdan alıyo, nediyon erol sen.
    - abi reşat diyo ki bu akşam tetikte olmalıymışız bekirin adamlar sarı tayyar’a sinyal çakmış, biliyolarmış sevkiyatı, dikkatli olun demişler.
    - siktirsinler ulan, değil tayyar feriştahı gelse vız gelir tırıs gider.
    - abi siviller dolanıyomuş hiç ummadık kılıklarla, benden söylemesi…
    - dehadi çık oğlum yaa, geç kalıyoz kıl edicez herifleri onlar çizecek şimdi.

    ***

    ne yapmalı yazı da yazamıyorum, bu adam araba kullanmayı nerede öğrenmiş acaba her freninde ön koltukla birleşiyorum. bu saatte ne güzel oluyor gökyüzü. çok şükür bu akşam camları silmeyi akıl etmiş adam. hah buldum, bunca malzeme yanından geçiyor sen uyuyorsun be kızım. insanlara bak, yüzlerce araba bir o kadar insan akıp gidiyor yanından herbiri bir hikaye, bak bak uydur. tamam bu akşamki işimiz , insanlar arabalar, öyküler. bir de fantazi yapalım. içlerinden birine hatta en alakasız birine gülümseyeyim. trafik elbet alır götürür, epi topu kaç saniye görürüm ki, bakalım tepkisi ne olacak…

    ***

    - abi ümraniyedeki depoya mı gidiyoz.
    - yok canım bizim honoluludaki villaya… eşşen arkabacaaa teslimatları keranede mi yapıcaz. oraya tabi
    - demem o diil abi, trafik bu saatte çok ya, köprüden geçerken görünmesek diyorum hani çevirme falan yani.
    - reşat bak ne diyom gülüm. sen helikopteri al, bizi takip et biz böyle sağdan sağdan yavaş yavaş gidelim ne dersin. sür ulan teres. yeni düşmüş karı gibi dırlanma…

    ***

    şu kadına bak ya, ayağında basma etek altında son model araba, bir de bunu jeep’li versiyonları var ki esas onlara gıcığım. ceplerinden beş kuruş para çıkmadan altlarına araba çekiyorlar ya helal olsun. ya benim neyim eksik onlardan. vites kolu güzelim… evet vites kolu eksik. sen hala otomatik vites takıl elalem beşe atmış gidiyo. hadi canım istemem öylesini. eh o zaman servisine şükret, bak rahat rahat oturuyorsun işte daha ne istiyorsun. hala kimseye gülümseyemedin hem bak, sen bu suratsızlıkla değil o bahsettiğin vites kolunu tekerlek bile bulamazsın. tamam en tuhafını bulalım şimdi, tencereye kapak olsun bari. benim kadar tuhafını bulmak zor ama deneriz. şu kırmızı araba olur mu ki? yok yok çok genç, aklı bir karış havada baksana, rap dinliyordur o şimdi kafaya bak, araba süsü köpekler gibi sallayıp duruyor başını geeeççç. bu şahin’e dersin. haza kıro. tesbihe bak bari araba kullanırken sallama şunu kardeşim. hah tam filmlik adamlar. şunlara bak siyah mercedes dört tane de kereste. arkadaki tip son baba filminden fırlamış. işte adamım!!! ona gülümsemeliyim.

    ***
    - oğlum biraz daha yavaş git ortaköy camiinin imamı secdeye varmış mı göremiyorum .
    - ha?
    - ha ya… ormanını kim yaktı ayıı… boğaz turuna mı çıktık lan. bassana gaza. sıkıştık kaldık iki otobüsün arasına.
    - otobüs diii abi sağdaki midibüs, servis o.
    - yarın gel de ders ücretini vereyim, ben gaza bas diyorum adam araba ailesinin fertlerini sayıyo yaa, hadi diyorummm.

    ***

    adam süper yaaa. tam mikroskopluk. adı nedir acaba. kesin kalın bir ismi vardır. cabbar, bumin, tahir falandır muhakkak. abbas’da olabilir. evet evet abbas diyelim ona. bu trafik böyle devam ederse adamla akraba olacağız anlaşılan. bakmıyor da bu tarafa . hadi be abbas ağa bak da gülümseyeyim bitsin şu görev… bu günün değişik bişeyi de sensin işte. bakalım senin için de gün değişecek mi sayemde.

