• frank sinatra, nina simone, elvis presley, marilyn monroe, brigitte bardot, sophia loren , audrey hepburn, ray charles, chuck berry gibi ikonların damga vurduğu siyah beyaz dönem. tabi o dönemlerin türkiye'si nasıldı? ona da bakmak lazım. bugün bir tıkla nina simone dinlemek mümkünken o günlerde bu ne kadar zor olsa gerek.

    bugünün oldies but goldiesleri.
  • kraliçe süreyya'nın evliliği ile masal yarattığı yıllardır.
  • aslında 1930, 1950'lerde yazılmış bir kitabın başyapıt oluşuna şaşırmayıp 1950'li sinema filminin başyapıtlığına şaşırmak da başka bir ilginçliğimiz, ilginçliğim. o kadar sevdiğim sinemayı bütün doyuruculuğu ve yetkinliğine karşın ikinci sınıf, yan veya çocuk sanat görüşümün çifte standardı.
    (bkz: journal d'un cure de campagne)
  • bugün sahip olduklarımla olmak şartıyla en çok yaşamak istediğim dönem.
  • şu web sitesinde güzel tarihi anektodlarla ve günümüz ile kıyaslanarak anlatılan yıllar. tabi ağırlığı amerika ve batı dünyasına dair ama bilindiği gibi türkiye de savaşın bitişiyle amerika'da yaşanan para bolluğundan nasibini almış, menderes döneminde ülke ve halk ekonomik olarak kalkınmıştı. ve yazılanları okudukça baby boomers jenerasyonunun neden sevilmediğini yeniden hatırlıyoruz.

    yazılanlardan bazıları şöyle:

    — ev almak şimdiki gibi inanılmaz zor değildi —

    1950'lerde aileniz için bir ev satın almak, bugünün aksine, çoğu insan için gayet olağan bir durumdu. evlerin bir ömür boyu çalışarak kazanılan paralara mal olduğu ve insanları kirada oturmaya zorlayan bu günlerin aksine 1950'de ortalama bir ev sadece 14.000 dolardı.

    o yıllarda çoğu ailenin bir ev sahibi olması beklenirdi ve o insanlar bugünün ev fiyatlarını duysalar muhtemelen akıllarını kaçırırlardı. insanlar ev satın alabilmenin yanında, aynı zamanda evin ücretini de görece kısa bir sürede ödeyebilir ve tüm hayatlarını ev kredisi ödeyerek geçirmezlerdi.

    * ek bilgi: amerika birleşik devletleri'nde orta değer bir ev fiyatı 2022'nin ilk çeyreği itibarıyla 428.700 dolar. 1950 yılının 14.000 doları da 2022'de 172.000 dolar ediyormuş. hatta şu sitede 1950'de ortalama bir evin 7.300 dolar, 1960'ta 11.900 dolar olduğu yazmakta.

    — satın alma gücü —

    ikinci dünya savaşı'ndan sonra ve 1970'den önce satın alma gücü ucuşa geçer. mavi yakalı bir işte çalışan bir adam tüm ailesini rahatlıkla geçindirebiliyordu. paul krugman, bunun büyük ölçüde amerika'nın işgücünün üçte birinin sendikalaşmasından kaynaklandığını söyler.

    biraz tutumlu davranarak paranızı artırabilirdiniz de. asgari ücret seviyesinde çalışan herkes, 7-10 günlük çalışma ile kirasını ödeyebiliyordu. besin zincirinin en altındakilerin bile birikim yapabilecek gelirleri vardı.
    görsel

    — mcdonalds'ta hamburger sadece 15 cent'ti —

    fast-food devi ilk olarak 1940'ta piyasaya çıkar ama ikonik golden arches logosu ilk olarak 1953'te phoenix, arizona'da bir mekanda kullanılır. buradaki fotoğraf 1956'daki bir mcdonald's drive in'ini gösteriyor. görüldüğü gibi restoran sadece 15 sente hamburger reklamı yapıyor.

    bir galon benzinin ortalama fiyatı 1950'de 18 sent ve 50'lerin sonunda 25 sentti. 1959'da yeni bir araba ortalama 2.200 dolara mal oluyordu. bir kadın sade bir elbiseyi sadece 3,29 dolara satın alabiliyordu.

