• bir ustun yetenek, zeka, iscilik ve komikcilik urunu. tadindan yenmiyor. nefret eden bir iki kisiye rastladim ama dedim hadi... ogren de gel once. sonra cektim michael'i* karsima, dedim lan maykil lan ucmussun. hasta ettin beni. super olmus bu. hem komik, yani hem espriler zekice hem film zekice. bunun diyorum bi matematiksel formulu var mi? ornegin senaryo yerine 3 bilinmeyenli denklemden mi yola ciktin filmi cekerken? intelligent design mi bu da yoksa?
  • michael winterbottom-steve coogan beraberliginden beklentilerim pek yuksek*; yapilamayacagi yapip sahane uyarlamayi becerdiklerine inancim da tam;ki filmde tony wilson da gorunuyormus, daha ne olsun?
    zinhar izlenecek, begenilecek.
  • uyarlandığı romanın adından da anlaşılacağı üzere -the life and opinions of tristram shandy gentleman- tristram shandy'nin hayat hikâyesini anlatarak başlayan film, esasen bu hikâyeyi filme çeken bir ekibin başından geçenleri konu alıyormuş. bana bu yönüyle adaptation'ı hatırlattı ya hayırlısı.
  • o kadar cok zekice yazilmis, yonetilmis enfes "film icinde film"ler izledik ki, winterbottom yeni bilmedigimiz ne yapmis olabilir acaba diye biraz kibir ve bolca onyargiyla gittigim halde beni fena halde sasirtmis filmdir.. oyunculuklari, diyaloglari, senaryosu zaten pek leziz pek sahane ama esas buyuleyen sey kurgusu.. bu film bir kurgu harikasi..

    --- spoiler ---
    zaten hic duraksamadan akiyor film ama en sonundaki steve coogan ve rob brydon'in al pacino taklitleri oyle nefis ki film tam biterken yeniden baslasin istiyor insan..
    --- spoiler ---
  • kısa süren fakat eğlenceli bir film. kitabı okumam zor günlere ve aceleye denk geldiğinden güzelce anlamlandıramamış, hatta sevememiştim. ellerinden geldiğince, yapılabildiği kadarıyla film çekme çabalarını taktir etmekle birlikte herhalde ancak bu kadar olabilirdi diye düşünüyorum. belki çekim aşamalarını biraz daha kısa da tutabilirlerdi. aylardır görmediğim hocalarımı görmeme neden oluşuyla, kelime oyunları ve ince esprileriyle güzeldi. söylemeden geçemeyeceğim, " a womb with a view" punı kopardı beni...
  • steve coogan'ın tam bir "stephen" olduğunu cümle aleme gösterdiği filmimsi şey.. böyle bu ingilizin sanat yapan erkekleri maalesef dedirtiyor izlerken.. yeri geliyor sinir küplerine bindiriyor ama nadiren öyle bir frekans yakalanıyor ki... geri kalan herşey uyduruk bir hikayeye dönüyor.
  • kötü bir öngörü örneği gösterdiğim (bkz: #9150410) adaptation'la alâkası olmayan film. adaptation'da daha senaryolaştırma aşamasında zihinler bulanmıştı. oysa burda çekimlerin perde arkasını görüyoruz daha çok. bu anlamda daha ziyade "neye niyet neye kısmet" filmi olmuş a cock and bull story.

    --- spoiler ---
    - tristram shandy'nin ilk doğum macerası, yalancı gebelik teşhisiyle son bulur.
    - tristram rahme düştüğü geceden itibaren lanetlidir. zira cinsel birleşme uygunsuz bir zamana denk gelmiştir.
    - babası tristram'ın doğumu için türlü türlü plânlar yaparken doğum yine olabilecek en kötü şekilde gerçekleşir. hatta doğumda tristram'ın burnu kırılır.
    - babası doğduğunda kafası mosmor olan çocuğa - ölme ihtimaline karşılık- iki tercihinden nispeten daha kötü olan ismi uygun görürken, bakıcı kadının unutkanlığı sonucu daha da kötü bir forma giren 'tristram' ismi verilir.
    - tristram shandy kitabında hayatını anlatmaya yeltenmiş ama bu karmaşanın içinden çıkamayıp doğumunu ancak kitabının sonlarına getirebilmiştir.
    - ekip kitapta geçen tristram'ın amcasının aşk öyküsü için uzun uzun düşünür. hiç ummadıkları bir şekilde, gillian anderson'ı aşık olunan kadın rolünde oynamaya ikna ederler. çekimler yapılır. ancak bu bölümler de filmde yer almayacaktır.
    - savaş sahneleri, ayakkabı topukları ve daha nice detay filmle ilgili plânları altüst eder.
    --- spoiler ---

    tüm bunlar göz önüne alınınca a cock and bull story, hayatın öngörülemezliği üzerine şirin bir komedi olmuş. bunun için daha iyi bir kitap seçilemezdi herhâlde. yönetmen michael winterbottom da filmi de romanı da 'post-modern'den ziyade 'oyunbaz' olarak tanımlamış.

    --- spoiler ---
    hatta filmdeki söyleşide steve coogan'ın "ortada post'laştırılacak bir modernizm bile yokken yazılmış post-modern bir roman." tanımlaması da, coogan'ın romanı okumadan yaptığı bir doğaçlama harikası imiş.
    --- spoiler ---

    filmde geçen senarist, yönetmenin kendisi* iken, 'martin hardy' şeklinde bir takma isim kullanmayı tercih etmiş. bu isim tristram shandy'den üretilmiş bir anagram imiş. böyle bir tercihin sebebi de senaryonun başta düşünüldüğü gibi frank cottrell boyce ve yönetmen tarafından yazılamaması, oyuncuların ve hatta bütün ekibin senaryoya bulaşmış olmasıymış.

    winterbottom plânlarından sadece birini gerçekleştirebildiyse, o da filmin gerçekten oyunbaz bir film olması olmuştur. sadece bu özelliği ile bile alkışı hak ediyor.
  • steve coogan'i yeni ingiliz sinemasinin postmodern krali yapan film. 24 hour party people ile baslayan postmodernizm seruveninde bu filmle zirveye ulasmistir. sinemanin kendi üzerine düsünme egzersizleri arasinda en iyilerinden biri olarak bu festivalin bizde kalacak filmlerinden biri.
    ayrica (bkz: cock and bull)
  • sadece tipleri ve diyaloglariyla degil, muzikleri ile de gulduren bir film olmus. zira ilk bolumler gectikleri donem ve anlattiklari sinif babinda the draughtsman's contract'i hatirlatirken, kullanilan muzikler de o film icin michael nyman'in yazdigi muziklerden. ardindan otto e mezzo moduna gecildiginde ise cesit cesit nino rota besteleri calinmakta. gondermelerin otesinde, hepsi de seker gibi parcalar.
  • 25. uluslararası istanbul film festivalinde en iyi yabancı film ödülünü alan filmdir.
hesabın var mı? giriş yap