• isveç'te yapılan, uefa tarafından yugoslavya'nın katılmasına son anda izin verilmeyip apar topar danimarka'nın çağrıldığı ve aynı danimarka'nın finalde dünya şampiyonu almanya'yı 2-0 yenerek avrupa şampiyonluğunu kazandığı turnuva..

    turnuvayla ilgili diğer önemli not, final maçında danimarka'nın gol attıktan sonra oyunu rölantiye alan* ve sürekli kalecisine pas yapıp futbolu çirkinleştirilen oyun şeklini önlemek için bu turnuva sonrası uefa yetkilileri tarafından kaleciye pas kuralı getirilmesidir.
  • 8 takımla yapılan son avrupa şampiyonasıdır.
    1. grup: isveç - ingiltere - fransa - danimarka
    2. grup: almanya - hollanda - bağımsız devletler topluluğu - iskoçya

    her ne kadar danimarka bu şampiyonaya son anda dahil edilmişse de, danimarkalı bir yetkili, "yugoslavyanın şampiyonadan çıkartılacağını bize çıtlatmışlardı. biz de takımı toplayıp, şampiyonaya hazırlamıştık zaten." demiştir.
  • sadece 8 takımdan oluşan 2 grubu ile "finaller" deyiminin son temsilcisi...

    formaların sırtında isim yazılı olma kuralı uygulanan ilk turnuvadır aynı zamanda.

    benim için ise, baştan sona bilinçli bir şekilde takip ettiğim ve ilk figurine panini albümümü biriktirdiğim turnuva.
  • isveç'te yapılan avrupa futbol şampiyonası. birleşmiş milletler tarafından (güvenlik konseyi 757) yugoslavya 4. grupta 14 puanla birinci olduğu halde 13 puanla ikinci olan danimarka çağrılmıştır. o zamanlar şampiyona sadece 8 takımla yapılıyordu. danimarkalı futbolcular söylentilere göre plajlardan toplanarak getirilmiştir. finalde de almanya'yı 2-0 yenerek şampiyon olmuşlardır.

    türkiye ise euro 1992 elemelerinde 7. grupta oynadığı 6 maçı da kaybetmiş, 1 gol atıp 14 gol yemiştir. o golü de rıza çalımbay 3-1 yenildiğimiz istanbul'daki irlanda maçında (son maç) atmıştır.

    ünal'ın ingiltere maçında direkten dönen şutu da 16 ekim 1991 ingiltere türkiye macindadır ve bu grup elemelerindedir.

    türk futbolunun 10 yılda aldığı yol ortadadır. (2002 kore japonya dünya kupası)
  • isveç'in ev sahipliği yaptığı ve bendenizin de izlediği turnuva. hayatımda ilk izlediğim avrupa futbol şampiyonası olması nedeniyle bendeki yeri çok farklıdır bu turnuvanın. o zamanlar isveç'i tutuyordum ki o kadroyu hala ezberden sayabilirim. neyse efendim gelelim turnuvaya.biraz anımsı tarzda bir anlatım olacak sıkıcı olursa şimdiden özür dilerim.

    sene 1992. aylardan haziran. annem ve babam'ın sınavları dolayısıyla sık sık adana'ya gitmekteyiz efendim. annem sınavdayken babam bizimle çimlerde oturmaktadır babam sınavdayken annem bizimle çimlerde oturmaktadır. babamlayken konu belli. avrupa kupası. ben o sene isveç'i tutuyorum babamın ise fransa'yı tutuyor. sanırım platini'den kalma bir sevgiydi o. neyse efendim babam eski turnuvalardan bahsederek sürekli iştahımı kabartmakta. annem sınavdayken dayanamayan ben kola kutularını tekmelerken thomas brolin'in ismini bağırmaktayım. ama henüz 7 yaşındayım.

    o sene de turnuva 4'erli 2 grup halinde yapılmakta. ilk grupta isveç, danimarka,fransa ve ingiltere var. danimarka bu turnuvaya son anda yugoslavya'nın ihraç edilmesiyle davet edilmiştir hatta.

    neyse efendim gelelim takımları tanıtmaya.

