• brezilyaya balına bir gol attıydı cup de france daa.
  • o adamın sarı saçları vardı uzun, yüz bakımından çok benzemiyordu ama zaten kimse yüzüne dikkat etmiyordu...
  • saclari kotu insan .
  • nostradamus'un kendisi icin "finalde attigi 2 golle ulkesine kupayi kazandiracak,evet yapacak" $eklinde bir kehanette bulundugu hatta petit kehaneti bildiginden dolayi 2. golu atacagina pas verdigi $eklinde ohhhhaaaa bir soylenti duymu$lugum var. hem de bi kac ki$iden.
  • 98 dünya kupasının nerede yapılacağı belirlenmemişken gördüğü rüyada, 98 dünya kupasının fransa'da yapıldığını, finalin paris'te yapılan yeni bir stadyumda oynandığını (bkz: stade de france) ve fransa'nın maçı 2-0 alarak kupayı kazandığını gören futbolcu.
    gördüğü rüya tıpatıp gerçekleşmiştir, ta ki final maçında, 90. dakikada, emmanuel petit skoru 3-0'a getirene kadar.
    daha fazlası için (bkz: şehir efsaneleri)
  • prekazi'nin kendisi hakkında tamı tamına: bence o değil futbolcu
    dediği kişidir. çok doğru tespittir.
  • dunya kupası finali hakkında gordugu ruya bizzat trt spikeri tarafından anlatılmış, attığı ve dolayısıyla muneccimligini bi kenera bıraktıgı gol sonrası spiker "petit kahin emmanuel petit olmak yerine dunya kupası finali nde gol atan emmanuel petit olmayı tercih etti" sozlerini kullanmıstır. he trt spikeri bizi yediyse onu bilmem (bkz: giren oyuncu da 1 numara cikan oyuncu da 1 numara)
  • nasıl zamanında fc barcelona ve chelsea gibi üst düzey kulüplerde oynadığını anlayamadığım ve yeteneksiz olduğunu düşündüğüm futbolcu.
  • 22.09.1970 dieppe doğumlu, 185 cm boya ve 75 kiloya sahip futbolcu. tercihi forma numarası 17 olup, mevkisi orta sahadır. arsenal, barcelona ve chelsea kulüplerinin formasını giymiş, fransız oyuncu, oynadığı takımlarla bir dolu ödül kazanmıştır.
  • ilk kez bir porno cd izlediğimde orta 2'deydim. private diye bir şey yazıyordu üstünde. sarı fonda etikete sahip bir cd'ydi. en kalın kitaplar arasında okula götürüp getiriyordum. niyeyse artık.
    neyse, benim bu filmi izlemem uzun yıllar sürdü. yani 5. dakikayı geçemediğimden sebep. doğal olarak hep aynı sahneler, daha doğrusu sahne aklımda kalıyordu. bir gün canıma tak etti. dedim ben filmi sonuna kadar izleyeceğim. bu arada peşin söyleyeyim, ilk postadan sonra neden rahat rahat izlemediğimi, çünkü az önce beni nirvanaya ulaştıran görüntüler bu kez midemi bulandırıyordu. nasıl bir şeyse artık, gençlik işte.
    ve yıllar sonra o gün geldi, ben bu filmi izledim sonuna dek. meğersem 3 ayrı bölümden oluşuyormuş. beni en derinden etkileyen de 3. bölüm olmuştu zaten. 2 elektrikçi bir eve gidiyor. elektrikçiden biri zenci, hayvan gibi, net bir adam, diğeri sarışın, uzun saçlı ilginç ve karizma bir yüze sahip. neyse mevzu hemen başladı zaten.
    zenciyi görünce hayattan soğudum, doğrudur. ama asıl şoku 3 gün sonra yaşadım.

    tarih 17 mayıs 2000. galatasaray, uefa finali'nde arsenal karşısında. bizimkiler sahaya çıkıyor. aman allahım kıyametler kopuyor, coşuyoruz falan. seremoni başlıyor. kamera oyuncuları tek tek gösteriyor. böyle soldan sağa doğru.
    seaman'ı görüyorum, keown var, adams'ı geçiyoruz. ve ekran bir anda donuyor. önce patrick vieira çıkıyor, hemen yanında emmanuel petit. gördüklerime inanamıyorum. içimi bir korku kaplıyor ki, donuyorum. hayal gördüğümü sanıyorum, çırpındıkça batıyorum. özellikle de bergkamp'ın yüzünde, o iki elektrikçinin dünyayı dar ettiği kadının silüetini görünce, elim ayağım boşalıyor. hayatımın en tuhaf tecrübelerinden birini yaşıyorum.

    ha, maçın sonunda elektrikçilerin rol icabı şişirildiğini anlıyoruz o ayrı. sonra popescu'yu falan görüyorum zaten..
hesabın var mı? giriş yap