*

  • sabah kalkinca yapilmasi istenilen ilk eylem. ayrica gorulen ilk ki$iye "nolur 5 dakika daha uyiyim" diye yalvarinilir.
  • kucuk seylerin mutluluk verebileceginin kanıtıdır
  • beş dakika daha...haydi iki beş dakika olsun... üç beş dakika... dört olsa ne çıkar... haydi olmuşken beşinci bir beş dakika daha olsun diye devam eden eylemdir. bir de, konuyla ilgili nefis bir örnek olarak (bkz: kaamos 5 dakikası)
  • işe-okula geç kalma hadisesi bu sihirli sözcüklerle başlar
  • yaklaşık bir saat sonra uyanarak panik içinde güne güzel bir başlangıç yapmanın en nefis yoludur.
  • genellikle 5 saat sonra uyanılması ile sonuçlanabilecek tehlikeli bir harekettir

    (bkz: öngörü hataları)
  • uzatmalari oynamaktir.
  • burçin'i gördüm öğleden sonra gezerken.. ayaküstü muhabbetten sonra "nereye gidiyorsun?" diye sordu. ben de "hiiç öyle geziyordum" dedim. o da can sıkıntısından dışarı çıktığını söyledi. beraber gezmeye başladık. bir süre gezdikten sonra evine davet etti. reddedemeyeceğim bir davetti, hoş bir hatundur kendisi..

    "ne içersin?" diye sordu bana, "sıkıysa white russian" dedim. biraz sonra elinde iki soğuk efes kara şişeyle geldi yanıma. hayatından memnun olmadığını, çevresindeki insanların riyakar olduğunu, artık kimseye güvenmediğini falan söyledi. o bunları anlatırken ben kafayı loop'a alıp "aa evet, haklısın, doğru söylüyosun, ben de öyle düşünüyorum" falan dedim. anlattıkça rahatladığını hissediyordum. anlattıkça rahatsız olduğumu da hissediyordum. radyoda "killing me souftly" çalıyordu. kara şişeyle beraber ağır ağır kanıma karışıyordu.

    öylece 3-4 şişe içtik. alkolün etkisiyle gözleri kısılmıştı. ruhumuz geceye yenikti, boğaziçi expresi gibi ağır ağır akıyordu zaman üzerimizden. anlatacak hiç bir şeyi kalmadığında bir süre sustuk. sadece birbirimize bakıyorduk. sonra dudaklarına yaklaştım. bir alev parçası gibi parmaklarımın arasından kayıyordu. akşam üzeri, alacakaranlık, sokak köpekleri uluyordu dışarda, yağmur bütün pisliğini temizliyordu kentin. hiç bir şey umrumda değildi, parmaklarımı boynunda gezdirdim. sonra yavaş yavaş düğmelerini çözmeye başladım. beyaz teni yeni yağmış karı andırıyordu. beyaz bir kadife gibi..

    sonra dönüp anneme dedim ki : "ya anne ne vardı 5 dakika sonra uyandırsaydın?"

    annem anlamsız anlamsız yüzüme baktı. "yok bişey anne" dedim, "yok bişey"..
hesabın var mı? giriş yap