    fransa didier deschamps, laurent blanc, eric cantona gibi isimlerle dikkat çekmekte. yedeklerinde ise genç emmanuel petit gelecek seneler için göz kırpmaktadır. o senelerde fransa ön liberolu sisteme yeni geçişteydi. bu nedenle didier deschamps çok büyük bir kozdu. hatta o olmadığında yerini doldursun diye bir de emmanuel petit yetiştirilmekteydi.

    ingiltere david platt, gary lineker, martin keown, stuart peace'li kadrosuyla 1988'deki hezimeti unutma peşindeydi.

    danimarka ise tatilden zor topladığı futbolcularıyla katıldı turnuvaya. kalede genç peter schmeichel, trabzobsporlu lars olsen ve brian laudrup en büyük kozlarıydı.

    isveç ise hala ismini hatırladığım ve daha sonra 1994 dünya kupasında da coşacak olan bir jenerasyona sahipti.

    kalede "deli" thomas ravelli, savunmada roland nilsson, jan eriksson, patrik andersson, joachim björklund, ön liberoda "maestro" stefan schwarz, orta sahada klas ingesson, magnus thern, (uzun saçlarıyla hatırladığım) anders limpar, forvette odama posterini astığım thomas brolin ve onun ekürisi martin dahlin isveç'in genel 11'iydi. yedeklerde bulunan roger ljung ve kennet andersson ise patlamaya aday futbolculardı. teknik direktör tommy svensson total futbol'un benzeri bir sistem kurmuştu. ön liberolu sistemler henüz fransa gibi bir dünya devinde bile oturmamamışken isveç çatır çatır ön liberoyla oynuyordu. ön libero o zamanlar şimdiki gibi afrika kökenli oyuncuların hırs,azim,güç,kuvvetine dayanmıyordu. ön liberoda genelde soğukkanlı, takımı yönetebilen, hem defansif hem ofansif yönü kuvvetli, ayağa pas yapabilen, gerektiğinde topu tutabilecek oyunculardan seçiliyordu.

    neyse efendim takımları tanıdık. bu takımların arasından isveç lider çıkarken ikinciliği averajla danimarka aldı. fransa 3. olurken ingiltere galibiyet göremeden ülkesine geri döndü.

    b grubunda ise bir önceki kupanın şampiyonu hollanda, almanya, iskoçya ve sovyet rusya'nın türkmenistan,azerbeyca vs. gibi ülkelerden oluşan kısmı vardı.

    hollanda'da dennis bergkamp gibi bir efsane vardı. bunun yanında son şampiyonada gol kralı olan van basten ve son şampiyonanın yıldızlarından ruud gullit diğer önemli oyunculardı. bir de genç frank de boerkendisinden beklenenleri karşılayabileceğinin sinyallerini vermeye başlamıştı.

    almanya ise stefan effenberg, matthias sammer, jürgen klinsmann, karlheinz riedle, thomas hassler,andreas möller,jürgen kohler ve efsane kaleciler bodo ilgner, andreas köpke ile zannımca futbol tarihinin en müthiş kadrolarından birine sahipti. şimdi düşünüyorum da o günden bugüne kadar daha iyisini bir arada ne klüplerde gördüm ne de milli takımlarda.

    iskoçya'da ise gary mcallister aklımda kalan tek isimdi. takım onun liderliğinde oynuyordu zaten.

    neyse efendim bu gruptan hollanda lider olarak çıktı. 2. almanya oldu. bu grupta oynanan iskoçya-almanya maçında 3 iskoç oyuncunun kafası yarılmıştı maç sırasında. almanya o derece sert bir takımdı. ikili mücadeleye giren pişman oluyordu.

