• geçimini toprağı ekerek kazanma durumu...
  • ciftci tarimdan gecinen kimselere denir. eskisehir civarinda pancar onemli bir urundur. ciftci kelimesinin cift-okuz'den geliyor olmasi ihtimalini dusunuyorum. iki okuzlu bir sabanla ciftci topragi surebilir, neden olmasin? (bkz: soru isaretiyle biten entryler)
  • insanın kanına işleyen meslektir. öyle gidip şehirde 20 sene okusanızda hiçbir şey sizi o topraklara dönmenize engel olamaz. öyle pis bi hastalık gibidir.
  • zor ve riskli bir zanaattır. nedenini merak edenler için;

    komşumuzun yaklaşık 2 dönümlük bir arazisi var ve yaşamını çiftçilikle idame ettiriyor. genellikle bir sene buğday diğer sene arpacık soğan ekerdi. bu sene ektiği soğanları satamamış ve soğanlar tohuma kaçmaya başladı. 2 haftadır takip ediyorum müşteri getiriyor ama bir türlü alıcısını bulamadı. bugün bi baktım ürün üzerinde olmasına rağmen traktörle tarlayı sürüyor. içim burkuldu sözlük. bir sene uğraş didin elde var sıfır. belki çiftçide de hata vardır. ona birşey diyemeyeceğim ama sebeb ne olursa olsun bu saatte sonra gözümde nankör bir meslektir.
  • üniversiteyi kazanana kadar yarı zamanlı işimdi. hem ders çalışmak için motivasyon kaynağım oldu, hem de kilomu korudum.
  • nesillerdir ailemin geçim kaynağı. ben bu seriyi bozmaktayım. bazen düşünüyor insan salayım dağa bayıra kendimi, yapayım yine çiftçilik diye fakat her 60 saniyede bir çiftçi iflas etmekte. (bkz: acı gerçekler)
  • dünyanın en güzel mesleğidir.
    tabii neticede öznel bir tanım yaptım fakat birçok meslekten çok daha güzel olduğu tartışılmaz bile.
    acaba bu iş için geç mi kaldım, şimdi başlasam ne olur diye düşünüyorum. nerede ne ekilebilir, bu iş nasıl yapılır, nerden başlanır araştırmaya başladım. istediği kadar zor olsun, şu iğrenç istanbul şehrinde bir şeyler yapmaya çalışırken tükenmektense bağda bahçede yaşlanmak daha iyi değil mi her türlü. kimi insanlar şehir hayatını sever, şehrin hareketliliğinde kendini bulur, bunu da tabii ki doğal buluyorum. ancak ben öyle bir insan olmaktan çıkalı çok oldu. içinde yaşamaktan zevk almadığım bir şehirde ne yaptıklarım ne de aldığım nefes beni tatmin ediyor artık.
    diğer yandan becerebilir miyim, ben ne anlarım, türkiye'de çiftçinin hali zaten malum gibi sorular birbirini takip ediyor. bunlara da cevap ancak araştırmaya devam ederek bulunabilir. o yüzden araştırmalara devam. çiftçilik hakkında tecrübeli olanlar veya bilgi sahibi olanlar mesajlarını esirgemesin lütfen.
  • geçen tarım bakanı olan faruk çelik şu açıklamayı yaptı: biz yerin 500 metre altından su çıkarılıp, mısır ekilmesini istemiyoruz dedi. çok güzel. söylemesi kolay. peki, çözüm? tabi ki yok. laf olsun torba dolsun. adamlar çiftçiyi, çiftçiliği bitirmek için yemin etmişler. sonra da gidip afrika'dan toprak alıp işletmeye çalışırlar. neden mi? çünkü türkiye'nin toprakları kendisine yetmiyormuş.
  • anası bellenen iş koludur.neymiş çiftçiye şu kadar destekleme verilmişmiş!sakatlık burada başlıyor zaten çiftçi neden desteklensin? sen çiftçini neden desteklenmesi gereken bir pozisyona düşürüyorsun? öyle bir politika izle ki çiftçi ürettiği ile refah bir şekilde yaşasın.ama nerde amk!
  • en son ortalığa dökülen yüklü buğday ithalatı haberinden sonra varlıklarının önemini bir kez daha anlamama yol açan önemli iştir aynı zamanda allah yollarını açık etsindir.tarihinde hayvancılıkta sorun dahi yaşamamış yurdumda çobanı ithal ettiğimiz bu dönemde sayılarını arttırmalarını umuyorum sözlük çok içim acıyor lan .bundan yıllar önce buğday eken biri ile muhabbetimde alıcı bulamadıklarından yakınmıştı şimdi gelinen duruma bakın arkadaş .azcık taşak olsa da
    istanbula hapsolmasam burdura gidip diplomayı girişe koyup tarla ekeceğim ama yemiyor arkadaş hem bilmiyorum ki nasıl becerilir ayrıca 230 ton üretemem ki lan.
hesabın var mı? giriş yap