• konuyu bir örnek ile anlatmak gerekirse, hikayeye göre, bir alman, bir italyan, bir fransız ve bir ingiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar. alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar. hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır. italyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak parçalar halinde bölerek, köpeğe yedirmeğe çalışırsa da, hayvanın ağzı gene yandığından o da başaramaz. fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da, bu uygulama ile de bir sonuç alamaz.

    sıra ingiliz'e geldiğinde, ingiliz, önce köpeği okşayarak yanına çeker, sırtını sıvazlar, sonra, hardalı topak yaparak hayvanın poposuna yapıştırır. köpek ardı yandıkça başlar hardalı yalamaya, kısaca, canı yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bitirir.

    kıssadan hisse: akıllı ülkeler, hedef ülkeleri, istekleri çizgide tutabilmek için, onlara hardalı öyle yedirirler ki, o ülkeler, neyi yediklerinin farkına vardiklarında iş çoktan geçmis olur.
  • bilgi üniversitesinde, psikoloji bölümü 2. sınıf derslerinden biridir. psy 233 kod'lu ders, iki dönemliktir ve psychology of learning, olarak geçer. * *
  • gelişim psikolojisiyle kapsamı birleştirilerek gelişim ve öğrenme psikolojisi ya da eğitim psikolojisi olarak okutulan ders.
  • insanin nasil ogrenmeye calistigini inceleyen psikolojidir.
  • yaşantılar yoluyla meydana gelen nispeten kalıcı davranış değişikliğidir.
  • bir bilim dalının kolu olmanın yanında eğitim bilimleri arasındaki en zevkli derstir zannımca. çalışmaya başladığınızda ''koyduğumun itine şu eti ver de yesin'' gibi sitemlerde bulunsanız da zamanla aslında çok zevkli konulara sahip olduğunu anlıyorsunuz. hiç değilse ''program geliştirme, materyal tasarımı ve sınıf yönetimi'' gibi amacına hizmet etmeyen bir ders değildir.
  • konuyla ilgili atasozu icin
    "duydugumu unuturum, gordugumu hatirlarim, yaptigimi anlarim."

    yaklasik 2 hafta sonra

    - okuduklarimizin %10'unu
    - duyduklarimizin %20'sini
    - gorduklerimizin %30'unu
    - gorup duyduklarimizin %50'sini
    - soylediklerimizin %70'ini
    - yapip ve soylediklerimizin %90'ini hatirlamaktayiz.
    (bkz: #36939781)
  • eğitim bilimlerinin en zevkli dersidir.
  • eğitim bilimlerinin en bok ve en aptal evet gerçekten en aptal konusu. bu dersin verilmesinin tek haklı gerekçesi olabilir o da sınavda elenen sayısını artırmak.

    sen eğitim öğretim hayatı boyunca en faydalı olanın, yapılandırmacılık olduğundan,
    günlük hayatta işe yararlılığından bahset hatta ülkenin eğitim felsefesini de buna çevir ama sınavda yıllar önce önemini yitirmiş, bir geçerliliği kalmamış, zerre faydası dokunmayacak konuları öğrenmeyi zorunlu kıl. hayır işin kötüsü bu aptal kuramları ortaya atan bizler de değiliz, yabancı kaynaklardan çevirip sisteme dahil ediyoruz ve bir kuramın seksen tane adı oluyor. zorken daha da zorlaşıyor. zor değil aslında çok basit ancak kavramlar o kadar birbirine benzer ki bazen katlanılmayacak hal alıyor.

    böyle bir eleminasyon sistemine karşıyım. ne bilim alan sınavını çok zorlaştır amenna da bu salak dersin ve içeriğinde gereksiz onlarca ilkenin kuramın ayıklanması lazım. 20 sayfa edimsel koşullanma özeti olur mu lan? özeti bir de, aklını kaçırır insan.
  • öğrenme sürecinin oluşması için öğrenme eylemini gerçekleştiren birey ya da toplulukların halihazırda sahip olması gereken psikolojik durumları niteleyen bir psikoloji alanındaki alt dallardan biri. formasyon derslerinden hatırladığım kadarıyla örnek, "öğrenilen konunun işlevselliği, öğrencinin sosyal durumu, öğrencinin maddi yetersizlik durumu, öğrencinin psikotravma niteliğindeki durumu, öğrencinin günlük yaşam içerisinde özellikle ev içi ebeveynler konusundaki durumları, vb." başlıkları inceler.
hesabın var mı? giriş yap