• 1879 yılında sovyet devriminin liderlerinden leon troçki doğdu.
    1916 yılında fransa cumhurbaşkanlarından fronçois mitterand doğdu.
    1923 yılında bakanlar kurulu, fethi bey'in (fethi okyar) başbakanlıktan istifasını kararlaştırdı. fethi bey bir gün sonra istifa etti.
    1924 yılında kazım karabekir paşa, birinci ordu müfettişliğinden ayrıldı; artık milletvekili olarak çalışacağını bildirdi
    1933 yılında cumhuriyetin10. yılı dolayısıyla genel af kanunu çıktı
    1951 yılında son büyük türkiye komünist partisi tevkifatı başladı
    1972 yılında rasih nuri ileri 7,5 yıl hapse mahkum oldu. gerekçe; h. lefebvre'nin "lenin hayatı ve eserleri" kitabını türkçe'ye çevirmek.
    1982 yılında yılmaz güney vatandaşlıktan çıkarıldı
    1983 yılında diyarbakır eski belediye başkanı mehdi zana 24 yıl hapse mahkum oldu.
    1995 yılında demokrasi partisi (dep) davası, karara bağlandı. yargıtay leyla zana, hatip dicle, orhan doğan ve selim sadak'ın15'er yıl, mahmut alınak ve sırrı sakık'ın 3'er yıl 6'şar ay hapis cezasını onayladı. cezaları bozulan ahmet türk ve sedat yurttaş tahliye edildi
  • hasta ve hasta yakını hakları derneği tarafından 1998 yılında kabul edilen ve tüm yurtta coşkuyla kutlanan "türkiye hasta hakları günü"
    (bkz: tüm yurtta coşkuyla kutlanmak)
  • 1985: ilk kez zamanda yolculuk yapılarak 1985'e gidildi.
  • fenerbahçeli uche okechukwu ligde fenerbahçenin 2000. golünü attı.
    (bkz: 26 ekim 1996 fenerbahçe trabzonspor maçı)
  • bugün tam bir sene olmuş, dolu dolu bir sene, eksiksiz bir sene.
    unutmuşum, bugünün o gün olduğunu. ama madem hatırladım bir sebepten, işte buraya da not düşüyorum ki, bugünü unutmayayım bir daha, o günü unutmayayım bir daha...
  • doğum günüm. evet biliyorum gereksiz bir bilgi ama yalnızlıktandır belkide yazmak istedim.
  • bugün doğmuşum ben, küçük bir ege kasabasında. saçları olmayan, kel bir kız çocuğuymuşum. anne sütü tadı bilmeyen, mamalarla büyüyen ve benden kalan mamaları köpeklerle paylaşılan bir küçük mahallede başlamış hayatım. çok yaramaz ama aynı zamanda çokta vicdanlıymışım. rahmetli babaannem çok koşmuş peşimden iki lokma bişeyler yiyebileyim diye sokaklarda elinde tabakla peşimden gezermiş. sevgili babam yemekler yiyeyim diye ödül gofretleri ve balonlarla gelirmiş eve. ben de saksı diplerine lokmalarımı bırakır yedim diyerek gofreti alırmışım ellerinden. şimdi geriye dönüp baktığımda çok uzun zaman önceymiş diyorum. şaka maka 29 oldum. otuza bir kalmış. zaman bana olgun bir kadın olmayı, sabretmeyi öğretmiş. hayatta herkes gibi sevgiler yaşadım, büyük ayrılıklar da... birine çok kızdım, bir diğerini sevgiden içime sokasım geldi...
    imkanlarım çok oldu ama kimi zaman imkansızlıklarım da. hastalıklar yaşadım ama çok şükür onları da aştım.
    bazen dipte buldum kendimi, kimseyi görmek ve duymak istemedim.
    bazense her gün sokağa çıkayım gibi bir halim vardı...
    yaşam ve yaşamak bir oyun sanki. yürüyorsun, yürüyorsun, arada takılıp düşüyorsun. sonra tekrar ayağa kalkmak için çabalıyorsun.çabalayabilirsen, kendinde o gücü bulabilirsen ayağa kalkıyorsun bir şekilde.
    yeter ki iste!
    bazen de o gücü bulamıyorsun kendinde. ardından seni sevenleri düşününce için kıpır kıpır oluyor bir anda.seni sevenlerden güç alıyorsun bir şekilde ve “onlar için mücadele etmem lazım” diyorsun kendine.
    “tamam” diyorsun, “ama neremden tutsanız elinizde kalırım ona göre!” hayaller kuruyorsun bir sürü... geleceğe dair umutlar besliyorsun, ilerideki günlerinin daha sağlıklı ve daha refah içinde olması için dualar ediyorsun. an geliyor hayal kurmaktan vazgeçiyorsun, canın istemiyor. hayal kurma yetini kaybediyorsun. umutsuzluk sarıyor her yanını. hayat böyle geçiyor...
    hayatımızın ne zaman ve nasıl sonlanacağını hiçbirimiz bilmiyoruz, kader deyip geçiyoruz yaşadıklarımıza. ama şükretmek çok mühim. allah’ın bize verdiği her güne, aldığımız her nefese, tüm sahip olduklarımıza şükretmek ve bunların kıymetini bilmek lazım. ben de 29 yaşımı gördüğüm için şükrediyorum...
hesabın var mı? giriş yap