    yarı finalde isveç almanya'yla eşleşti. thomas hasslerhenüz 11. dakikada atarak küçük bir çocuğun umutlarını kırmıştı. isveç'in yenmesini çok istiyordum. ama açıkça almanlar isveç'e top göstermiyordu. 59. dakikada bu sefer riedle gol attı. iyice çökmüştüm ki 64'te brolin penaltıyı gole çevirdi yeniden umutlandım. o dakikadan sonra almanya kontraatak futboluna döndü. isveç bastırdıkça bastırdı. ama son 10 dakikada isveç çok büyük boşluklar bırakmaya başladı geride. taraftarın da galeyana getirmesiyle defans oyuncuları çok açılmaya başlamıştı. 88'de riedle bir kez daha gol attı. ama isveç'li futbolcular oyundan kopmadı santra yapıldı ve kennet andersson ilk atakta topu ağlara gönderdi. durum 3-2 almanya lehine. isveç yensin diye çıldırıyorum televizyon başında. ben evde koşuyorum heyecandan. ama olmadı. panzer gibi bir almanya ezdi geçti isveç'i. ama almanların da boku çıktı o maçta yorgunluktan.

    yarı finalin diğer maçında hollanda- danimarka ile eşleşti. henrik larsen 5. dakikada danimarka'yı 1-0 öne geçirdi. 23. dakikada dennis bergkamp 1-1'i getiren golü attı. 33. dakikada henrik larsen bir kez daha takımını öne geçirdi. 86'da rijkaard beraberliği kurtardı. maç penaltılara gitti.

    penaltılar sonucu danimarka finale yükseldi.

    finalde isveç maçında yorulmuş almanya ile hollanda karşısında yorulmuş danimarka vardı. tabii ki isveç'e olan benzerliği nedeniyle takımım danimarka'ydı. şimdiki aklım olsa almanya'yı tutardım o ayrı.

    neyse efendim, 18. dakikada john faxe jensen daminarka'yı 1-0 öne geçirdi. 78. dakikada kim vilfort durumu 2-0 yaptı ve maç böyle bitti. danimarka tatilden gelip kupayı kazandı.
  • dagılan sovyetler birligi nin bagımsız devletler toplulugu adıyla katıldıgı kupa.
  • formalarında çavuş apoleti bulunan danimarka'nın mutlu sona ulaştığı turnuva. iskandinavların plajdan pek gelmedikleri aşikâr olsa gerek...

    http://tr.eurosport.com/…rih_sto3301900/story.shtml
  • iskoçya milli takımından ömrümün sonuna kadar nefret etmeme neden olmuş turnuvadır. almanlar yarı finalde isveç'i 3-2 yenmiş, finalde danimarka'nın ikinci golünü jensen atmış, bu maçta defansta oynayan lars olsen daha sonra trabzonspor'a transfer olmuş, akabinde türkiye gazetesi yıllar boyunca devam edeceği bir klişenin ilk örneğini sergilemiştir: lars olsen'i tanıyalım.

    duzeltme: kalgay'in uyarisiyla lars olsen'in 91-92 sezonunda trabzon'da oynadigini ogrendim, ona gore okuyun.
  • grup 2.lerinin final oynamış olduğu avrupa futbol şampiyonasıdır.

    4'er takımdan ibaret 2 gurup vardı . grup maçları tamamlanınca çapraz eşleşme yapıldı.

    1. grubun 1.si ile 2. gurubun 2.si
    2. grubun 1.si ile 1. grubun 2.si

    burdaki mantık'ı kısaca hatırlatacak olursak 1. çıkmanın mükafatı olarak yan gurubun 2. çıkanı ile, 2. çıkmanın cezası ise yan grubun lideri ile eşleştirildi. ama liderlerle eşleşme cezasına çarptırılan 2.ler liderleri saf dışı bıraktı ve finalde birbiriyle eşleşti.

    bu da benim iddiaam /tahminim ; eğer yugoslavya ihraç edilmeseydi bence kupayı kaldırırdı.
  • bdt, rusya, ukrayna, beyaz rusya, kazakistan, özbekistan, türkmenistan, kırgızistan, ermenistan, moldova ve tacikistan ülkelerini temsil ediyordu. bdt'nin içinde yer almayan 5 cumhuriyet ise futbolcularını göndermedi. bu ülkeler azerbaycan, estonya, gürcistan, litvanya ve letonya'ydı.

    dağılan yugoslavya yerine danimarka'nın katılması, sovyetler birliğinin dağılması ile bdt adı ile şampiyonada olması bu şampiyonayı daha akılda kalıcı yapmaktadır.
hesabın var mı? giriş yap