    — banliyöler harikaydı —

    bugünlerde banliyöler hakkında ne düşünülür bilinmez ama 50'lerde onlar harika yerlerdi ve amerika hakkında harika olan her şeyi simgeliyorlardı. amerikan vatandaşlarının büyük bir kısmı için banliyöler, şehir merkezinden uzaklaşma ve kendi evinize geçme şansı anlamına geliyordu.

    ikinci dünya savaşı'ndan önce, genç insanlar korkunç koşullarda daireler kiralıyor ve tasarruf etmeye odaklanıyorlardı. savaş ekonomiyi hareketlendirdi ve büyük buhranı sonlandırdı. yüksek maaşlar, askerlere hizmet ödemeleri, savaş tahvilleri ile yapılan yatırımlar birden amerikalılara harcayacakları bolca para sağladı. 40'ların çocukları banliyölerin büyük bir gelişme olduğunu biliyorlardı. birdenbire alanınız, ışığınız ve kendinize ait diyebileceğiniz bir yeriniz oluyordu. ayrıca büyüyen orta sınıfa uğrunda çabalayacakları bir şey vermiş oldular.
    görsel görsel görsel görsel

    — amerikan rüyası son derece ulaşılabilirdi —

    amerikan rüyası denilince aklınıza ne geliyor? çok çalışan herkes sonunda cömertçe ödüllendirilecek? bu teori gerçeğe 50'lerdekinden daha doğru şekilde dönemezdi. amerikan rüyası 50'lerde steroid almış gibiydi.

    ikinci dünya savaşı'ndan sonra amerika'da doğan çocukların bunu başarma şansı iki katından fazlaydı. bu eğilim 70'lerin başına kadar devam edecekti. bugün, en iyi olmaktan mutlak en kötüye gittik. (yazar burada biraz dolmuş)

    — evlerin iç dekorasyonu birden önem kazandı —

    amerika'da 1950'lerin göreceli barış ve refah zamanı olduğu düşünüldüğünde, bireyler ve aileler konforlu bir yaşam sürdüklerinden emin olmak isterler. ev dekorasyonunun önemi konusunda büyük bir akım ortaya çıkar. o dönemlerin tipik tarzı alan, teknoloji kullanımı ve temizliğe odaklanan canlı tasarımlardır.

    1950'lerin evlerinin çoğu sanki bir dergiden fırlamış gibi görünüyordu çünkü çoğu kadın bütün gününü ortalığı toparlamakla ve her şeyin en iyi ve çalışır durumda olduğundan emin olmakla geçiriyordu.

    — iyimserlik zirve yaptı —

    2018 sonu itibariyle amerika'nın yarısı ya depresyonda, ya endişe dolu ya da umutsuz. müzikte, televizyonda, tüketilen medyanın neredeyse tamamında bu bir trend haline geldi ve hepimizin kendini değersiz gören en az bir veya iki arkadaşı vardır. saati geri saralım; 50'lerde durum hiç de böyle değildi.

    economics & happiness kitabına göre, 50'li yıllar, son derece mutlu olduğunu söyleyen çok sayıda insan gördü. bu, 1955 ile 1960 arasında yaklaşık %40 ile zirve yaptı ve bu şimdiye kadarki en yüksek seviye.
    görsel görsel görsel

    — uçak yolculuğu beş yıldızlı bir otelde uçmak gibiydi —

    birinci sınıf uçmuyorsanız ya da birinci sınıfta uçuyor olsanız dahi, birçok insan hala uçağa binmeye çekinir. sıkışık, kötü yemekli, yabancı insanlarla sardalya gibi istiflendiğiniz stresli bir süreç.

    gel gör ki, 1950'lerde uçağa binmek, en azından karşılayabilenler için lüks bir deneyimdi. yolcular şık bir şekilde seyahat ediyor ve kraliyet ailesiymiş gibi muamele görüyordu. yolculuktaki tüm ihtiyaçları gayet iyi giyimli bir ekip tarafından karşılanıyordu.
    görsel görsel görsel

    — eğitime erişim —

    girişimciler bunu tartışıyor, ancak gerçek şu ki, ne kadar eğitimliyseniz, banka hesabınızın da o kadar arttığını görürsünüz. araştırmalar, lisans düzeyinde eğitime sahip olanların yaşamları boyunca daha fazla para gördüklerini gösteriyor. üzücü olan kısım, yüksek ücretlerinden dolayı üniversiteler herkes için değil. ama 50'lerde, g.i. bill sayesinde bu bir sorun değildi.

    bu yasa ile 1944'ten 1956'ya kadar, geri dönen askerlere eğitimde bir şans vermek için çok fazla fon toplandı. bu yasa tasarısı sayesinde yaklaşık 7,8 milyon amerikalı tahsil gördü. bu, birleşik krallık'taki tüm üniversite nüfusundan daha fazla.

    ...
    daha fazlası için link.
  • televizyonun yaygın olmadığı bir dönem olmasına rağmen amerikalıların bütün dünyayı her yönden etkilemeye başladığı yıllar.

    görsel
    ilk görselimiz bir amerikan berber afişi. forward combed booggie isimli modele iyi bakın.

    görsel
    ikinci görselimiz ise john lennon'ın ünlü olmadan evvelki bir fotoğrafı. tabii ki amerikan model saç traşı ile. model ise ilk görseldeki en amerikan model olan forward combed booggie.

    john lennon'ın kim olduğunu bilmeyenler ise (bkz: the beatles)
  • filmlere bakılırsa her kadının saçını kızıla boyadığı bir onyıldır.
hesabın var mı? giriş yap