• (bkz: #145488903)

    iki üç gün önce deprem zamanı çıkan gazetelere bakarken gördüklerim

    görsel

    görsel

    görsel

    ayrıca şöyle bir manşet vardı:
    koskoca reşadiye'de sadece 40 50 kişi sağ kaldı.

    ve daha yüzlercesi. bir ay sonraya kadar gittim arşivlerde. inanılmaz acılar yaşanmış. inanılmaz yetersizlikler. yine tüm vatandaşlar kendi aralarında bağış toplamış, bir grup gencin kamyona doluşup bölgeye gitmesi bile haber olmuş. tv yok, telefon yok, aletler yok, iş makineleri yok. ismet inönü 2 günde bir bölgeye gidiyor. mahkumlar can kurtarıyor.

    yani şu acıları bilip bu çağda hala ders almayan bir devlet adamı açıkça vatan hainidir. imkanı varken bu acıları engellemek için kullanmayan herkes halk düşmanıdır, bizim düşmanımızdır, katilimizdir. 83 yıl sonra bu depremi aşan can kayıpları yaşadık. 83 yıl. geçmiş zamanda bilinen depremlere hiç girmiyorum, bu ülkedeki fay hatları bir milyona yakın insan öldürdü.
  • "allah vermiş ki köydekilerin yarısı yokmuş" der dedem her anlattığında. civar köylerden birine düğüne gitmişler ki gidenlerin çoğu erkek.

    dedem beşikteymis deprem olduğunda. bilmiyor, hatırlamıyor. sadece duyduklarını, ona anlatılanları anlatıyor bize.

    yirmi haneli küçüçük bir dağ köyü var kösedağ'ın eteklerinde. en yakın nahiye şu zamanda bile arabayla bir buçuk saat uzakta. yirmi tane kerpiç evin yirmisi de yerle bir.

    ayakta kalmış tek direk, tek duvar, tek taş yok.

    yıkıntılar kara karışıyor, yıkıntıların üzerine kar yağıyor, yıkıntılar donuyor, yıkıntılar kar oluyor...

    yollar kar olmuş, yol yok. izler kar olmuş, iz yok. gelen yok, gidebilen yok, ses yok.

    bir evin enkazından diğerine ulaşabilmek için karların içinden tüneller kazıyorlar. dedemi beşiğiyle birlikte karlı toprağın altından çıkarıyorlar. yaşları on dört ile on sekiz arasında olan üç halasının ve babaannesinin bedenlerinin yanına yatırıyorlar ufak bedenini. evden tek sağ çıkan kadın annesi, pamuk.

    annesi dayanamayıp yerden almak istiyor oğlunun bedenini. hayatta kalabilmiş on, on beş kadar insan var etrafında. "günahtır yapma" diyorlar. yüzündeki çamurları temizlemek istiyor belli ki. yerden bir avuç kar alıp dedemin yüzünü ovuşturuyor karla, temizliyor.

    ne hikmettir ki birden iç çekerek nefes alıyor dedem.

    yüz elli nüfuslu köyünün, sayısı yüzü bulacak yeni mezarlarından birinde yatmaktan kurtuluyor annesinin sayesinde. allahın yardımıyla ya da...bilemiyorum.

    köyün orta yerine yapılan o mezarlığa depremde ölenlerden başka kimse gömülmüyor bir daha. yeni yaptıkları evlerin bir yüzü mezarlığa bakıyor, bir yüzü kösedağ'a.
  • yardım etmek için hapisanedeki mahkumların serbest bırakılıp kaçmak yerine yardıma gittikleri deprem. hatta işleri bitince geri dönmüşler maphusaneye.
  • yıkılmayan tek binayı almanların yaptığı söylenir.
    (bkz: erzincan tren garı)
  • hükumet ve devlet suçlanmışmıdır diye merak ediyorum demiş bir de. şimdi mi döversin sabaha mı bırakırsın. o zamanki şartlarla şimdinin şartı bir mi? adamlar hapistekileri bile çıkarmış, mahkumlar da yardım edip firesiz dönmüş. o zamanki ahlak bile ne güzel.
    2023 de yaşadığımız şey ne peki? 24 yıl boyunca eleştirilen, üzerinden prim yapılan kurtarma çalışmalarının yarı başarısı bile gösterilmedi. 2 gün ya koca 2 gün gidilemedi bir şehire, yapayalnız bırakıldı. ve hala dokunulmamış onlarca enkaz var. neden ya neden? hepimiz biliyoruz gereken yapılmış olsaydı daha farklı olurdu. tabiki eleştireceğim!
  • bu depremde etkilenen yerlerden biri olan reşadiye'de 2100 kişi ölüyor. depremden 15 gün sonra bölgeye bir doktor, 25 gün sonra da kızılay yardımı gidiyor, ölüm sayısının bu kadar fazla olmasının sebeplerinden biri de bu. belediye başkanı da ailesiyle birlikte ölüyor.

    erzincan son bin yılda 11 kez tamamen yıkılmış. bu deprem son yüz yılda kuzey anadolu fay hattının en çok can aldığı depremdir. 33 bin ölü. erzincan'da nüfusun 4'te 1'i yaşamını yitirmiş. ardından 18 bin ölüyle gölcük depremi geliyor.

    deprem bu topraklara böyle şeyler yaşatmışken hâlâ hazırlıksız olmamız, hâlâ siyaseten boş şeylerle oyalanıyor olmamız utanç verici.
  • dedemin 5 oğlunun vefat ettiği felaket. dedemde bu olaydan sonra babamı doğuracak olan ninem ile evlenmiş. lafın kısacası bu trajedinin bir ürünüyüm.
  • bırakın cep telefonunu, normal telefon bile yok.
    telgraf direkleri yıkılmış. aralık ayının 28'i, kara kış.
    motorlu araç bile etrafta çok az.

    erzincan'a ilk yardımlar aralık 1938’de
    depremden 1 yıl önce
    devlet tarafından tamamlanmış olan
    tren yolu üzerinden gelmiştir.

    cumhurbaşkanı ismet inönü de depremden sadece iki hafta önce,
    sivas-erzurum demiryolu hattında tetkiklerde bulunmuş.
  • o yillarda nasil boyle bir yikima sebep oldugunu cozemedigim deprem. apartman yok cok katli bina yok herkes mustakil evde oturuyor. ahsap kerpic agirlikli. yikilsalar dahi sag cikma ihtimali yuksek

    edit: cogu soguktan oldu deniliyor genel olaraj.
  • kuzey anadolu fayı üzerinde erzincan'dan niksar'a kadar (kuş uçuşu yaklaşık 250 kilometre) 350 km'lik bir kırık sistemi meydana getirmiştir. bu sebeple devasa bir depremdir.

    ayrıca ikinci dünya savaşı boyunca kuzey anadolu fayı üzerinde 1939,1942,1943,1944'te yaşadığımız 7 üzeri bu yıkıcı depremlerde toplam 45bin civarı insanımızı kaybetmişizdir. yaralılarla birlikte daha savaşa girmeden birkaç yüzbin zayiat yaşamışız. yatıp kalkıp ismet inönü'yü hayırla analım ki bir de savaş girip memleketin yok olmasına sebep olmamış. o dönemdeki savaşta tarafsız kalma kararına bir de bu boyuttan bakmak lazım.
hesabın var mı? giriş yap