• ölmeden önce ağız tadıyla iki nefes alıp verebileceğim tarzda bir ölüm. höt diye gitmenin bir manası yok, hele otur bi soluklan yiğenim..
  • "ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar.

    ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler.

    ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.

    ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar.

    ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.

    deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir.

    yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına." **

    martha medeiros
  • pablo neruda'ya ait olduğu sanılan martha medeiros şiiridir.
  • şeytanın çalgıları isimli kitabın yazarı nancy huston tarafından yazılmış roman. özgün ismi: dolce agonia. can yayınları'ndan 2003'te çıkan kitabı, fransızca aslından aylin yengin türkçe'ye çevirmiş.
  • her şey ama her şey dağılma ve düzensizlik eğilimindedir. ölmek varsa işin ucunda, o mutluluğu yakala... tarihin de evrenin de bir işleyişi var. yaşamaya çalışmak bile entropiye bir karşı geliş anlamını taşıyor. kaos düzene galip geliyor. hiçbir şey durduğu yerde iyileşmez, birleşmez -dağılır sadece! "bedenin yargısı zihnin yargısına değer ve beden yok oluş önünde geriler. düşünme alışkanlığı edinmeden yaşama alışkanlığı ediniyoruz. ölümcül sıyrılma ise umuttur; bir başka yaşamın umudu ya da yaşam için değil de yaşamı aşan, yaşamı yücelten herhangi bir büyük fikir için yaşayanların oyunu yaşama bir anlam verir ve yaşamı aldatır."* içinde yaşam enerjisi varsa bir şeylerin beni oralarda ara, her gün giderek öldüğümü bilerek yaşayabilmemi sağlayacak tek şey keşfetmek, üretmek! var etmenin ya da varolmaya çalışmanın özünde entropiye bir karşı geliş vardır. şimdilik kaçmak dayatıyorsa kendini kavgadan bu yeterli, kendimden de kaçmaya gerek duymuyorum! geçmişe duyulan özlem ya da nostalji romantizminin esas sebebi de bu: ilk öpüşmelerin coşkusunu, ilk buluşmalardaki kalp atışını hatırla sonrakiler bunu vermeyecek. onlar seni sen, beni ben yaptı. ya da yaşadığın keyifli bir anı tekrar yaşamak istedin ama bütün koşullar yerinde olsa dahi o anın tadı hiçbir şekilde aynı değildi... o yüzden geçmişe özlem duyarak, gelecek için hayal kurarak ama sadece o anı yaşa! hepi sonu her gün yiyeceğimiz 3 lokma! ağır ağır ölmek değil, ateşle yaşamak istiyorum. sınırlarım yok ki benim sen iste! pişmanlığı ya da nefreti taşıyabilecek kadar sağlam değil yüreğim! böyle güzel bir adam beni nasıl sever ki şaşkınlığıyla bir dakikada sonsuzluk doldu taştı gönlümden! sende ben ümitsizliği sevemedim... "yoksa ta içindeki sevme yeteneksizliğinin farkına varıp da aşık taklidi yaparak kendini aldatma gereği duyan bir adamın histerisi miydi sadece?" ne fark eder ki var olamayışımın dayanılmaz ağırlığı altında eziliyorum: hoşça kal diyebildiler en fazla, elveda diyemediler! her şey incelikten, insan kabalıktan kopar... ne bir güvensizlik, ne uzatılan eli görmeme, ne de kaçma hissi vardı içimde; verilen emeğe saygı vardı sadece. çok ağır bir vicdanım var benim, en az sözleriniz kadar ağır!
  • --- spoiler ---

    "yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi,
    muhteşem bir mutluluğun kapısına."

    --- spoiler ---

    neden bilmiyorum inanılmaz etkiledi bu cümle beni. çok zor be sabretmek... güneşin doğacağını bile bile geceyi yaşamak... zamanı gelir de doğar mı güneş? geçer gider mi bu karanlık? çıkar mıyız aydınlığa birlikte?
hesabın var mı? giriş yap