    ***

    - abi otobüsteki kız bize bakıyo ya, daha doğrusu sana dikti resmen gözleri kesiyo mu ne?
    - otobüs değil o cahil, midibüs ..
    - ya abi ya hakkaten bakıyo hatun.
    - hangisi
    - aha şu kırmızılı olan, tuhaf tuhaf da sırıtıyo.
    - size öyle gelmiştir oğlum niye baksın bize kadın
    - belki beğenmiştir abi
    - hade len, neyimizi görecek de beğenecek, hadi görse neyse
    - abi valla bakıyo, bak gene güldü işte hem de sana bakıp güldü… manalı manalı gülüyo kancık
    - ulan hakkaten güldü, yok bu işte bi iş var niye gülsün bana alemin kadını.
    - aha ağam bekir’in adamları dediydi dikkatli olun siviller var diye bu karı onlardan olmasın.
    - oğlum ne alekesi var.
    - abi valla geçende güllü’nün evindeki karılardan biri polis çıktı, aforoz ettiler evdekileri.
    - olur mu olur lan…reşat takip et lan şu arabayı gözden kaçırma. muharrem sen de telefon et ümraniyedekilere beklemesinler, bu karıda bi iş var.

    ***

    ne heyecanlı tipler bunlar yahu. şunlara bak. kesin kanunsuz bişeyler çeviriyorlar. ben yazamadığım zaman daha çok yazıyorum anlaşılan. amaaannn neyine senin fantazi maceralar be kızım tamam gülümsedin de adama, bak bişey olmadı. en iyisi uyumak, aman bu kilometreden sonra da uyunmaz ki, on dakika sonra ineceğim monotonluk durağında, aynı yerlerden geçip aynı evin kapısını aynı anahtarla açacağım yine, aynı kedi dolanacak ayaklarıma, paçama bıraktığı tüylerin bile aynı olduğundan şüpheleniyorum bazen, sı kıl dım.

    ***

    - abi naapıcaz
    - bugüne kadar naaptık reşat
    - naaptık abi
    - ebenin örekesini yaptık reşat, iz bıraktım mı oğlum ben, şüphe yada şüpheli bıraktım mı?
    - abi vurucaz mı karıyı
    - söylemeden anlamazsın dimi kalın kafalı kardeşim
    - iyi de abi kız bi gülümsedi diye…
    - oğlum çalıştırsana saksıyı, elin karısı niye güler bize durduk yere, hem de öyle dudağının kenarına alay yerleştirip, bitiricem ulan sizi der gibi niye güler
    - haklısın abi, hem biz vurmasak yenge vurdurur sana gülümsedi diye
    - reşat sus, takip et.

    ***

    bazen düşünüyorum da çekip gitmeli, beni tutan ne var ki bu şehirde. iş desen ben eşek oldukça semer vuran heryerde bulunur. bu ay ikramiye de var, elim para da görecek hadi be kızım hadi biraz cesaret, topla pılını pırtını bas git, herşey yeniden başlasın, ayağında bağ eteğinde el yokken bas git. aynı yerlerde gezme aynı insan olma artık. evet evet gitmeli yarından tezi yok toparlanmalı bavulları hazır edersem , her sabah kapının önünde görürsem onları cayamam da. bu akşam evet bu akşam, yarın geç olur hemen toparlanmalıyım bu akşam. gitmeliyim, beni tutan hiç birşey yok.

    ***

    - araba durdu patron karı iniyo
    - çeksene oğlum ne duruyorsun
    - abi
    - sıçtırtma ulan abine vur diyorum ikiletme , tam kafasından. sonra da bas gaza …..
  • rivayet olur ki; şule mahlası ile şiirler yazmış olan abbas hoca (bkz: gaspıralı abbas molla) adındaki bir halk şairi, şairliği kadar gezginliği ile de meşhurmuş.azerbeycan ve iranın birçok yerini gezmiş.hindistan, arabistan, mısır ve kafkasya'da gezdiği yerlerdenmiş.gittiği heryerde tatlı diliyle sohbetiyle sevilip meşhur olmuş.bu nedenle nereye gitse aman gitme aman biraz daha kal diye ısrar ederlermiş.buna karşılık o ise yol efendiler, yolcudur abbas, bağlasan durmaz der ve yola çıkarmış.
hesabın var mı? giriş yap